Güneş bu tarafa doğru gelirken hala onu süzmekle meşguldüm.
Dolgun dudakları, biçimli burnu, kahverenginin açık tonu halindeki saçlara ve kitaplarda hep hayal ettiğim kahverengi gözleri vardı.
Ve erkekti.
Ve vücudu ise...
Ovv.
Harbiden o ne ya?
Onlar yumurta mı?
Yok be kas?
Evet kas.
Geldiğinde Demirin omzumdaki koluna bakıyordu ve sırıtıyordu. Sanırım bizi sevgili sanmıştı.
Demir'e baktığımda o da sırıtıyordu. Sonra birden Demir kolunu omzumdan çekti ve birbirlerine erkekçe sarıldılar. Hani şu sırta vurmalılardan.
Ayrıldıklarında ikiside bana döndü.
Güneş'in imalı bakışları sonrasında sonunda Demir beni tanıştırma girimişinde bulunmuştu,
"Güneş bu Yağmur benim kardeşim sayılır"
"Şimdiden uyarayımda yavşama demenin kısa yolumu bu?". Bu çocuk niye hep sırıtıyordu?
"Bir nebze" dedi Demir. Kelimeleri uyarı gibi çıksada sesi çok dostcanlısıydı.
Demir oldum olası beni kıskanmıştı. Zaten benim de pek erkek arkadaş istediğim yoktu. Birçok kez teklif almıştım ama reddetmiştim.
Demir beni nasıl kıskanıyorsa ben onun iki katı şekilde onu kıskanırdım.
Gerizekalı zaten aldığı teklifleri hep bana sorardı ben de tabi her kızda bir kusur bulurdum. Ona daha... Uygun birini arıyordum. Ona kızı ben bulcaktım. Annesi, Ece teyze ile de ona kız bakıyorduk zaten.
"Hey kriptonit kafalı."duyduğum ses ile Güneş'e döndüm, sanırım bana demişti.
"Hı?"
"Yakışıklıyım değil mi?"Aslında onu süzmüyordum sadece düşünceler kafamı istila etmişti.
"Ne münasebet sadece dalmışım!" dedim kendimden emin bir sesle.
Güneş'de tam bana cevap vermeye hazırlanıyorken Demir araya girdi,
"Tamam sizin anlaşamayacağınızı tahmin etmem gerekiyordu ama tartışmanıza arabada devam etmeniz daha uygun olur bence."
"Bence de"
Sesime bir ses daha karışmıştı, Güneş ile aynı anda söylemistik. Önce birbirimize baktık ve aynı anda yürümeye başladık tabi onun büyük adımları aramıza mesafa katmıştı.
"Pekala" Demir'in son harfi uzatarak söylediği kelimeyle onunda yürümeye başladığını hissettim.
Arabaya ulaştığımızda ön kapıya elimi koyduğum an elimin üstünde başka bir el hissettiğimde başımı hızla kaldırdım.
"Hadi ama bücür ön koltuk benim."
"Arka koltukta oturacağımı düşünmüyorsun herhalde!"
Sonradan gelmiş birde ön koltuğa otuaracak hı?
Oturtmam!
Oturamaz!
Oturmayacak.*****
Arka koltukta kollarımı bağlayarak kızgın bir şeklide otururken Güneş'in ön koltukta sırıttığına emindim.
Demir beni 'o yeni yolculuktan geldi', 'hadi ama güzelim beni mi kıracaksın' gibi sözlerle kandırmıştı ve ben de onu kıramamıştım.
Yoooo. Öyle fıstıklı çikolataya falan kanmadım, nerden çıkarıyorsunuz böyle şeyleri ben o kadar çıkarcı bır kız mıyım? Çok ayıp.
Arabadan indiğimizde Demirlerin evine doğru yürümeye başladık. Ben hala somurtuyordum ama Demir de ben de biliyorduk ki az sonra tekrar yüzüm gülecek.
Çok küserdim ama pek fazla küs kalamazdım. Hatta benimkine küslük bile denemezdi benimkiler küçük küçük triplerdi.
₪₪₪₪₪₪₪₪₪
Güneş'le birbirimize alışmıştık ve eğlenceli çocuktu ve hoş sohpeti vardı.
Değil tabiki birbirimize alıştığımız doğruydu ama bu tartıştığımız süreçte olmuştu.
Ve şuan Demir'in yatağında oturmuş film seçiyorduk. Ben fantastik izleyelim derken Güneş korku filmi istiyordu. Demir ise arada kalmıştı.
"Yağmur çocuk musun Allah aşkına ne Fantastik filmi"
"Ya ne alakası var çocuklukla ben o film türünden hoşlanıyorum, imkansız şeyleri seviyorum belki" dedim çatık kaşlarımla.
"Ne hoş çünkü onu şuan izlemen de imkansız."
"Ya peki ama korku filmide olmaz"dedim ciddi bir sesle.
"Neden korkuyor musun?"
"Evet". Ne? Korkuyorum tamam mı? İtiraz felan etmeyeceğim. Wattpad kitaplarındaki kızlar gibi salak mı görünüyorum ordan.
Güneş yanaklarını şişirip ağzımdaki havayı yavaşça bıraktı. Kabul etmek gerekiyordu ki tatlı görünüyordu.
Başımı iki yana sallayarak kendime geldim ve sinirle Demir'e döndüm,
"Ya Demir sen birşey söyle" diye bağırdığım an Demir uyuduğu yerden hızla sıçradı.
"Ne oluyor?"
Bağırarak çıkan sesine ve şıçrayışına şaşırakak bakıyorduk. Çabuk sıkılan bir insandı ama bu kadarını da bekmeyordum.
"Hangi tür film izleyelim diyoruz?" Güneş'in ses tonunu duysaydınız siz de ne kadar bıkmış olduğunu anlardınız. Çocuk tüm duygularını ses tonuna yansıtıyordu.
"Ben diyorum ki-"diye başlamıştım ki Güneş sözümü kesti,
"Kimin ne istediğini söylemek yok."
"Peki" dedim üzgün bir ifade ile, eğer söyleseydik üçümüzde Demir'in beni tutacağını biliyorduk.
Demir'in biraz düşündükten sonra verdiği cevap artık Güneş'i de beni de sıkmıştı.
"Macera"