cold

11.5K 399 63
                                    

O kadar soğuktu ki bir gün kalbindeki buzlardan dolayı donacaktı.

Ancak bu gerçekleşene kadar benim ölümüm gerçekleşecekti.

Kendimi yaz gibi hissediyordum. Kış ise tam olarak oydu. Sıcaklık, nem ya da güneş onun umurunda olmazdı. Ne kadar çiçek sunduğum, ne kadar parlak olduğum ya da ne kadar çabalayabileceğim onun için bir şey ifade etmezdi.

Çünkü ben ne yaparsam yapayım sonunda o sadece karlarıyla etrafı, benim çabaladığım her şeyi, örterdi. Ve bir de üstüne üstlük çok daha güzel görünürdü.

Ondan sadece bu yüzden nefret etmiyordum. Ondan nefret ediyordum, çünkü istediğim her şeye anıda sahip olabiliyordu. Hiçbir şey hakkında endişelenmesine gerek yoktu. Onun için ölecek belki de tonlarca erkek vardı. Ya da onun ayak işlerini yapacak. Hah! Üstelik tıpkı kış gibi güzelliği de abartılıyordu. Bu güzellikten bahsedilmesinin nedeni aslından ondan korkmalarıydı! Estireceklerinden, söktüreceklerinden, yapacaklarından...

Atlas Zec.

Dördüncü sınıftan beri nefret ediyordum bu kızdan.

Sanırım henüz 9 yaşında olan Atlas'tan nefretimin ilk tohumu en yakın arkadaşım Dustin'i çaldığında başlamıştı. Belli belirsiz bir hale dokunmuş gibi parlayan hafif bronz teni, gür altın sarısı saçları ve pembe tombul yanaklarıyla çabucak herkesin ne sevimli bir çocuk! diyeceği kız olmuştu küçükken bile Atlas.

Düşününce bile ailesinde bir tür ego problemi olduğunu düşünüyordum. Hangi aile kızının ismini Atlas koyardı ki? Buraya bir Balkan ülkesinden geldiklerini söylemişti Atlas ilk derste büyük bir özgüvenle.

Tanrım, şımarık egoist barbie.

Herkesin bir boşanma ve farklı ülkeye taşınma hikayesi vardı. Bunu uzatarak sanki sadece kendisinin başına geliyormuş gibi anlatması yıllar sürmüştü. Tamam, birkaç kişi özellikle sorduğu için anlatıyor olabilirdi ama...

Yine de şımarığın tekiydi!

Elbette bunun için ondan nefret etmemiştim. İkinci nedense yüzme takımıma girerek, beni etkisiz hale getirip yarış dışı etmesiydi. Onun yüzünden yüzme takımımdan da 13 yaşındayken ayrılmıştım.

Sanki ne yapmak istesem beynimi okuyor, onu yapıyordu. İnanılacak şey değildi. İstediğim kulüpler, adaylığımı koyduğum projeler, kredi almak istediğim dersler... Her şey!

Hepsi yetmiyormuş gibi eski sevgilimin arkadaşlarından biriydi. Beni ne zaman görse Anna ile benim hakkımda dalga geçtiğinden o kadar emindim ki...

Atlas çok dostane bir insan değildi aslında. O kocaman mavi gözler ve ördeğe benzeyen dudakları aksini göstermek istiyormuş gibi görünse de kesinlikle dostane değildi. Genellikle yalnız olmaktan hoşlanıyor gibiydi.

Ve yemin ederim bence nedeni gerçekten içinde bir yerlerde cadı kimliğini saklamasıydı.

Güzelliği orada burada abartılan, altı bomboş bir egoya sahip kızdı.

Zamanla alıştığımı düşünebilirsiniz. Ancak hayır. Cevap kocaman bir hayırdı. Alışamamıştım. Atlas büyüdükçe daha kötü kalpli, daha acımasız ve daha şıllığa dönüşmüştü.

Onu elime geçen en küçük fırsatta öldürebilirdim.

"Sizce bu akşam ne giymiş olacak?"

"Bana sorarsan bu akşam gelmeyecek bile."

Arkadaşlarımın hayranlık içinde Atlas'ı süzmesine karşı gözlerimi devirdim. Elbette onu süzen iki gerzek Matthew ve Sam'di.

Başka kim olabilirdi ki?

flying in the atlas // mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin