warm

3K 228 14
                                    

"Tamam bak şimdi sana süper bir şey göstereceğim."

Atlas kolumu tutup beni yatağına oturmam için yönlendirdi. Ne yapmaya çalıştığından emin değildim ama yüzündeki heyecana bakınca denemezsem pişman olacağımı gördüm.

"Başını yatağın ters tarafına koy-- aynen böyle. Uzan, uzan, uzan. Şimdi başını boşluktan sarkıt."

"Her şey ters," dedim Atlas'ın odasına tersten bakarken. Kan beynime doğru boşalıyordu sanki. Ama o ağırlık hissi beni rahatsız etmiyor, aksine beni eğlendiriyordu.

Perdeyi açınca nefesim kesildi.

Büyük camının kenarındaki duvarlardaki desenlerle güneşin batışındaki manzara birleşmişti. Bunları hangi ara çizdiği hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Hepsi o kadar detaylı, o kadar dikkatli çizilmişti ki... Desenler vardı. Desenlerin arasında da küçük detaylar ve işaretler. Ormanın arasında batmakta olan güneş boyaları patlatıyor, daha canlı bir hale getiriyordu.

"Bu... çok güzel."

Atlas'ın heyecanla güldüğünü duydum. Gözlerimi ona çevirince ellerinde ve boynunda biraz boya kaldığını fark ettim. Güneş ona da vururken bir sanat eserinden farksız görünüyordu.

"Gerçekten mi?"

"Evet. Gördüğüm en güzel şey."

Gerçekten gördüğüm en güzel şeydi, çünkü; sadece bana gösteriliyor, ilk benim fikrim alınıyor ve gerçekten beğenip beğenmemem bir şey ifade ediyordu.

Atlas yatağın önüne oturdu. Sırtını yatağa yasladı. Böylece yan yana durmuş olduk. Ne kadar ben yatağında uzanıyor ve o yerde oturuyor olsa da. Baş aşağı bir şekilde kafamı sağa çevirdim. Dizinin birine kendine çekmiş manzaraya bakıyordu. Başım onunkine oldukça yakındı.

"Bazen sadece odamda kalmak istiyorum. Üniversiteye gidip, yabancı insanlarla aynı yerde kalmak ve... durmadan bir şeyler için çabalarken zamanımın akıp gitmesine üzülmek istemiyorum."

"Ne yapmak isterdin? Yani üniversiteye gitmek zorunda olmasan?"

"Bilmiyorum. Kesin bir şey söylemek mümkün değil. Odamda sonsuza kadar kalmak istediğim zamanlar olsa bile daha çok istediğim şey başka insanları görmek. Başka kültürlerden insanlarla tanışıp, aynı şeye binlerce farklı gözle bakmak istiyorum. Aynı gözle binlerce farklı yer görmek istiyorum. Bana bir şeyler katacak şeyler öğrenmek istiyorum. Yeni diller, dünya tarihi, mitoloji... Yalnızca üniversitenin duvarlarında tıkılı kalmak değil. Başka sanatçıları da görmek istiyorum. Tarih boyunca efsane olmuş ressamların gördüğü şeyleri, ilham aldığı şeyleri hissetmek, duymak, tatmak."

Ona bakakalmıştım. Bunlardan bahsederken o soğuk maskesini bırakıp, gözlerindeki ışıkla ve o tutkuyla tüm mimiklerini ellerini kullanarak büyük bir coşkuyla anlatması beni bir süre afallatmıştı. Hiçbir şey söyleyemiyordum. Tek amacı iyi bir üniversiteye girip durmadan partilemek değildi. Gerçekten bir birey olarak kendine bir şeyler katmak istiyordu. Olduğu yerde çakılı kalarak sıradan biri olmaya izin vermek, göz yummak onun için işkence gibiydi.

O da bir şey söylemem için bekliyordu. Sonunda eliyle yüzünü kapattı. Birazcık... kızarmış mıydı? Kan fazla beynime fazlasıyla gidiyordu galiba.

"Tam bir aptal olduğumu düşünüyorsun. Özür dilerim birden burada--"

"Hayır, hayır." Ellerini yüzünden çektim. "Sana katılıyorum. Sahip olduğun tek bir hayat, tek bir beden var. Tek bir bedene binlerce ruh doldurabilecekken neden bir taneyle sınırlı kalasın?"

flying in the atlas // mendesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin