Sahiplik Eki (Gece'min Güneşi)

2. sendeki eşek inadıysa bendeki gavur inadı

selamm yukarıdaki MERİÇ SAMYELİ namı değer gecenin yıldızı.. orasını ilerde anlarsınız...

***

sırayla arabadan inip okula bakmaya başladılar. yanıımda duran yağmur iç çekti "o değilde şu kısacık şortlu kız neden sürtük gibi duruyor" yağmurun dediği kıza baktım. saf bir güzelliği olan kızın makyaja ihtiyacı olmasada yüzüne makyajı doldurmasıyla ve açık saçık giyinmesi midemi bulandırmıştı. "bizene onlardan ya kalk dans hocasını bulalım" yağmur kafa saladığında ayağa kalkıp yürümeye başladım. "kırmızılı" olduğum yerde durup üzerime baktım "üzerine bakmada arkana dön" bana seslendiğini anladığımda arkamı döndüm bu az önceki sürtüktü derin bir nefes alıp "ne diyorsun" dedim güldü komik bişey demedim ki? "müdürün odası nerde?"  yağmur sırıtıp "yerinde" diye bağırdı kız yüzünü buruşturup kusmuş gibi yaptı arkadan bir çocuk "yeri nerde" dediğinde mert yanımıza gelip "olması gereken yerde" dedi ben sadece gülümsüyordum kızın biri derin bir nefes alıp "olması gereken yer neresi" diye sordu bu sefer gökhan ayağa kalkıp "okul" diyerek kahkaha attı sinirlenmiş olan kızın biri " oyun mu oynuyorsunuz siz bizimle" dedi "oyun manyaklarla oynanır bu demek oluyor ki evet" sırıtıp karşımdaki sarı kaltağa baktım yapmacık bir sinirle "bizimle oynamayı kesin" diye bağırdı o sırada "bağırmayı kes sesin midemi bulandırıyor"dedim arkadaki erkeklerden biri yanıma gelip "müdür odası nerde söyler misiniz lütfen?" dedi bende "olması gereken yerde diye bağıdım ardında dil çıkarıp koşarak oradan kaçtık.

***

karşımda bana sinirle bakan ismini yeni öğrendiğim handeye gülümsedim neden bilmiyom ama o anda gelen çişim ile erinsemde "ben tuvalete gidiyorum" diyip çocukların yanından ayrıldım. tuvalete gidip işim hallettim tam kapıdan çıkacakken içeri giren hande bana hala sinirle bakıyordu sabrım taştığında "ne bu şinirli bakışlar sabahtan beri ateş ediyorsun bana" dedim kız yapmacık bir şekilde "beynim öldür onu sinyalleri veriyordur" dedi güldüm "kerimcan durmaz idolü müsün yoksa" yapmaçıkca şaşırdım "seninle uğraşamam" dedi bana bakıp "bende ölmüyorum sana heralde" diyip tuvaleten çıktım salağa bak sanki onunla konuşmak için ölüyordum hızlıca ilerlerken "herşeyi ve herkezin gönlünü nasıl alıyorsun" handenin sesiyle yavaşladım. ve arkamı döndüm "bana mı dedin " kafasını salayıp yaklaştı "yoksa herkezin altına mı yatıyorsun?"  duyduğum şeyle " ne diyorsun lan sen" diye bağırdım hiç beklemediğim şeylerdi bunlar "meriçin gönlünü nasıl aldın söylesene ben o kadar uğraşırken onun için ölürken sen nasıl hiç bişey yapmadığını idaa ediyorsun nasıl ya nasıl alıyorsun onun gönlünü?" şok içinde kıza baktım etraftakinler bizi dinliyordu. "o da kim?" kızın gözlerinin dolmasına rağmen güldü " sabah arabadan en son inen kişi ne yaptıysam sevmedi beni söylesene nasıl sevdirdin kendini" 

"beni mi seviyormuş" kız burnunu çekip kafa saladı "gel özel bir yerde konuşalım" içimden çıkan iyilik meleğini küfür edeceğimi bilsemde herhangi bir odaya girdirip kitledim kapıyı kız yere oturdu bende çıkıp masaya oturdum öylece birbirimize bakıyorduk en sonunda kız burnunu çekip konuşmaya başladı " ben onun küçüklükten beri tanıyorum hep sevdim onu onun için kötü oldum sürtük oldum herşey oldum ama beni sevmedi anlamıyorum seni nasıl sevdi geçen evine gittim içmişti baya beni gece sandı yani sen içeri girdirdi geçti karşıma seni nasıl sevdiğini nasıl aşık oldunu anlattı çok sevmiş o an anladım ilk defa birini severken gördüm içim yandı bir erkek böyle sevebilir dedim ben onu severken seni sevmesini yediremiyorum neden ya neden ben değilde sen söylesene sende seviyormusun onu" gözlerimi duvardan çekip kıza dönderdim önce boğazımı temizleyip "sevmek nedir bilmem ben sevmem onu" dedim kız güldü "sevmek hayata tutunmakta en öemli faktördür sen onu sevsende sevmesende en büyük düşmanınım senin unutma bunu bide ona yaklaşırsan canın yanar en büyük düşmanın olurum senin" hızla ayağa kalkıp odadan çıktı