8. böyle davranarak canımı yakıyorsun

4 1 0
                                    

aslında yazılı haftam ama olsundu.

multi gökhaaaağnn

GECE 

Dans katındaki mutfak kapısının önünde duran keremgile doğru ilerledim. Yağmur bişiy demeyip kapıyı gösterirken kerem yanıma gelip destek verir gibi dokundu " sakın kendini suçlama sinirli kızarsada üzecek bişiy söylesede aldırma" zoraki bir tebessüm ile kafamı salladım. "artık içeri girsen, zira gökhan'ı merak etmekten çatlicağım." merve'nin endişe dolu konuşmasından sonra derin bir nefes alıp kapıyı açtım. mutfakta dışarı bakan gökhan istifini bozmadan "gelsene" diyerek içeri adım atmamı sağladı. gülümsemesi ile bana dönerken "ben kendime kahve yapacağım istermisin?" dudaklarım şaşkınlıkla aralanır iken kafamı iki yana sallayarak kapıyı  kapattım. yanıma geldiğinde elleriyle belimden tutup en sevdiğim yere tezgahın üstüne oturttu beni. 

"iyimisin." sesim fısıltı gibi zoraki çıktığında "tabii. kötü olmam için bir sebeb olduğunu," kaşlarını çatıp eliyle çenesini ovarak düşündü. ardından gülümseyerek " düşünmüyorum." diyip benden uzaklaştı. kahvesini ve suyunu hazırlarken "artık bir şans ver bence çocuğa" imalı ses tonuna karşılık "Pardon?" diyerek cavep verdim. neden böyle davranıyordu?. sanki hiç bişey olmamış gibi. acaba hayal mi görmüştüm ben? o zaman neden kimseyle konuşmasın ki? yada neden dışardakinler merak etsinler? kafam sorularla dolmaya başlarken "Meriç diyorum hani yakışıklı da senide seviyor belli okulun arkasına gittiniz ikiniz. Yoksa yüce tanrım SEVGİLİMİSİNİZ?" bana dönerek heycanlı bir sesle konuştuğunda "allah korusun da, konumuzla ne alakası var konuşmicakmısın? bağırmicakmısın? benden nefret ettiğini söylemicekmisin? hatta annene verdiğim sözü tutamadığım için bana kızmicakmısın?" oturduğum yerden inip yanına gitmiştim konuşurken. o değilde hiç bişiy olmamış gibi davranması daha çok üzmüştü. 

"hayır. neden öyle bişiy yapayım?"ahh tanrım bu çocuğa kuş bokunu bırakmak yerine yumurta mı bıraktı sarı kafasına hafızasını mı kaybetti noluyor yaa? derin bir nefes alarak "bak, Üzgünüm tamam mı? böyle olacağını tahmin edemedim. Birden öyle söylediklerinde sinirlerim bozuldu kimse senin sevgiline benimde değerlimin değerlisine böyle bişey söyleme hakkını kendinde bulmamalı." konuşmam boyunca gözlerimin içine bakarak dinledikten sonra yan tarafa dönüp kahvesini hazırlamaya devam etti. "konuşmicakmısın?" içimdeki ümit parçasını hiç kaybetmemiştim. "konuşacağım, konuşacağımda sakinleşmeye çalışyorum canını yakmak istemem çünkü sen benim canımdan bir parçasın kusura bakma ama kendime zarar veremem diye susuyorum" sözleri dudağımda küçük bir tebessüm ederken " inanan böylesi daha çok canımı yakıyor gökhan. konuş dökül." kahvesinden bir tadım alırken. gözlerimin içine baktı. bişeyler gördüm sanki içindeki öfkeyi. "pekala, böyle bir söz geçmesi canımı fazlasıyla yaktı. ama şöyle birşeyde var ki gamzeli sevgilimi bende koruya bilirdim." bünyem istemsizce sarsıldı. duymak istediklerim tam olarak bunlar değildi. senin bir suçun yok bunun olacağını nerden bilebilirdin ki? dese yeterdi

"benim bir suçum yok bilemezdim böyle olacağını eğer beni suçluyorsan haksızsın boş kafa  " madem o söylemiydu diye düşündü beynim ve korumaya çalıştı kendini bunyem. "bilmeliydin o zaman düşünmeliydin. sen sadece kendi hırsından öyle yaptın. evet kızlar seni gıcık etmişti. ve sende onlardan hıncını çıkardın" ses tonu sakin ama kelimeleri imalıydı. "ne? nediyorsun ya sen nasıl böyle bişey ile suçlarsın beni?" uzunca baktı gözlerime konuşmadı. sabrımın sonuna geliyordum susarak nereye varabilirdiki. birden gülmeye başladığında "gülme!" diyerek tısladım. canımı yakıyordu alay eder gibi gülmesi. elindeki bardağı alıp yere fırlattığımda gülmeyi kesti. "sana gülme dedim aptal!" gözlerim dolmaya başlamış bedenim sinirden titriyordu. "ben burda üzüleyim sen gül, gerçekten mi ya?" hala ümitle ve çatallaşmış sesimle gözlerine baktım. o ise yerdeki bardakları toplamaya başlamıştı. "ya abi bir siktir git! CANIMI DAHA FAZLA YAKMANA İZİN VERMİCEĞİM SEN HİÇ BİR ŞEY OLMAMIŞ GİBİ DAVRANMAYA DEVAM ET HADİ BAKALIM," O kırıkların bir kaçını tezgaha koyarken gözlerimin ucunda kıvranan göz yaşını zor tutuyordu göz kapaklarım.  "gerizekalı," diye fısıldadım. gözlerinin içine baktıktan sonra adım atmayı deneyerek kapıya doğru ilerledim. ve kapıyı hızla açıp odadan çıktım. keremgilin ne dediklerini aldırmadan hızla orayı terketmek istiyordum. adımlarım kuvvetliydi taa-ki biri bileğimden tutup sıkıca sarılana dek.

Sahiplik Eki (Gece'min Güneşi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin