Namjoon'un düşündüğü gibi hasta olmuşlardı. Bütün gün koltukta yatıyor, dışarıdaki sıcak havaya inat iki kat battaniye altında üşüyorlardı.
"Sana içeri girmeliyiz demiştim." gamzeli olan hapşurmadan önce konuştu. Seok Jin omuz silkti ve ona bir mendil uzattı.
"Kafanın içindeki uzayı dinleyeceksem, hipotermi bile olmaya hazırım."
Namjoon tek kaşını kaldırıp konuştu, "hipotermi olacaksan, uzayımı sana anlatmayacağım.". Seok Jin suratına üzgün bir ifade yerleştirdi. "Ah hadi lütfen. Daha Rory'i anlatmadın."
Namjon olumsuz anlamda kafa sallayıp düzeltti. "Rowy. Purpurowy." burnunu temizleyip nefes aldı. "Pekala devam edelim bakalım. Rowy... Oranın büyük farkla nüfusu olan bir halkı yok. Çoğunlukla bilinen Minkkiler ve Büyücü Periler var. Minkkiler koyun postlu domuza benzerler. Her tarafları pembedir. Uzun köpek dişleri, kısa beş tane bacakları vardır. Isırdıkları zaman derin onlar gibi pembe olur ve durmayan bir hıçkırık başlar. Her hıçkırdığında ağzından pamuk şekere benzer bir şey çıkar ama tadı çok kötüdür. Buna umo denir. Bir süre sonra o kadar hıçkırır, ağzında o kadar umo birikir ki nefes alamayarak ölürsün. Bu yüzden Minkkiler çok tehlikelidir." Seok Jin'in ağzından istemsiz bir hıçkırık çıkınca ikiside güldü.
"Ancak Gemina Planetarum'da bu yüzden Büyücü Periler vardır. Bunlar Minkkileri kontrol altına alabilirler. Hatta bazı büyücü perilerin onları evcil hayvan olarak yetiştirdikleri görülmüştür. Ama bu Büyücü Periler masallarda anlatılan insan perilere benzemez. Kanatlıdırlar ama küçük değildirler. Gemina Planetarum'un doğa olaylarını onlar kontrol ederler." Namjoon öküsürünce ortadaki masada duran suya ulaştı ve bir yudum içti. "Büyücü Periler'in bir kısmı Czarny'nin kalbinde bir kısmı Rowy'nin kalbinde yaşar. Czarny'de yaşayanlara Vutioms, Rowy'de yaşayanlara Guintoms denir." Seok Jin sevgilisinin elindeki bardağı alıp içinde kalan yarım suyu bitirdi.
"Gemina Planetarum'um bir yıldızı veya sistemi yoktur. Onların bulunduğu yer, uzayın tam ortasıdır. Etraflarında ne başka bir gezegen, ne bir yıldız bulunur. Tabiiki arada bir oradan geçen uzaylılar ve meteorlar vardır. Oradan geçenler çoğunlukla fark etmez ama bulundukları boşluğun rengi siyah değildir. Mor ve kırmızı karışımı bir renktir. Bu birbirlerine olan sevginin sonucudur."
Seok Jin koltukta emekleyip, hasta olduğu için sesi daha çok kalınlaşan sevgilisin yanına gitti. Bacaklarını onun iki yanına yerleştirip yüzünü boynuna koydu. Namjoon onun yanağını öpüp elini beline doladı. Devam etmek için nefes aldığı sırada gücünün kalmadığını fark etti. Kucağındaki koca bebeğide tutup birlikte koltuğa uzanmalarını sağladı. Battaniyeleri üzerlerine çekip büyüğüne sarıldı. Sevgilisinin düzenli nefesleri eşliğinde uykuya dalmadan önce etraflarının kırmızı-mor renge döndüğünü hissedebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gemina Planetarum • Namjin •
FanfictionGemina Planetarum'a benziyoruz. Farklıyız, ama aynıyız. For sectum Physically not here. But i can feel.