Undecim

120 24 13
                                    

"Deterjan kalmamış." Seok Jin çalışan traş makinesi sesi arasından konuştu. Oflayarak elindeki boş deterjan kutusu ile ayağa kalktı. Öyle olduğunu bilmesine rağmen arkasını dönünce üstü çıplak, yüzünü traş eden eşini görünce bir an afalladı. Namjoon aynadan ona baktı. "Ben markete gitmem.". Makineyi durdurup lavabonun kenarına koydu. Yeni traşlanmış yüzü ile sevgilisine döndü ve iki adımda yanına gitti.

Gözlerinin içine bakarken elindeki deterjan kutusunu alıp yere bıraktı. Tekrar sevgilisinin önünde durup ellerini tuttu. Eşinin kollarını kaldırıp kendi boynunda birleştirdi. Onun boynuna eğilip güven veren kokusunu içine çekti. Seok Jin başının döndüğünü hissediyordu. Kafasını geriye atıp boynu ve yakası açık tişörtü ile sevgilisine alan sundu. Namjoon kendisine sunulan teni, tüm benliği ile hissetmek istercesine yavaş hareket ediyordu. Bir anda elindeki alan ona yetmemiş gibi eşinin de tişörtünü çıkardı. Pembe saçlı olan bir anlık soğuk ile titredi ama ellerini tekrar eşinin boynunda birleştirdi. Namjoon her zamanki yavaşlık ile onun göğsüne inerken kafasını kaldırdı ve güldü.

"Sanırım sende gidemeyeceksin." Seok Jin adem elması öpülünce yutkundu. Gözlerini açıp ona sırıtan eşine baktı. Namjoon gözlerini bir an aşağı indirip tekrar güldü. "Ama bir çamaşır daha çıktı.". Seok Jin kafasını eğip koyulaşan pantalonunu görünce yüzü kızardı. Hâlâ ona sırıtan eşinin koluna vurdu.

Tişörtünü yerden alıp banyonun kapısını açtı. Tam çıkacakken kolundan geri çekilmesi ve dudaklarına dudakların kapanması bir oldu. Geri çekilmek için hamle yapacaktı ama göğsüne değen çıplak ten yüzünden yerinden kıpırdayamıyordu. Namjoon'un şevhetli öpücüğü devam ederken Seok Jin altındaki eşofmanın bacaklarından kaydığını hissetti.

"Gemina Planetarum'da yaşamanın en güzel yönlerinden biri nedir biliyor musun?" Namjoon nefes almak için dudaklarını ayırıp konuştu. "Çamaşır yıkama derdi yoktur.". Elindeki, Seok Jin'in utanç kaynağı eşofmanını ve iç çamaşırını yere attı. Kendi de soyunup küvetin suyunu açmaya gitti. "Utanma yoktur. Herkes çıplaktır.". Seok Jin gülerek kaynara ayarlı suyu orta dereceye getirdi. Bunu yaparken özellikle öne eğilmişti ve bunu yaptığına pişman olacak bir bakışı eşinden yakaladı. Birbirlerini defalarca çıplak görmelerine, böyle olayları hep yaşamasına rağmen utanmıştı yine.

Namjoon dolan küvetin içine bacakları aşağı sarkacak şekilde oturdu. Seok Jin yavaşca aynı şekil onun yanına suyun içine oturup sırtını eşinin göğsüne yasladı. Namjoon onu kucağına yatırıp dudaklarını birleştirdi. Seok Jin'in kokusu ile açık kalan şampuan şişelerinin kokusu birleşince baş döndürücü bir etki oluyordu. Namjoon da baş dönmesini azaltmak için çareyi eşinin dudaklarında bulmaya çalışsa bile, her seferinde bu dönmeyi daha çok arttırıyordu. Namjoon onu yavaşca küvet zeminie uzandırıp üzerine çıktı. Vinculum onları biraz daha sıkacak, birbirlerine yaklaşacaklardı yine. Seok Jin şimdiden pesbemde olmuştu.

Onların arasındaki sevgi saftı. Öpüşmeler, dokunmalar veya birlikte olmalar olmasa bile sevgilerini dışardan görmek mümkündü. İkiside birbirine sahip olmasına rağmen her seferinde sevgiden başları dönüyor, birbirlerini birbirlerinden kıskanıyorlardı. Birbirlerini ne kadar severlerse yerli halklarını incitmekten o kadar korkuyorlardı. Sevgi çemberleri ne kadar geniş olsa, mutluluklarını bozan ırk ne kadar ziyaret etse bile onlar ayrılmayan, asla ayrılmayacak iki gezegendiler. Öyle oluşmuşlardı.

Ve ne kadar haberi olmasa bile bu ikili sadece Namjoon'un uzayında olan bir şey değildi.

*

Üff fena fhdjhdhdb

Gemina Planetarum • Namjin •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin