"Evet onlar da kedi ama..." bacaklarımdaki şeyden vücuduma yayılan kötü his ve titreme ile konuşmaya çalıştım. "Onlar daha az korkunç ve... Benim kedilerim. Anlarsın ya."
*
Namjoon kedinin önünden geçmesini bekledi. Beyaz tüylü şey yürürken durdu. Kafasını çevirip Namjoon'a baktı. Emin olmayan adımlarla hâlâ onu bekleyen adama ilerledi. Serin havada onun vücut ısısı gayet sıcak gelmiş gibiydi. Namjoon pantalonuna sürtünen kediye bakmayı sürdürdü. Kıpırdayamıyordu çünkü o kedilerden korkardı. Gözlerini sonunda kediden ayırıp etrafına baktı.
"Jinnie? Jinnie! Sanırım yardıma ihtiyacım var." İlerdeki sokak lambasının tam altında duran sevgilisine seslendi. Pantalonun altından bacağına tüylü bir şey değince inledi. Seok Jin ellerini pantalonunun ceplerinden çıkarıp büyük ama yavaş adımlarla yerine çakılan sevgilisinin yanına ilerledi. Her adımda kedi daha çok korkuyor, Namjoon'un pantalonunun paçasından daha çok içeri girmeye çalışıyordu. Seok Jin kafasını sağa eğip eşinin gözleri kapalı yüzüne bakıp gülümsedi. Yumrukları sıkılmış ellerini tutup kendi beline yerleştirdi. Kollarını onun omuzlarına koyup alnını alnına yasladı.
"Çocuk gibisin." Seok Jin fısıldadığında Namjoon gözlerini açıp önündeki güzel sevgilisine baktı. Her zamanki gibi zaman durmuştu. O kendisine her dokunduğunda zaman duruyor dünyadan çekilip boşluğa atılıyordu. Etrafında olan şeyler kendisini ilgilendirmiyor, o an sadece kendisinin bile sahip olduğuna inanamadığı eşine odaklanıyordu. Yapacağı her hareketi tahmin etse bile her seferinde nefesi yeniden ve yeniden kesiliyordu. Gezegenler dönmeyi durduruyor birbirlerine yaklaşmaya başlıyordu.
Seok Jin serin havaya ters sıcak nefesini eşinin dudaklarına üflediğinde Namjoon karın boşluğunda bir şeylerin ters döndüğünü hissetti. Dudakları birleştiğinde ise zaman durmuştu artık. Altlarındaki zemin çekilip boşluk kalmıştı. İkisi hâlâ bacaklarına sürtünen kediyi unutup dudaklarından vücutlarına yayılan titremeye odaklandılar. Namjoon kollarını daha çok sıkıp sadece kendisine ait olan bedeni kendi bedenine bastırdı. Seok Jin bir adım öne atıp ellerini eşinin ensesinde birleştireceği sırada aralarındaki kedinin kuyruğuna bastı.
Kedi acı dolu bir ciyaklama ortaya koyunca Namjoon irkilip sevgilisinin sertce dudağını ısırdı. Seok Jin acıyla geri çekilip güldü. Kedi tıslayıp durdukları sokak lambasının altında onları yalnız bıraktı. Namjoon rahat bir nefes alıp dudağını tutan sevgilisinin yüzüne baktı. Seok Jin elini alt dudağından çekince Namjoon kırmızı bir sıvının sevgilisinin dudaklarını boyadığını gördü.
"Siktir." Ağzından kaçan küfürle ona ayıp bir şey yapmış gibi bakan sevgilisine özür dolu bir bakış yolladı. Onu yavaşca sokak lambasının altına götürüp oturttu. İçinden kediye lanetler yağdırırken sevgilisinin bacakları arasında yere çöktü. Seok Jin elinin tersiyle dudağını silip ona endişe ve özürle bakan eşine döndü.
"Gemina Planetarum'da Catboylar var." Namjoon çalıların arasında göz ucuyla beyaz bir kuyruk görünce konuştu. "Orada insana en çok benzeyen yaratılar onlar. Ama yeteri kadar değil yine de. İnsanların kirletemediği tek yer orası. Bu yüzden ölünce gideceğim cennet orası." Kafasını eğip yer baktı. Yutkunup derin bir nefes aldı. "Her neyse. Catboylar. Kediler. Adı üstünde. Ama çok nadirlerdir. Hepsinin kendine özgü tüyleri, renkleri, kişilikleri var. Güvendikleri birini bulup ayrılana kadar grup halinde yaşarlar." Namjoon lafının arasında gülümsedi, "Dikkat et de koca bir sürüyü peşine takma Jinnie." Yırtık pantalonuna inat dizlerini yere koyup öne eğildi. Ona kaşlarını kaldırıp bakan sevgilisinin gözlerine odaklandı. Asfaltın diz kapaklarında yaptığı acıyı, kendi kanın boyadığı ve tatlandırdığı eşinin dudaklarına değince unuttu. Metalik tadı dilinin üzerinde hissedince Namjoon'un kalbi sanki daha fazla olabilirmiş gibi hızlandı.
"Catboyların güvendikleri kişilere karşı özel gücleri vardır." Namjoon kendi dudaklarındaki az miktarda hissettiği kanı sildi. "Yaraları iyileştirebilirler. Yani şuan bir ırkın öpmek istediği yaralı dudaklara sahibim. Koca bir ırk şuan benden nefret ediyor." İkiside gülümsedi.
Namjoon, sokak lambasının cılız ışığında saçları turuncu olan sevgilisine baktı. Ona sahip olduğuna hiçbir saniye inanamıyordu. Onun dolmuş gözlerine, onun burnuna, onun yanaklarına, şişmiş dudaklarına; güzel denebilen her şeyine. Bu Seok Jin'in tüm varlığı demekti. Çünkü o, Namjoon'a göre en kusursuz güzellikti.
*
Catboy'un daha ayrıntılı incelemesi için yaratıcı Sectum'un Catboy kitaplarına bakınız.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gemina Planetarum • Namjin •
FanficGemina Planetarum'a benziyoruz. Farklıyız, ama aynıyız. For sectum Physically not here. But i can feel.