Gözlerini, bembeyaz duvarları olan minik bir odada açtı doktorların ümidini kestiği genç bayan. Etrafına tuhaf bakışlar atmaya başlamıştı. buraları ilk defa görüyordu. kimdi ve nasıl buraya gelmişti hiçbir fikri yoktu. Tek bildiği şey şuan başının fena halde döndüğüydü. Çünkü aniden kaldırmıştı başını tüy kadar hafif yastığından.
Başını sağ tarafa çevirdiğine iki küçük vazo ilişti gözüne. Birinci vazonun içinde kurumuş papatyalar vardı. vazodaki çiçekler sanki yıllardır o vazodaymış gibi hissetti. İkinci vazoya baktığında ise hala taze bir dal gül vardı içinde. Buram buram kokusu geliyordu ciğerlerine.
Soluna baktığında ise bir pencere ve pencerenin önünde tek kişilik bir koltuk. koltukta mavi ve siyah renkler birbirine karışmış. sanki yıllardır bu odaya kimse uğramamış gibi hissediyordu. ayağa kalkmaya çalıştı. Ama bi terslik vardı sanki ayakları tutmuyordu. yere çakılmıştı. yatağın kenarına tutunmaya çalışıyordu ama başaramıyordu. çığlık atmaya çalıştı sanki şuan bi kabusun içindeymiş gibi hissediyordu.. ama onu da başaramadı, çığlıkta atamıyordu. sanki tüm terslikler onun hayata geri dönmemesi için uğraşıyordu. gözleri tekrar karardı ve yine boşluk...
***
Gözlerini buz gibi zeminde açmıştı. kaç saat uyuduğu hakkında hiçbir fikri yoktu. Hiç mi seveni yoktu? yerden hiç mi kaldıran olmamıştı? Hayat şuan tüm gücünü bu genç kız için kullanıyordu sanki. Kız ne kadar ayağa kalkmak için çabalasa da hayat bi o kadar izin vermiyordu. Sanki yaşamaması için elinden geleni yapıyor gibiydi. Ama genç kız tutundu o mavi koltuğa. bu sefer kesinlikle ayağa kalkacaktı. Yavaş yavaş kendini koltuğa çekti ve evet kesinlikle bu sefer başarmıştı.Derin bir nefes aldı koltuğa oturduktan sonra. Yorulmuştu, uzun zaman hareketsiz kalan vücuduna aniden hareketlenmek ağır gelmişti sanki. Arkasındaki pencereye döndü ve nerde olduğunu buraya nasıl ve kimle geldiğini kestirmeye çalıştı. Dışarıda büyük bir bahçe vardı. ağaçlar ve altlarında üç kişilik banklar bulunuyordu. Gece olmasına rağmen ışıkları iyi aydınlatıyordu bahçeyi.
O sıra kapı açıldı. Beyaz üniformalı bir kadın girdi içeri. hemşireydi. elinde serum ve vücut temizlemeye yarar bezler vardı. Hemşire odanın ışığını yaktı ve aynı anda tiz bir çığlık kopardı. Elindeki malzemeler birden yere düştü. Kadın gözlerini ovuşturdu ve koltukta oturan kıza uzun uzun baktı. kız, çığlık atan hemşireden korkup iyice sindi koltuğa. zaten başı yeterince ağrıyordu bir de bu kadının bağırması başında şimşekler çakmasına sebep oldu. Hemşirenin bağırmasıyla birlikte içeriye birde doktor gelmişti. Adam koşa koşa geldiği için soluk soluğa kalmıştı. Hemşireye "Neler oluyor?" demeden o da fark etmişti kızın yatakta değil de koltukta olduğuna. Doktor da çok şaşırmıştı, gözlerine inanamamıştı yavaş yavaş inanmayan gözlerle kızın yanına gitti ve kıza büyük bir hasret ve özlemle sarıldı. kız,sen kimsin der gibi bakıyordu. gibi değil gayette öyle bakıyordu. Adam çok şaşkındı. Uyanma ihtimali çok az olan bu kızın uyanmasına o kadar çok sevinmişti ki gözlerinden iki damla yaş süzüldü. Doktor yıllardır belki bir gün uyanır hayali ile yaşayıp durmuştu. sarılmayı kestikten sonra kız kısık sesle konuşmaya başladı
"siz kimsiniz?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİDERSEN UNUTURSUN
Novela JuvenilBir sabah hastane odasında gözlerini açan genç kız geçmişe dair hiçbir şey hatırlamaz. Ailesini ve hafızasını bir trafik kazasında kaybeden kız bu kaza yüzünden ağır hasarlar almıştır. Üç yıldır bitkisel hayatta olan bu kızın yeni yaşamında hayata y...