Bölüm 1

978 27 3
                                    

Arkadaşlar lütfen destek olun bu benim ilk kitabım.

Cem Adrian- Bana ne yaptın

"Karanlığa dokunabiliyor sanki ellerim."🌙

Umutsuzluk vardır bir de mutsuzluk hangisi daha kötü artık biliyorum. Ben Yağmur ÖZYILMAZ, umutsuzluğun küçük kızı. Siyahlar içinde büyüdüm ben. Annemin yüz karasıyım. Annem bana hep öyle der. 17 yaşıma geldim hala onun yüz karasıyım.

Ben 5 yaşındayken arabanın önüne atlamışım bilerek,babamda beni arabadan kurtarmak için arabanın önüne atlamış. Ve babam artık hayatta değil. Benim yüzümden, annem o günden sonra beni siyahların içinde büyütmüş. Dolabımdan, üstümdeki kıyafetlere kadar her şey siyah. Duvarlarımdaki boyalar bile...

Bide Buse var. Annemden sonraki en değerlim. Uzun yıllar sonra beni tek mutlu eden kız. O muhteşem, her şeyiyle mükemmel. Buse Kutlu...

Kaan işte bu isim benim hayatımın baş rolü. Kaan YILDIZ. Evet Kaan benim sevdiğim çocuk, o bilmiyor ama ben onu uzaktan uzaktan seviyorum.

"Kızım kalksana sanki gece uyumadın!" Buse yine rüyalarımın içine daldı. Kafamı sıradan kaldırdım. "Buse, evet gece uyumadım!" diye homurdandım. "Tamam tamam kızma ama bunlar sınavlarda çıkacak." Buse'nin sesinde bir anne şefkati vardı sanki.

Gece uyumamıştım çünkü yine annemle kavga etmiştim. Her gece olduğu gibi yine babamı hatırlatmıştı. On iki yıl boyunca hiç rahat vermemişti annem. Öyle ağır sözler konuşmuştu ki hep, ağlamadan uyuduğum bir gece bile yoktu. Son iki yıldan beri ağlamıyorum. Sanki gözyaşlarım tükenmişti. Ağlamayı kestiğim gün annem bana "Kendini ağlayarak kurtardığını mı sanıyorsun? Sen artık küçük değilsin 15 yaşına girdin, büyü artık. Ama şunu da bil ki senin yüzünden oldu, baban yok çünkü onu sen öldürdün!" demişti. Bu sözcükler beynimde yankılanmıştı. Asla unutamıyorum bu sözcükleri.

Kulağımda bir çınlama sesi duyuyorum. Başımı kaldırdım. Zil çalıyordu, evdeydim. Ama nasıl evdeyim ben? Nasıl geldim buraya? Kafamda deli sorular dolaşırken kapıya doğru koştum. Gelen Buse. Bir an düşünmeden bana sarıldı. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Buse hem sarılıyor hem de "Meraktan öldüm cadı, tam yarım saatten beri zile basıyorum ama açan yok." diyordu. Tam yarım saat mi demişti o? Evet yarım saat demişti. Buse içeriye daldı. Bende kapıyı kapatıp Buse'nin tam karşısına oturdum. "Buse ben okulda değil miydim nasıl eve geldim?" Buse gülmeye başladı. "Kızım çok şanslısın, seni evine kucaklayıp arabasıyla getirdi." Kaan beni kucaklamıştı ve arabasıyla getirmişti ölsem inanmam. İnanmıyorum çünkü Kaan'la hayatımda sadece bir kere konuşmuştum. O konuşmada sadece bir soruydu. "Voleybol maçı ne zaman başlayacak?" diye sormuştum. Sadece bir kere! "Nasıl ya inanmıyorum benimle dalga geçiyorsun değil mi Buse?" dedim. "Dalga geçmiyorum, yalanda söylemiyorum, dur anlatayım... Şimdi son derste yine sen uyuyordun ve zaten çıkış saati gelmişti. Ne yaparsam yapayım uyanmadın, kafandan su bile döktüm ama uyanmadın. Sonra Kaan bizim sınıfın önünden geçiyordu, gözü bize takıldı sonra sınıfa girdi işte. Durumu anlattım. Kaan da seni kucaklayıp arabasına götürdü ve işte sonrada eve." heyecanlı heyecanlı anlattı. " Anahtar... Evin anahtarı. Ah olamaz çantamı kurcaladı değil mi?" sinirden neredeyse ağlayacaktım. Çantamın içinde Kaan yazıyordu. "O değil ben aldım anahtarı." dedi. Nasıl rahatlamıştım anlatamam. Kalkıp Buse'nin yanına gittim, ona sarılıp, öptüm "Seni çok çok çok seviyorum saol canım benim kuzucuğum!" çok sevinmiştim. "Yağmur sana bir şey söylemem gerekiyor." sesi değişik çıkmıştı. "Söyle balım." dedim. "Kaan senin adını bile bilmiyor, nasıl seni fark ettireceğiz ona?" çok doğru konuşmuştu Buse. "Nasıl?" ⚡

UMUTSUZ VAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin