Bölüm 7

483 18 35
                                    

"Şimdi senden vaz mı geçmeli?"

Annemle bir süre aynı evin içindeki yabancılar gibiydik. Zaten yakında yine giderdi işi için. Artık onun yaptığı gibi bende onu umursamamaya çalışıyordum. Ne zaman o beni kabullenip severse, o zaman bende ona sevgimi gösterecektim. Zaten babamın yokluğu vardı, annemde var ama yoktu.

Kaan bendeki bu durgunluğu sürekli kafasına takıyordu. Bunun farkındaydım ama ona hiçbir şey diyemiyordum. Ona ne kadar yakın olursam onu kaybedecek gibi hissediyordum. Ondan uzak durmak zorundaydım.

Yine okula gitmek için beni almaya gelmişti. Hazırlanıp yanına gittim. Bu sefer arabası yoktu. "Araba nerde?" diye sordum. Yapamıyordum işte ona yakınlaşmadan duramıyordum.

"Yürüyelim mi, biraz?" Kaan çok tuhaflaşmıştı. Yeliz geldiğinden beri bana farklı davranıyordu. Yeliz sürekli Kaan'a yakın olmak için uğraşıyordu. O, ona yakın olmaya çalışırken içim gidiyordu. Kaan' ın onu sevebilme ihtimali vardı sonuçta. Kaan ondan uzak durmaya çalışıyordu Allah'tan.

Yanında yürürken ona sürekli bakıyordum. Yanında küçük kalıyordum, o uzun boylu olduğu için. Bu hoşuma gidiyordu. Bir an ona bakarken yakalandım. Ya böyle ani bir şekilde bakıyor, sonra kalbime iniyor. "Yine yakaladım seni." yakalamasan şaşarım zaten.

"Nabıyordum ki ben sadece arkandaki manzaraya bakıyordum." bu sefer yemeyecekti galiba. Bir anda olduğu yerde durup kahkaha atmaya başladı. Kaan'a bir baktım yere yattı bu seferde. Bende koluna yapıştım, yerden kalksın diye onu çekiyordum ama maşallah hiç yerinden bile oynamadı. "Ya kalksana be!"

Ne olduğunu anlamadan kendimi yerde buldum. Kaan'ın üstünde. Allah'ım yardım et. Gözlerimi kapattım direk. Yoksa dayanamazdım, şurada söylerdim onu sevdiğimi. "Açsana gözlerini niye kapattın?" Kaan yapma şimdi olmaz. Ben dayanamadım açtım. "Yağmur beni bırakma olur mu? Gitme hiç."

"Kaan böyle konuşma. Saçmalıyorsun biz hiçiz. Biz yani, ben ve sen yok. Yok yani. Olmazda." Ben napmaya çalışıyordum anlamıyorum kendimi. Kaan bir an "Gitme diyorum işte sana anlamıyor musun? Ama sadece gitme diyorum. Üstümden kalkabilirsin bence." Ya ama ya. Kaan bu haksızlık. "Tamam be kalktım." dedim.

Kalkar kalkmaz bana "Elini tutayım mı?" diye sordu. Ben şaşırdım... Hem de çok... "İyisin demi? Kafana bir şey filan düşmemiş?" bu sırada da kafasını kontrol ediyordum. Hiçbir şey dememe kalmadan elime yapıştı. Bu sefer ben konuşmaya başlamıştım. "Bak şimdi sana bir şey söyleyeceğim. Ama bir kere daha söylemem, iyi dinle. Beni kendine bu kadar alıştırma. Yanlış oluyor. Sonuçta... Olmaz yani." Kaan kulağıma yaklaşarak "Ben sana kendimi öyle bir alıştırırım ki bir daha ne biz hiçiz dersin, ne de gözlerimden kendini alamazsın kız beni deli etme."

Noldu şimdi hiçbir şey anlamadım. Benim Kaan'a bunları söylemem gerekirken o bana diyor ve ben ondan uzaklaşıyorum. Okula el ele girmiştik. Tam karşımızda Yeliz bize doğru bakıyordu. Gözleri ellerimize indiğinde utanmıştım. Kaan "Kızardın." dedi. Evet utanınca genellikle hep kızarırdım. Cevap vermeyince "Utandın mı? Utanma bırakırım elini." dedi.

Bir şey diyemedim ona. Ama o elimi bırakınca Yeliz'in yüzünde gülümseme oluştu. Bu kızdan nefret ediyorum. Ama Kaan kiminle mutluysa onunla olsun. Kaan bu sözümü duymuş gibi benim elimi bırakır bırakmaz Yeliz'in yanına doğru gitti. Beni unutmuştu bile bende peşinden gitmedim zaten.

Onun yanında bir fazlalıkmışım gibi hissedemezdim ya. Onu böyle yaptığı için bile seviyordum. O sevdiğinin arkasındaydı. En azından bunu biliyordum. Az önce BENİM ELİMİ TUTAN ÇOCUK ŞİMDİ YELİZ'İN DUDAĞINI ÖPÜYORDU. Ben sanmıştım ki benim dudaklarımdan sonra... Yanılmışım onu artık sevmiyormuşum galiba. Ondan nefret ediyorum. Böyle yapmasından nefret ediyorum. Az önce bana seni kendime alıştırım kız diyordu. Şimdi... Arkasına döndüğünde benim onlara baktığımı gördü. Evet. Onunla konuşmayacaktım.

Önceden onunla hep yakın olmak isterdim. Şimdi anlıyorum ki en iyisi uzaktan sevmek. Artık onunla okula gelmeme kararı aldım. Onunla yakın olmayacağım. Ben hiç tavır sergilemeyeceğim şimdilik. O düşünsün. Sonuçta sevgilisi, sevdiği değilim. Karışamam

Kaan bu kadar benden uzakken benim ona yaklaşmam olacak iş değildi zaten. Gerçekleri görmem çok iyi oldu. Artık Kaan'dan uzak durmam gerekiyor. Kaan Yeliz'i öptükten sonra, bana doğru gelmeye başladı. Hiç hareket bile etmedim yerimden. Ama biliyordum ki gözlerim dolmuştu ve kızarmıştı.

"Yağmur hadi sınıfa gidelim." dedi. Gerçekten bir şey olmamıştı onun için. Ben ne bir kelime ettim, ne de hareket ettim. Cebimden telefonumu çıkarttım Buse'yi aradım. Hemen açtı. Kaan hala yanımdaydı, beni bekliyordu. "Neredesin?" diye sordum. "Gelmiyorum bugün. Çok kötü gribe yakalanmışım." dedi.

Ne güzel, bir de bugün Buse yoktu. Sesinden de belli oluyordu. Üstüne gitmeden "Geçmiş olsun, neyse benim şimdi kapatmam gerekiyor." dedim. Daha çok konuşursam kesinlikle ağlardım. Telefonu kapattım. Kaan'ı görmezden geldim ve okulun kapısına doğru yürüdüm.

Peşimden geliyordu, bunu hissedebiliyordum. Yapamazdım şimdi, konuşamazdım yüzüne bile bakamazdım. Sınıfa girdiğimde Yeliz benim yerimdeydi. Ben de hiç sesimi çıkartmayarak sınıftaki boş yerlerden birine oturdum.

Kaan benim arkamdan gelip yanıma oturdu. Niye Yeliz'in yanına oturmamıştı. Az önce bayağı yakınlardı. Sevgi hoca bize neden yerimizde oturmadığımızı sordu. Ben cevap vermedim, Kaan konuştu. "Hocam yerimize başkası oturmuş. Bizde buraya geçtik." dedi.

Ben kendimi tutamadım "Hayır Hocam, Ben Kaan'la oturmak istemiyorum. O yüzden buraya geçtim. O benim peşimden geldi. Lütfen başka bir yerde otursun. Yeliz'in yanı zaten onun yeriydi. Bence eski yerine geçmeli ben burada yalnız oturabilirim." dedim.

Kaan yüzüme saçmalıyormuşum gibi bakıyordu. Bundan sonra böyle. Unutmak lazım bazen, o görüntülerden sonra ben yapamazdım. Sevgi hoca dediklerime hak verip Kaan'ı Yeliz'in yanına aldı. Hoşça kal birtanem, canımın içi. Özür dilerim seni kendimden uzaklaştırdığım için. Kaan da hiç konuşmadan gitti.

Severken vazgeçmek çok zordur be. O gider hiçbir şey diyemezsin. Haberi bile yoktur onun böyle üzüldüğünden. Gitme diyemezsin, yapamazsın işte. Ben onun yanında ilklerimi yaşadım. Zaten o benim ilk iç acımdı. Yaptıklarıyla beni kaybetti. Haberi bile yok ama.

Bir haftadır okula gitmedim, rapor aldım psikologtan. Kaan da beni alıp okula götürmek için uğramadı. Bugün okula gidecektim. Hazırlandım ve kendime hiç bakmadan evden çıktım. Zaten beni ne evden uğurlayacak bir insan, ne de evden alacak bir insan yoktu. Annem gitmişti. Nerde olduğundan bir haberim yoktu. Umurumda da değildi.

Buse de hasta olduğu için okulda bayağıdan beri yoktu. Bugünde gelmeyecekti. Herhalde gerçekten çok hastaydı bu akşam onlara gitsem ziyaretine hiçte kötü olmazdı. Ona okuldan çıktıktan sonra arayıp söylerdim.

Okula doğru yürümeye başladım. Kulaklıklarım takılı müzik dinliyordum giderken. Hafif çokta soğuk olmayan rüzgar esiyordu. Bu çok güzel bir şeydi. Keşke Kaan da olsaydı diye düşünmeden edemedim. Olsaydı yanımda acaba yine ellerimden tutar mıydı?

Tutsa bile yine ellerimi bırakıp Yeliz'in yanına giderdi. Bunları hatırlayıp gözlerim dolmuştu. Bana "Seni kendime çok alıştıracağım." dediği aklıma gelmişti. Nasılda hem sert hem de komikti. Eskiden bunları yaşayacağımızı söyleselerdi, hayatta inanmazdım.

Gözlerim dolmuş bir şekilde okula gittim. Kimin ne dediğini artık umurumda değildi. Benim kaybedecek sadece bir şeyim vardı. O da Buse'ydi. Ondan başka kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Kaan'da gitmişti artık.

Sınıfa girdiğimde karşılaştığım manzara karşısında o dolmuş gözlerim, aktı gitti. Az önce ellerimi tuttuğunu hayal diyordum. Şimdi Kaan Yeliz'in ellerini tutuyordu. Okula da galiba beraber gelmişlerdi. Kahvaltılarını birlikte yapıyorlardı çünkü. Yeni yerime gidip oturdum. Çantamı bırakıp lavaboya gittim. Kaan'ın gözü Yeliz'den başkasını görmüyordu.

Ben kimdim ki? Hiç.

UMUTSUZ VAKAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin