Her kuzeyi gösteren pusula ibresi gibi,bir erkeğin suçlayan parmağı da mutlaka bir kadını işaret eder.Her zaman.
Bunu aklından çıkarma.
(Bin muhteşem güneş)Bir şekilde sabah oluyordu, gün doğuyordu ama o güneş bir tek benim içime vurmuyordu artık.Gözlerimi açtığımda etrafıma bakıp bu yaşananların bir rüya olmasını dilesem de apaçık gerçekti.Bu benim yaşadığım ev değildi.Bu oda alıştığım, huzur bulduğum odam değildi.Ben el memleketinde kırk kat yabancı olmuştum kendime.Yerimden kalkıp odanın kapısına gittim, zaten üzerimde hala dünden kalma kıyafetlerim vardı.Bu evde bana ait sadece üzerimdeki iki parça kıyafet vardı zaten gerisi hep bana yabancıydı ,gerisi ruhuma düşmandı, gerisi nefrettti, ayrılıktı...
Odanın kapısını açmak için elimi kulbuna atsam da açılmadı.Odanın camını açıp parmaklıkların arasından aşağı avluya baktığımda çalışanları gördüm.Acaba bağırsam duyarlar mıydı beni?Ağa çıkarmamalarını söyledi ama daha ne kadar tutacaklardı bu odada?
Aşağı katta telaşla bir o yana bir bu yana koşturan insanlara bakıp ne olduğunu anlamaya çalışırken orta yaşlı bir çalışanı gördüğümde
"Beni burdan çıkarır mısınız!!!"diye bağırarak sesimi duyurmaya çalıştım.Kadın sesimi duyup başını yukarı kaldırdığında
"Kadir ağam evde yok o izin vermeden olmaz"dedi yukarı baktığında kayan başındaki işlemeli örtmeyi düzeltti."Nereye gitti Kadir Ağa'n?Allah aşkına ihtiyaç gidermem lazım."
"Tamam ben hanımıma sorayım hele bi"dedi kendine özgü şivesi ve boğazından çıkardığı sesiyle.Bir kaç dakika içerisinde odanın kapısı anahtar tıkırtısı eşliğinde açıldığında üzerinde allı pullu, uzun, kolları bol dokümlü orta yaşların sonunda bir kadın girdi.Allah günah yazmasın yüzünde küçük dağları ben yarattım dercesine bir ifade vardı.Kapının önünden uzaklaşıp yanıma geldi.
"Tüü sana ailen büyüklerin yanında nasıl davranılır öğretmedi mi?Bendeki de soru onların kızından ne beklenir ki!"diyerek sinsi sinsi bakarken ne olduğunu anlamayarak yerimden kalktım kadın ise durmadan konuşmaya devam ediyordu."Oğlum da haklı seni odaya kilitlemekte ama asıl benim kocamda suç.Kan dökeceği yere, senin gibi oturup kalkmayı bilmeyen süpürgeyi aldı gelin diye ama sen gör o kan dökülecek."dedi üzerindeki pullu elbisesinin bol kollarını savurup arkasını döndüğünde "Daha ne duruyosun orada!On dakkan var ihtiyacını gider odana geri dön"diyerek arkasını dönüp gittiğinde içimden bir 'Ya sabır'çekip çalışan kadının gösterdiği kapıyı açıp içeri girdim.İhtiyaçlarımı giderip ellerimi yıkadığımda kaçmak gibi düşünceler aklımdan geçse de buradan kaçmam o kadar kolay değildi.Kaçsam bile Rojda yengem gibi bir kurşunla köy meydanında ibreti alem olsun diye öldürürlerdi.Cesedimi de köy meydanında gelen geçene film diye izletirlerdi.Kapıyı açıp dışarı çıktığımda çalışan kadın kolumdan tutup odaya kadar götürdü içeri girdiğimde ardımdan kapıyı kilitledi.İşte yine buradaydım.Yine dört duvar arasında ,yanlızlığın peşindeydim.Yarım saat boş duvarı izleyerek geçirdiğimde kapı tıkırtılarla açıldı içeri uzun boyu iri gövdesiyle o adam girdiğinde oturduğum tekli koltukta toparlanıp daha çok gömülüp, kaybolmak istedim o koltukta.Yine sinirliydi, gözlerinden adeta nefret saçılıyordu etrafa.Üzerime yürüyüp bir anda boğazıma yapıştığında
"Napıyosun bırak beni"dedim korkuyla o ise şizofrence yaptıklarımla alay eder gibi gülerek bakıyordu."Kader küçük kız kader var biliyormusun?Yaptıklarımızın bedeli olarak seni benim gibi birine gönderen kader var"
"Boynumu bırak lütfen"
"Kes lan sesini!"
"Boynumu bırak...Ne var biliyor musun sesine bile katlanamadığın birine bir ömür katlanmak zorundasın"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şerivan #wattys2017
Ficção GeralBildiğiniz tüm hikayeleri unutun Bildiğiniz tüm yaşanmışlıkları unutun Sadece bir gerçek kalsın elinizde ...ACI... Hayatı elinden alınırken, Sadece imam nikahı kıyılırken, Sevmediği bir adamla evlendirilirken, O sadece 17'sini yeni bitirmişti. Anteb...