Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur zaman içinde . . .
Çok eski çağlarda bir prens varmış bu prens kendi doğrularıyla yaşar hissettiği gibi davranır yaşarmış. Aynı zamanda herşeyden habersiz boşlukta, arafta kalan çoğu şeyden bihaber olan bir prenses varmış. Bu ikisi zıt kutuplarmış biri beyaz iken diğeri siyahı ve griyi içinde barındırıyormuş. Aileleri de zıt idi prensin ailesi saf beyazı temsil ederken prensesin ailesi zifiri karanlığı temsil ediyordu iki tarafta belliydi başımdan beri. Lakin bu ikisi aileleri, ne olursa olsun nasıl olursa olsunlar birbirlerine çekiliyorlardı fakat birbirlerinden bile haberleri yoktu. Sadece prensesin kendine sakladığı bir anısı vardı eskiden gördüğü bir çocuk işte o çocuk prensti oydu gördüğü. Pek bir önem ve anlam vermemişti o zaman. Iste kaderin bir oyunuda bu ya bir şekilde buldurmuştu birine... Şimdi ise alt krallıkları olan Elsianda bulunan lordun işlerinde yardımcı olup eğitim alıyordu. Ve artık prenste burada eğitim alacaktı Lord tanıtmayı bitirince hemen reverans yapıp boş odaların birine kaçtı hemen. Prenses farklı idi her yönüyle ailesi siyah iken o siyah değildi beyaz da değildi o koyu gri , gece gibiydi bilinmezdi. Çoğu şeyi hisleri ile yapardı, yaptığını. Prensesin içinde olacakları sezmişti, tıpkı kendinde de olacağı gibi... Artık prenses ile prens vakit geçiriyor birlikte çalışıyorlardı. Yakınlıkları ilerledi ve prens ailesinin tek olan yasağını ciğnedi. Prensesi sevdi tıpkı prenses gibi. Mutlu oluyordu prenses ,prens sayesinde canlanıyordu, duygularını tekrar hissetmeye başlıyordu.
Fakat prensesi kimse anlayamıyordu herkes ona umursamaz, burnu havada, garip, yabani, sorumsuz diyordu. Bilmedikleri gerçek ise çok acıydı prenses onları koruya bilmek için böyle davranıyor ve gözüküyordu...Acının onları bulmasını istemiyordu tanları uzaklaştırmak ve kontrol etmek için kendinden bir parçayı onlara veriyordu prenses,prens gelmeden önce tüm herseyi kapatmıştı içinde.
Prenses onlar için korkuyor ve onlara krallığa,ailesine ve prense anlamsız davranışlarda bulunuyordu.tek bir huyu ve davranışı dışında her şeye duvar örmüştü cocuk olan yanı ile doğayla olan ahenkli bağını veremez idi yoksa biterdi...
Kimse bunları bilmiyordu yani prensesin acısını ,çektiklerini, sorumluluğunu,tükenişini ve sessiz yakarışlarını kimse duymuyordu. Prens ise sadece görsede yüzde ikilik üçlük kısmını görüyordu tamamını göremiyordu. Prenses anlatmak istese de anlatamazdı,anlatması yasaktı butun bunları güçleri ve Tanlar onu bağlamıştı bu konuda her ne kadar onları prenses yönetse de anlaşma yapmıştı. Tüm bunları anlatamayacak prensin kendisi anlamlıydı. Prenses kimseye farkettirmesede prensin yanında iken huzurun o eşsiz tadına bakıyor mest oluyordu bu ilk defa hissettiği duyguyla... Beyaz Krallık prensin krallığı, prens ve Kara Krallık yani prensesin ailesi hepsi aynı ve farklı zaman birimlerinde üstüne geliyorlar yıpratıyorlar ve zorluyorlardı. Prenses artık hepsi ile başa çıkamıyor yıkılıyordu. Prens son zamanlarda bunh fark etmiş bununla birlikte içinden çıkılmaz korku labirentine girmiş çıkamıyor ne olduğunu anlayamıyordu. Prenses iste o gün bir karar aldı her şeyi planlayacak yoluna koyacak ve mutlu olup sonsuza kadar koruyacaktı onları her birini...
Artık emindi...
ve dikti...
Prenses herkesi bir yere topladı doğumuyla umudun yeşerdiği huzurun hayat bulduğu Yaşam vadisine çağırdığı tüm herkes gelmişti. Prenses herkese tek tek baktı ailesine, beyaz halka,kara halka, Beyaz aileye prensin ailesine, prense ne kadar uzun bakabilirse o kadar baktı o an için. . .
Boş anın da onh yakalayan Tanlar anında bundan yararlanıp saldırmaya kalkmışlar idi. Lakin prensesi hafife almışlardı sinirle onlara tek bir bakış atmıştı vezihin yoluyla sunu eklemeyi unutmamıştı ''SAKIN AMA SAKIN YAPMAYIN YOKSA''demiş devamını getirmemişti heosi biliyordu yoksadan sonrasının kötü olduğunu... Tanlar da prenses ve güçlerinden korkuyorlardı. Prenses ondan korktuklarını biliyordu lakin geri kalanlar bilmedikleri için bu duruma şaşkınlıkla bakıyordu. Prenses otoriter, korku barındırmayan büyülü gibi sesiyle konuşmaya başladı...
Siz Kara Krallık ailem, sevdiğim adam huzuru bulduğum ve diger ailem( prensin ailesine hitabende)
Dedi ve döndü halka baktı.
Siyah ve Beyaz adaletin halkı dengenin sahibi olan halk ben sizin aradığınız ben sizin bulamadığınız umudun temsili ben farklı doğan koyu griye sahip olantek prenses ve birey sizler korkusuz yaşayacaksınız artık ben Krallıkların varisi olan Griyim (tanlara dönerek konuşmaya devam eder) siz Tan halkı anlaşmayı bozup benim emirlerimi çiğnediniz. Benim korumamda olanlara masumlara aileme saldırdınız sizide sahiplenmiştim. Demek ki büyük bir hata yapmışım artık sona gelmeliyiz...diyerek sevdiğine baktı. Prens anlamıştı sevdiği kadın diğer yarısı gitmeye hazırlanıyordu sözlerinden, gözlerinden,yüreğinden anlamıştı veda edişini. Prenses son gücüyle konuştu sevdiğine ''Sevdiğim adam, ömrüm, verenim seni seviyorum bunu biliyorsun lütfen kızma bana olur mu davranışlarım için özür dilerim falan açıklayamazdım seni korumalıydım diğerlerini koruduğum gibi artık öğrendim ben varisim Tanları ve güçlerimi yönlendiriyordum bu arada senden uzak durmamın sebebiydi bu. Son kez Yavaş yavaş yaklaştı prenses sevdiği adama gözlerininicine baka baka dudaklarına ufak bir buse kondurup çekilirken kulağına fısıldadı sevdiğinin
Seni seviyorum huzurum, huzuru buldugum adam...
Prenses bunu der demez prens haykırarak HAYIRRRRRRR diye yakarışı sardı tüm kulakları. Prensese sevdiğine, sevdiği kadına gitmek istedi lakin hareket dahi edemedi ona gidemedi geçemedi görünmez duvarları. Prenses kendini toparladı ve Tanlara baktı ve gök mavisi ama uçlara doğru beyaz, siyah ve griyi icinde barındırıp yaşatan nefes kesici eşsiz kanatlarını açtı. Herkes büyülenmiş gibi karşılarında ki o muhteşem ötesi varlığa bakıyordu. Hepsine burukça gülümseyerek bakt prenses.
Şimdi ben tüm bunların varisi buna bir son vermek için buradayım...
Sonsuzluk sarsın bedenimi çeksin içine bütün karmaşayı bu karmaşayı getireni silsin. Bitirsin yıllardır süre gelen savaşı... DUY SESİMİ KARANLIĞI SARAN MAVİ SANA EMREDİYORUM al bu bütün kötü,acı verici şeyleri... dedi ve mavi bir huzme ayrıldı prensesin bedeninden sardı bütün Tanları ve çoğu kişiyi. Sonunda prensesin bedeni yere doğru inerken prens onu yakalamış ve en değerlisini kolları arasına almıştı lakin prenses iyilik için, onun için onlar için kendinden vazgeçmişti artık. Bu prensesin bildiği ve yalnızlıkla beraber bildiği bir son idi..........
😔❤💙👑🌌☀⏳
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kayıp Ruhum
PoetryAşk o nedir bilir misin ya o bilmediğin denizler de kaybolsaydın ne yapardın çırpınır mıydın yoksa akışına mı bırakırdın?