Başlangıç

73 10 2
                                    

Her zaman ki gibi sabahın  altısında lanet olası alarm yine çaldı. Hergün sabahın  altısında kalk, duşunu al, kıyafet seç, giyin, çık, otobüs bekle  sonra otobüs geç kaldığı için hergün okula geç kal... Hep aynı hikaye. Bunları düşünürken telefonum çaldı. Birden öyle bir çığlık atmışım ki annem bir şey olduğunu sanıp odama geldi. "Noluyo kızım bir şey mi oldu?"
Alarmım çaldığında yere düştüğümü fırsat bilerek,"Anne birden yere düşünce böyle oldu. Bir şey yok ama okula geç kaldım. Şimdi hemen duşa giricem diyerek annemi başımdan savmayı başardım. Hemen telefonuma baktım. Boradan 1 cevapsız arama.Hala uyuduğumu düşünmüş olmalı ki tekrar arıyordu. Sınıf arkadaşım. Normalde beni hiç aramaz. Ama çok tatlı bi çocuk.Hemen açtım. Zaten çok bekletmiştim.
-Alo.
-Günaydın Açelya.
-Günaydın bora.
-Uyuyor muydun?
-Yoo.Zaten kalkmıştım.
-Ben dün gelmemiştim okula.Yeni ders programı vermişler. Ben de sen bilirsin diye sana sorayım dedim. Bugünü versen yeter gerisini bizim kilerden alırım.
-Söylüyorum yaz. Matematik...
-Çok sağol.
-Önemli değil görü... yüzüme kapattı.
Bunun için mi aramış beni?Bende o kadar sevinmiştim ama hiç yoktan iyidir. Pozitif ol açelya pozitif. Hemen hazırlanıp çıktım. Doruk, Ahu, Arya ve Ersin her zaman olduğu gibi benden önce gelmiş. Lanet 9M yine geç kaldı. Haliyle bizde okula. Yine aynı mazeret hocam otobüs geç kadı. Hoca"Kızım hergün aynı mazeret bıkmadınızmı mı artık? Bi günde erken gelin",diye bizi azarladı.
Sanki bizde çok memnunuz hergün senden azar işitmeye...
Neyse okul çıkışında oyalanmadan eve geldim ve hemen yattım her zaman ki gibi yorucu bir günün sonuna gelmiştim.

************************************

Uff her zaman ki gibi aynı alarm sesi."Dıttt dıttt dıttt " ben sana bi dıttlicam neyse. Duşa girdim, saçlarımı tarıyordum. Aynaya baktım. Arkamda parlak bir şey gördüğümü anımsıyorum. Gerisini hatırlamıyorum kendime geldiğimde başka biyerdeydim.Yeşil dikdörtgen şeklinde bir şeyin üzerinde yatıyordum. Odanın duvarları turuncuydu.Üzerinde olduğum, ne olduğunu bilmediğim, yeşil dikdörtgen şey dışında hiçbir şey yoktu odada. Hemen kalktım ve etrafıma baktım. Boş bir odaydı. Kapıyı gördüğüm gibi dışarıya çıktım. Heryerde kapı vardı her kapıda farklı renkte...

************************************

  Her yerde farklı renklerde kapılar vardı.Her kapının üzerinde de farklı birer taş çeşidi. Ben buraya nasıl gelmiştim? Neden ben? Tam karşımda lacivert renkte bir kapı vardı. Üzerinde ise bir elmas vardı. Kapı elmasın şekline göre yontulmuştu.Kapıya doğru ilerledim. Ama kapının kulbu yoktu.Elmas birden parlamaya başlamıştı , el şeklindeydi . Elimi  elmasa doğru uzattım. Birden bir kuvvet elimi elmasa doğru çekti. Elim istemsiz bir şekilde elmasa yerleşti. Kapı birden açılmaya başladı. Masmavi gökyüzü, deniz.. Heryer, her şey öyle güzeldi ki. Önümde kapıda gördüğüm elmas belirdi. İlk gördüğüm gibi çok güzel ve parlıyordu. Etrafıma baktığımda benim dışımda hiçbir canlı yoktu. Buraya nasıl gelmiştim? neden gelmiştim? nasıl geri dönecektik? neden ben?...
Bunları düşünürken elmas çatlamaya başladı. Birden parçaları heryere saçıldı. Parçalardan birinin içinde küçük dikdörtgen şeklinde ve sarılmış bir kâğıt gördüm. Hemen eğilip aldım. Sarılmış olan kağıdı açıp içine baktım. İçinde bir kimya sorusu vardı. Olmaz ya nerde olursa olsun kimya niye benim peşimi bırakmıyo.Ama bu normal kimya sorularına benzemiyordu.Bu soruyu çözmek için hem hayal gücü hemde fazlasıyla kimya bilgisi gerekiyordu. O hayal gücü bende fazlasıyla var ama kimya bilgim için aynı şey söylenemez. Gerçekten  o muydu? Yoksa hayal mi görüyordum? Şuan ki durumumda pek gerçek sayılmaz aslında. "Bora" diye seslendim.Gerçekten oydu oda daha ne olduğunu anlayamamış olmalı ki yüzündeki şaşkınlık başka bir şeye dayanıyor olamazdı."Açelya", dedi bağırarak. "Noluyo? burası neresi?" Ben "Bilmiyorum, neredeyim? buraya nasıl geldim?" dedim.Neler olduğunu anlattım ve ikimiz birden soruya baktık. Bora'nın kimyası çok iyidir. Soruya baktı ve bir şeyler söylemeye başladı. (Kimyayla alakalı.) Bense ağzım açık ona bakıyordum.
-Neyce konuşuyorsun Bora? Anlayamıyorum.
Sonunda bana da anlattı. Ama bir şeyi çözememişti. Profesyonellik alanım hayal. Tek bir kelime söyledim.
"Hayal"Birden etrafımızdaki şeyler kaybolmaya başladı. Nolduğunu anlayamadan yine ilk geldiğim yere döndük. Heryer renkli kapılar.
Burdan bir çıkayım. Her şeyimi siyah alıcam. Evde renkli ne varsa atıcam.Bora"İlk geldiğimiz yere geri döndük.Napıcaz şimdi burada?"
"Bilmiyorum. Ama bişekilde burdan çıkmalıyız."dedim ona katılarak.
Biz konuşurken az önce girdiğimiz mavi kapının önünde.,yerde, el şeklindeki elması gördüm. Yanında bir not vardı. Hemen alıp sesli bir şekilde okudum. "Renkli 20 kapı. Her birinin arkasında gizemli şeyler. Üzerlerindeki taşları yerlerine yerleştir ve çıkışa ulaş.''
Her şey gittikçe daha tuhaf olmaya başlamıştı. Niye burdaydım? Neden ben? ...

ÇIKIŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin