Bunlar ne anlama geliyordu? Biz bu onlarca kapının ardındaki bilmeceler cevaplarını bilene kadar buradamı kalacaktık? Bunları düşünürken gözüme kırmızı kapı ilişti.Üzerinde elmastan daha parlak, kırmızı bir Yakut vardı. Gözlerimi ondan alamıyorum. Sanki içinde daireler çiziyordu. Yavaşça ona doğru yürüdüm. Yakut'un içindeki daireler ben yaklaştıkça daha hızlı dönüyor du.Sanki beni içine çekiyordu.Artık gözlerimi ondan alamıyordum. Nolduğunu anlamadan bembeyaz boş bir odaya geliverdik. Kıyafetlerimiz değişmişti. Bora'nın üzerinde kıpkırmızı bir takım elbise, benim üzerimde ise kıpkırmızı bir elbise birde ortasında Yakut olan bir kolye vardı. Neyapacağımızı bilmiyorduk. Bu sefer notlarda yoktu. İlerde bir şerler parlıyordu. Hemen oraya doğru ilerlemeye başladık. Bunlar oklardı.Tabelaların üzerinde oklar vardı. (Trafikte olan tabelalardan)bembeyaz tabelaların içinde kırmızı oklar vardı. Okları takip ettik. Sonunda karşımıza farklı bir tabela çıktı. Tabelanın üzerinde kırmızıyla bir şeyler yazıyordu.
''işaretlerin seni nereye götürdüğüne dikkat et en büyük işaret sensin, kalbinin sesini dinle.''
Bu neydi şimdi. Önümüzde yine oklar vardı. Burdan çıktıktan sonra onlarla bağlantımı kesicem. Okları gördüğüm yerde yön değiştiricem. Bi yeter ya. Yine başladık okları takip etmeye. Karşıda tam ortada bir tabela daha vardı. Ondan önceki tabelada onu gösteriyordu. Üzerinde ok yoktu sadece bir oyuk vardı. Etrafıma baktığımda başka bir işaret göremiyordum.Napıcağımızı düşünürken aklıma okuduğumuz tabelada ki garip not geldi''İşaretlerin seni nereye götürdüğüne dikkat et en büyük işaret sensin, kalbinin sesini dinle''En büyük işaret sensin derken neyi kastettiğini anlayamamıştım. Bir şeyi yanlış yaparsam, başımıza daha kötü bir şey gelirse diye korkuyordum. O sırada Bora"Açelya, boynundaki kolye, tabelada ki oyuğun şeklinde."
Kolyemi boynumdan çıkarttım.Ve yavaşça oyuğa yerleştirdim. Tam oyuğun şeklindeydi. Kırmızı Yakut parlamaya başlamıştı. Buraya gelmeden önce, kırmızı kapının üstünde olan Yakut gibi daireler çizmeye başlamıştı. Çok güzel parlıyordu. Ne olduğunu anlamadan yine renkli kapıların olduğu yere gelmiştik . Bu nezamana kadar böyle sürecekti?Nasıl geri dönecektik?************************************
Mavi ve kırmızı kapılardaki taşlar birden yere düştü.Üzerlerinde numaralar vardı.1 Elmas , 2 Yakut Kapılar çaprazdı ve iki kapının üzerinede kilit vurulmuştu.Arada bir not belirdi.
"Taşlar sizin çıkışınız."
Belkide son kapıda bunlara ihtiyacımız olacaktı. Notun yanında gold rengi bir torba vardı. Bu taşlar işimize yarayabilirdi. Taşları alıp torbanın içine koydum. Bora"Doğru şeyi yaptığımıza emin misin? "
Aslında bende emin değildim ama içimden böyle geliyordu."Eminim. "
Bir ses duyuldu''Doğru yoldasınız, kalbinizin sesini dinleyin. ''
Bu ses çok ince bir sesti.Tekrar duymak istiyordum.Çok ince kadife gibi bir sesti.Gözlerimi kapattım ve o sesi tekrar duymaya çalıştım. Kendime mani olamıyorum ses okadar güzeldiki.Hayaldende olsa duymak istiyordum. Ne kadar çabalasamda gözlerim kapalı o anı düşünsem de o sesi duyamıyordum.Kendimi daha fazla zorlamayıp gözlerimi açtım. Renkli kapıların olduğu salonda değildik. Yemyeşil ağaçlar, çimenler, çiçekler vardı etrafımda bu sefer. Sema masmavi yerler rengarenkti.Sonunda o kıpkırmızı eşyalardan kurtulmuştuk. Üzerimizde spor kıyafetler vardı. Bunlar daha iyiydi. Gözlerimi kapatıp açana kadar nasıl buraya gelmiştik? Artık olanları beynim almıyordu. Buraya gelmeden önce çok yavaş bir hayatım vardı.
Sabah kalkar okuluma gider. Eve gelir yemek yer ve yatardım. Bukadar şey ağır gelmişti. Başım dönmeye başladı. Kontrolümü kaybedip yere düştüm.Bora, "Açelya,iyimisin?Kalk Açelya dayanabilirsin.Aç gözlerini Açelya."Buraya gelmeden önce duyduğum o güzel, ince, kadife sesi duydum. ''Kalk Açelya. Sonuna kadar savaş. Kalk ve kendini topla, her şey senin elinde. Etrafına dikkat et. Her şey çevrende saklı''Gözlerimi açtım ve Bora ya tutunarak ayağa kalktım. Başımın dönmesi birazda olsa geçmişti. Olanları anlattım. Her şey birer ipucuydu.Her şeyin olmasının bir sebebi vardı. Bora"Açelya, şuraya bak!Bir şey buraya doğru geliyor!"
Bembeyaz, havada, sadece ağzı olan bir şeydi. Ama ne olduğunu anlayamamıştık.Sapsarı upuzun saçları, pespembe dudakları... Çok güzeldi. Kendimizi ondan alamıyorduk.Gittikçe bize daha çok yaklaşıyordu.Yine o ses''Dayan Açelya başarabilirsin.Ona bakma, Bakmayın!! ''
Gözlerimi ondan alamıyordum. Çok kuvvetli bi güçtü.Sesi dinlemem gerekiyordu. Direndim. Gözlerimi kapattım ve arkamı döndüm. Bora Bora kalmıştı ona seslendim."Bora gözlerini kapat. Sakın ona bakma.
Bora dediklerimi durmuyordu. Kendisini öyle kaptırmıştı ki.Bora, Bora gözlerini kapat. Önümde yeşil bir kapı vardı üzerinde ise bir yemyeşil bir zümrüt. Çok güzel olan şey buraya gelmeden hemen o kapıyı açmalıydım.Hemen kapının önüne gittim. Zümrüte dokundum. Hiçbir şey olmuyordu. Parlamıyordu. Aklıma ses geldi.
''Diren Açelya, ona bakma, bakmayın''
Bakmayın sözcüğünü vurgulamıştı . Bora beni duymuyordu. Kapıda Bora olmadan açılmıyordu. Hemen Bora nın yanına gittim ve tekrar seslendim.
"Bora Bora gözlerini kapat o kadına bakma."Beni duymuyordu. Borayı tuttum. Kapıya kadar çektim. Ve döndürdüm.Bora"Noldu bana?"
"Bora, hemen burdan çıkmamız gerekiyor. Burdan çıkalım sana her şeyi anlatıcam."dedim hızlı bir şekilde. Zümrüte baktım. Parlıyordu. İki parmak şeklindeydi. Parmağımı koydum ama açılmadı. Bora da koydu. Kapı parmaklarınızın olduğu yerden ikiye bölünür gibi açıldı hemen kapının diğer tarafına geçtik. Kapı kapandı. Sonunda ordan kurtulmuştuk ama burası renkli kapıların olduğu salon değildi...

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÇIKIŞ
Teen FictionSıradan bir günün sonunda açelya dinlenmek için uyumuştu ama uyandığında başına gelecekleri bilmiyordu ...