••"Günaydın!"
Hoseok'un neşeli çığlığıyla irkilmiş ve ellerimi yumruk yaparak gözlerimi ovuşturmuştum bir süre.
"Günaydın."
"Pankek yaptım."
"İncir reçelide aldım."
"Seversin."
Güçsüz bir kıkırtı göndermiş ve kırk yılda bir rastlayacağım Hoseok'un tadını çıkarmaya karar vermiştim.
Ellerimi eşofmanımın ceplerine sıkıştırıp tezgahta domates doğrayan siyahlıya yaklaşmış ve başımı boyun girintisine sokuşturmuştum.
"Teşekkür ederim."
"Gerek yoktu biliyorsun."
"İçimden geldi o kadar, önemi yok."
Dudaklarımızın değme ihtimalini göz önüne alarak yüzünü bana çevirmiş ve öylece kalmıştı bir süre.
"Neden bu kadar güzel bakıyorsun Tae?"
Nefesi, nefesime karışıyordu.
"Bilmem."
"Bilmiyorum."
"Öyle mi bakıyorum?"
"Hm, öyle bakıyorsun."
"Sadece sana öyle bakıyorum Jung Hoseok."
"Sanırım sadece sana böyle güzel bakıyorum."
••