Taecyeonun ağzından
"Kızı beğendin! İnanamıyorum o bursluyu beğendin"
Bunu diyen myungsooydu. Kaşlarımı çatarak ona bir bakış attım.
"Beğenmek mi? Eziklerle uğraşmak hoşuma gidiyor myung"
"İlk defa seni gülümserken gördüm. Kızda fena değil . Burslu falan ama çokta kötü değil"
Onu aldırmayarak koridorda yürümeye başladım. Herkesin gözü benim üzerimdeydi. Okulun eski öğrencilerindendim. Sürekli sınıfta kalıp okulun sahibinin oğlu olmamla tanınıyordum. Bu nedenle kimse bana torpili demiyordu . Bunun en büyük sebebi babamın her öğretmenle konuşup bize torpil yapmaması konusunda uyarmasıydı. Öğretmenler tarafından diğerleri gibi muamele görsemde öğrenciler için aynı şeyi söyleyemezdim. Diğerlerinden farklı olduğumu onlarda biliyordu. Koridorda öylece yürürken yıllardır sevdiğim kızı gördüm. Jessica'yı. Myungsoo'nun sevgilisiydi. Asla beraber olamamıştık. Koridorda öylece durmuş bana bakıyordu. Yürümeye bir son vererek yanına doğru koşar adımlarla ilerledim.
İçimden sarılmak gelsede arkadaşımın sevgilisi olduğu için birşeyler yapmak istemiyordum. Myungsoo'nun telefonu çalınca yanımızdan ayrıldı. Hızla jess'e sarıldım.
"Seni çok özledim. İşte benim kızım koridorda göze çarpan tek güzel şeysin"
Suzy'nin ağzından
Lee min ho tarafından çatıya kadar sürüklenmiştim.
"Neden beni buraya getirdin?"
"Konuşmak için"
"Başka bir yer yokmuydu"
"Genelde buraya çok az kişi gelir"
"Buna okul mu diyorsunuz? Bir kaç kişi var burada? 100 kişiyi geçmeyecek kadar öğrenci var"
"Bunları sonra konuşsak olur mu ?"
"Pekala seni dinliyorum"
Derin bir nefes alarak etrafa bakındı ve daha sonra bana dönerek konuşmaya başladı.
"Taecyeondan uzak dur"
"Pekala o kim"
"Demek hemen ismini unutun. Sana kaçık burslu diyen benim kardeşim"
"Senin kardeşin olduğunu biliyorum. İsmini dikkate almadım"
Birden kahkaha atınca ona ne oldu der gibi baktım.
"Demek benim ismim senin için büyük önem taşıyor"
Diyerek eğildi ve yüzünü yüzüme yaklaştırınca geriye doğru eğilirken tam yeri çakılacaktım ki beni tutarak kendine çekti. Bu sefer daha yakındım. Hızla geri çekilerek aşağı inmeye başladım.Arkamdan güldüğünü duyabiliyordum. En aşağı kata inerek hızla çarpan kalbim ve utancımdan öleceğimi farketim.
"Bu çok utanç verici onu önemsediğimi düşünüyor"
Saçlarımı çekiştirmeye başladım.
"Sessiz olur musun kitap okuyorum"
Birden çığlık atınca hızla yanıma geldi ve eliyle ağzımı kapattı . Min ho dan kaçarken taecyeona yakalanmıştım. Bu seferde ona rezil olmuştum.
"Ellerimi çekeceğim ama çığlık atmayacaksın tamam mı?"
Başımla onayladığımda ellerini yavaşça çekti.
"Ah burslu senmiydin. Dıştan guzel bir kıza benzeyince başkası sandım"
"Bu nasıl bir çelişki burslular çirkin mi oluyor?"
"Hayır çirkin olan sensin"
Diyerek gülümseyip ilk basamağa çıktığı sırada ceketinden çekerek onu ittim. Ve hızla yukarı koştum. Arkamdan bağırdığını duyabiliyordum.Günüm hiç sıkıcı olmayan bir şekilde geçmişti. Ders bittiğinde çantamı alıp çıktığım sırada dolabına kitap yerleştiren lee min ho yu gördüm.
"Ne yapıyorsun lee min ho?"
"Kitaplarımı yerleştiriyorum aynı zamanda kardeşim taecyeonun okulda olduğu halde derslere girmeme sebebinin izini sürüyorum"
Birden taecyeon'u itmem aklıma gelince gülümseye başladım.
Bana delirmişim gibi bakınca ilerlemeye başladığım sırada birden beni çekti ve yüzlerimiz bu sefer çok yakında nefesini dudaklarımın üzerinde hissedebiliyordum.
Taecyeonun ağzından
Myung ve diğerleriyle koridora doğru ilerlerken birden gülümsemem yavaşça tebessüme dönüşmüştü. Sebebini bilemediğim bir şekilde sinirlenmiştim.
"Bursluya bak sen bulmuş birini hemen ah dostum oda abin"
Başımla onaylayarak gideceğim sırada birden bağırdım.
"Hey yer elması bedava burs için bedenini mi satıyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Abimin Sevgilisi
Short Story"Ne zaman onu düşünsem yüreğimin derinlerinde koca bir sızı başlıyor. Benim sevgim bir nevi intihar." Hiçbir şey anlamamış gibi baktı. Kelimeler ağzından yavaşça dökülmeye başladığında başımı ona çevirdim. "Kim bu? Yani aşık olduğun kişi. Çok mu imk...