"Önemli iş." diye fısıldadı Bayan Amanda. "Geri geleceğiz hayatım. Sadece bir kaç saatliğine." Hâlâ suratı asık olan kızına baktı, Curtis Amanda.
Curtis... Amanda...
CURTIS AMANDA...
O başarısıyla değil, düşmanlarıyla ün salmış ve kendini tüm dünyaya tanıtma şansı olmuştu. Ama bir farkla; yanlarından geçerken imza değilde ona bir tane daha darbe yapmak istiyorlardı... Tabii belli bir halk arasında. Onların içinde çok biricik ailesi -kocası dışında- yoktu.
"Benden daha mı önemli? Bilseydim, arkadaşlarımla kutlamayı tercih ederdim."
Üstesinden kalkamayacağını anlamıştı Curtis Amanda. Yardım ister gibi kocasına baktı.
"John, sen kardeşini avutursun. Bizim acelemiz var, değil mi Curtis?" karısına değil de en büyük çocuğuna, oğluna söylemişti Bay Amanda. "Sorumluluklarını yapabilirsin değil mi, oğlum?" dedi her kelimesinden naziklik akan baba, Brain Amanda.
Brain...
BRAIN AMANDA...
O, çocuklarına düşmanlardan başka bir servet bırakmayan acımasız adam... Korkularına rağmen onların üstüne giden salak adam...
"Biliyorum, baba. Her zaman söylemekten vazgeçin. Onlara iyi bakacağım." Cümlesinin sonunu gülümseyerek söyledi, John Amanda.
John, evin en büyük çocuğu. Anne ve babasını işe gidecek sanıp kardeşlerine bakmayı kabul eden evin görevlisi...
Kafasını çevirdi John. Üç küçük kardeşine gülümsedi.
Tino, Ketty ve Penny Amanda...
Evin en küçüğü olan Penny, 2 aylık.
Ketty, 2 yaşında...
Tino, 7 yaşında ve çok hareketli bir çocuk. Ailesi hyperactivity olduğundan şüpheleniyor (!).Kapının kapanmasıyla başını kaldırdı 16. yaşına yeni giren genç kız. Üzgündü çünkü her zaman, doğum gününde böyle oluyordu. İzin aldığını söyleyen annesine artık inanmıyor, onu hiç affetmeyeceğini kendine savunuyordu.
Sırtını sıvazlayan el ile gülümsedi abisine, Clarissa Amanda...
Clarissa Amanda, kaderin yaptığı hileye karşı duran, küçük kalbinde ise Tom olan güzel bir kız.
Kapı çaldığında başını kaldırdı genç kız.
Ev hareketlendi.
Clarissa heyecanla beklerken, John kapıya doğru yürüdü. Ebeveynlerinin gelmesini o kadar çok istiyordu ki...
Kapı açıldı.
"Sen de kimsin?" diyen John'un sesi geldi.
"Ben, Araz Alkan." dedi adam soğukkanlı sekilde, kafasındaki şapkayı çıkarırken.
İçeri geçti, Araz Alkan...
Araz Alkan, ikinci defa yaşayacağı şeylerden değildir bu korkusu, bir aileyi daha kendi yüzünden çökmesi asıl sebebi.
Acımasız, vicdansız değildi. Acısız hiç değildi. Acırdı, vicdanlıydı. Çok şükür, acısı sızlatırdı...
Şaşırdılar.
Kim bilir, bu gece hayatın başlangıç noktası? Kim derdi bu adam bir şey yapmaz diye?
1. Bölüm Sonu...
İlk bölümün acemiliğimden bu saçmalık. 2. bölümde görüşmek dileğiyle...
Kendinize iyi bakın.
Volkan_a

ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİNCİ DEFA!
FantasíaHer hatanın bedeli vardır değil mi? Peki bu bedeller en çok bize mi yoksa sevdiklerimize mi zarar verir? *** Clarissa, 16. yaş gününde anne ve babasının acilen evden çıkmasıyla hayatı içinden çıkılamaz bir oyun olur. Kardeşlerinin teker teker çalı...