Bölüm 8~

86 5 2
                                        

2 yıl sonra(Günümüz 2013)

''..Geçen onca zamanın ardından bile..

neden sürekli seni düşünüyorum.

Zamanı durdurmam mümkün mü?

Tamda sana böyle sıkı sıkı sarılmışken

Korktuğumda,başım belada olduğunda bana uzanan o elleri..

sonsuza dek tutabilir miyim?..''

Min Ah,denizin kokusunu içine çekip rahatlamaya çalışıyordu.Eskiden yaptıkları gibi gelmişti,rahatlamak için denizin kokusunu içine çekiyordu.Ama o da artık eskisi gibi değildi,acıtıyordu hemde öldürecek kadar çok..Gözlerini kapadığı her an onu görüyordu.Uyurken,göz kırparken,şu an huzur bulmak için geldiği denizde bile onu görüyordu.2 yıl geçmişti,hayranları onu çoktan unutmuştu ama Min Ah yaşadığı her an onunlaydı. Sevdiği herkes birer birer ölüyordu.Tek dayanağı büyükannesiydi,onuda kaybedecek diye hergün ödü kopuyordu.Kwangsoo'nun ardından kendini harap ettiği o anlarda yaşlı kadın etrafında pervane olmuştu. Şu an kendini burdan atmadıysa bu kadın sayesindeydi.

Güneş yüzünü yakıyordu,yavaşça gözlerini araladı.Parlak güneş gözlerini kamaştırdı.''Doğan güneşin ayı saklaması gibi,sarmaladın beni.''Artık ağlayamıyordu bile,yaşları sonsuza dek kurumuştu.Sadece beraber ölmek istediği insanın arkasında bakıyordu.Günleri onla geldikleri yerlere gitmek,bastığı adımları tek tek takip etmekti.Ve artık dinlediği tek şarkı vardı.'Her zaman.'Yalancı diye geçirdi içinden,çoktan beni bırakıp gittin..

Okuldaki günleri sona ermişti.Üniversite okuyacak mıydı ya da okumalı mıydı?Neden dedi kendi kendine,neden okuyacaktı ki?Hayatta bir amacı yoktu değil mi?Tüm notları düşmüştü,zaten onu hiçbir üniversite kabul etmezdi.Kwangsoo ona geride fazlasıyla karışık bir hayat bırakmıştı.Konserden önce onu gelip okuldan kaçırmasıyla herşey daha da karışmıştı.O gittikten sonra herkes ona daha da eziyet eder olmuştu.

Aslında hissettiği acının yanında bunlar hiçti,umursamıyordu.Artık herşey son bulmuştu nede olsa.. Kulaklarında çınlanan ses onu ayakta tutuyordu,sadece o sesi duymak için uyanıyordu.Sesi o kadar güzeldi ki..Her kelimesinde anılarını hatırlıyordu;kendisine seslendiğini,güldüğünü,sarıldığını..ve öptüğünü...

2 yıl hiçbir anıyı yok etmemişti.Arkasından ona sesleneceğini umuyordu,sanki birazdan gelip ona sarılacak ve af dileyecekti..Zamanı geri alabilir miydi?O güne dönmek ve onu görmeye gelme teklifini kabul etmek istiyordu.Bunlar onun suçuydu,değil mi?Eğer ailesinin kazasına yenik düşmeseydi bunların hiçbiri olmazdı belkide..Onu koruyamamıştı.İçi kan ağlasada gözleri yaşaramıyordu bile..

Arabaların kornasını duymazlıktan geliyordu,yolun ortasına atladığını sonradan farketti.İnsanlar ona ayıplayan bakışlar atıyordu,genç bir kız böyle vurdum duymaz olmamalıydı.Durakta beklerden karşısındaki afişi görünce kendini kaybetti.İnsanların ortasında onu zorla çıkarıp paramparça etti...Her zerresini parçaladı.Gözyaşı dökemeyen Min Ah,hıçkıra hıçkıra ağlıyordu.Lanet olasıca bu resmi kim asmıştı buraya?!

**********

'Hyung,yarın programdan önce bize katılacaksın değil mi?Onu anmalıyız,biliyorsun.'Jong karşılık beklesede cevap alamamıştı.Kwangsoo'nun ölümü herkesi şok etmişti.O olmadan onlarda var olamazdı,en azından önceden böyle düşünüyordu.Ona karşı mahçuptu,sadece kendilerini düşünmekle yetinmişlerdi ama bu fırsatı kaçıramazdı.Herkes onu unutsada onlar unutamazdı.Aklına Min Ah geldi.Kim bilir nasıldı?Onu görmeye  çalıştı,af dilemek istedi ama Min Ah onu içeri bile almamıştı.Kızın tek kelime etmeyen iğrendiğini belli eden gözleri herşeyi anlatıyordu zaten.Üzgündü ve eski liderini çok özlemişti,hemde çok.. 'Pekala Skyfall sıradaki sizsiniz hazırlanın!'Sıra onlarındı,şarkılarını söyleyecek ve hayranların yüzüne sahte gülücüklerle bakacaklardı.Umdukları şey bu değildi,ünlü olsalarda mutlu değillerdi.

Her zaman~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin