Saat 09:00 cafenin yolunu tuttum. İlk kez üşengeçliğimi bir kenara bırakıp yataktan kendi isteğimle, mutlulukla kalktım. Onu görücem , beraber vakit geçiricez, şu standart hayatımda bundan daha iyi başka Ne isteyebilirim ki.
Bir yandan işi mi yapıyorum ama bir yandan da gözlerimi saate diktim mola zamanını, daha doğrusu onun gelmesini bekliyorum. Zaman o kadar yavaş işliyo ki, sanırım bunu ilk kez farkına vardım.
13:00 işte geliyo. Siyah takım elbisesi ve yine siyah kravatı, yapılmış saçları , çokta göze batmayan kirli sakalları. Bu adam beni benden alıyor. Oturmadan tezgahın oraya yani yanıma geldi. Gülümseyerek karşıladım onu. '' bugün bi değişiklik olsun ellerinden Türk kahvesi içmek istiyorum'' dedi çapkın bi gülümsemeyle. Ee sonuçta bizimkide Türk erkeği ne beklersin :) '' nasıl içersin'' diye sordum '' şekerli olsun lütfen ''
O kahvesini içti ve ben iş gereği uzaktan izledim. Mola bitti, elinde bir kâğıtla yanıma geldi. '' numaram burda yazıyo. Çıkışta seni alıcam ama ne olur Ne olmaz saat tam 18:00 da kapıda olucam '' herzamanki gibi yine gülümsüyo. Daha samimi bir Eda'yla '' hay hay efendim iyi çalışmalar'' diyerek yolcu ediyorum onu.
18:00 beklediğim an sonunda geldi ve işte orda , kapıda bekliyo. Bu sefer duraksamak yerine hızlı adımlarla çantamı alıp çıkıyorum. '' hoşgeldin ''
''Hoşbulduk Deniz kenarına gidelim mi ? '' Deniz'in , sahilin bana hep geçmişi hatırlattığını bilirim. Ama ilk kez geleceğe dair şuanı yaşayarak orda vakit geçirmekte isterim. '' çok iyi olur ''Boş bir banka oturuyoruz. Sanırım ilk kez bu kadar yakınız birbirimize. Sanki başımı çevirsem dudak dudağa gelicekmişiz gibi. Bunu düşünürken korkuyorum sanırım o yüzden söylediğim her cümleyi denize bakıp söylüyorum, bu yüzden o da yüzüme çok bakamıyo ama, ara ara baktığını hissediyorum. Ve cesaretimi toplayım ona dönüyorum işte korktuğum başıma geliyo oda döndü. Aramızda santim denilicek kadar kısa mesafe var. Burun burunayız. Dudaklarıma bakıyo o anın etkisiyle sanırım bende bakmış bulundum ve o an. Dudakları dudaklarımda. Bu anı hiç bozmak istemedim ama bi an yanlış olduğunu düşünerek reflexle geri çekilmiş bulundum. Yüzüme bakıp güldü ben yine utandığım için gülerek başımı öne eğdim. En azından bu hareketim onun pişmanlık duymasını engelledi. '' artık kalkalım mı? '' olur dedi ve beklemediğim bir hızla elimi tuttu ama bana bakmadı. Kendinden çok emin duruşuyla yürümeye devam ettik.
Ortak bir noktada ayrıldık çünkü bınu ben istedim. Beni bırakmasıyla, O'nu yine davet etmekten çekindim sanırım. Yarın işim yoksa yine görüşebileceğimizi söyledi, ve ben tabiki yine heyecanla kabul ettim.
Ona güveniyodum. En azından böyle hissediyodum, ama umudumun böyle biticeğini kim bilebilirdi ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UMUT
RomanceUMUT. O benim umudum. O benim hayalim. İnsan hayalleri için herşeyi yapabilmeni. En başta Ne istediğini bilmeli. Benim istediğim o ve hala bir umudum var.