Bir süre sonra vızıldama sesleri ve çığlıklarla uyandım. Katniss, mutasyon arıları üzerimize salmıştı.
"Göle,göle," diye bağırarak göle koştuk. Arıların bir kısmı bizi takip ettiler.Suyun içine girdik. Arılar uzun bir süre başımızdan ayrılmadı az kalsın boğuluyordum.
Ve bir saniye sonra bir şey farkettik...
Bir şeyler eksikti. Malzemelerimizi kontrol ettik ve ben kişi eksiği olup olmadığına baktım.
Ben,Clove,Cato... Ben,Clove,Cato....
Allah kahretsin, Glimmer ile Peeta yok!!! Ya Peeta, bize ihanet edip Glimmer'ı öldürdüyse?
Glimmer'dan nefret ediyorum ve bunun eski bir hikâyesi var.
Güneş tepedeydi.Her tarafta kediler,köpekler koşturuyordu.Her şey çok güzeldi.
1.mıntıka zenginlik içinde yaşıyordu.Bazı aileler,zenginliğe boğulup çocuklarıyla ilgilenmeyi unutuyorlardı. Bunlardan birisi de benim ailemdi.
Bir gün daha fazla dayanamayıp evden kaçmıştım.Ailem tabiki evden kaçtığımı farketmeyeceklerdi.Para onlar için aile demekti.Onlardan nefret ediyordum..
Evimizin 100–200 metre uzağındaki parka gitmiştim.Bir salıncakta sallanıyordum,rüzgar yüzüme vuruyordu.Ağlamaya başlamıştım. Tamam ailem benimle ilgilenmiyor,ama benim niye arkadaşım yoktu? Yalnız olmaktan nefret ediyordum.
Bu düşüncelere dalmışken yanımdaki salıncağa çok güzel bir kız oturdu.Elindeki Barbie bebeğiyle oynuyordu.Beni görünce bana neden ağladığımı sordu.Ben ise ona çok yalnız olduğumdan bahsettim. O ise arkadaş olabileceğimizi, hatta birlikte evcilik oynayabileceğimizi söylemişti. O günden sonra her gün beraber takıldık. Bana erkek oyuncak bebeğini verdi , beraber evcilik oynadık. Onunla vakit geçirmeyi çok seviyordum.
Bir gün yanında bir oğlan çocuğuyla geldi, benim önümde beni takmaksızın kendi aralarında oyun oynadılar. Ben de ağlayıp eve gitmiştim.. Beni satmıştı, gene kendi iç dünyamla başbaşa kalmıştım.Beni yalnız bırakmıştı.Ondan nefret ediyordum...
Bunu hatırlayınca yüreğim burkuldu. O kız Glimmer'dı. Şimdi ki s*rt*k.
Cato ile Clove da onların eksikliğini farkettiler.Ve mutasyon arıların kovanının olduğu yere geri dönmeye karar verdik.
Oraya doğru ilerlerken Glimmer'a seslendik.Ama bize cevap veren olmadı.
Cato önden gidiyor, Clove ile ben ise onun arkasını kolluyorduk... Cato, Peeta'yı Katniss'e yardım ederken buldu. Kızın hâli bir tuhaftı,tuhaf davranıyordu. Bizden kaçması gerekirdi.Peeta onu dürtünce ayağa kalkıp kaçmaya başladı. Sırtında oklar ve bir yay vardı.Aman Tanrım! Bunlar, Glimmer'ındı... Peki ya Glimmer neredeydi?
Cato, Peeta'yı öldürmek için onla mücadele etmeye başladı.Sonunda onu alt etti ve sol bacağına kılıcını geçirdi. Peeta'dan bir çığlık duyuldu. Ama nedense Cato da çığlık atmaya başladı. Neler oluyordu? Peeta bunu fırsat bilip topallayarak kaçtı.Onu önemsemedim,nasılsa o yarayla fazla yaşayamazdı.
Sonradan farkettim. Cato gözünün altından sokulmuştu.Ve o da bunu fark etmemişti ve iğnesini çıkartmamıştı. İğneyi çıkarttık ama yaradan iğrenç yeşil sıvı akıyordu.Ne yapacağımızı bilemedik.Cato ölüyordu. Sonra birden bir ses duyduk , bir paraşüt.. Demek ki sponsorlar bizi unutmamışlar.. Paraşütten çiğnenmiş yaprak çıktı. Bu iğrençti.
Tereddütte kalarak bunu Cato'nun yarasına bastırdık. Cato,rahatladı..
Bu sırada kuşlardan bir ses duyuldu,birisinin geldiğini belirtmek için.Bu birisi ölünce onu almaya gelen bir araçtı. Ama burada kimse ölü değildi!
Hemen sonra farkettim. 2–3 ağaç uzaklıkta yerde yatan,her tarafı davul gibi şiş olmuş birisi vardı. O da kimdi öyle?
Yanına yaklaştığımda kim olduğunu anladım.Bu Glimmer'dı. Olamaz!
"Senden nefret ediyorum, senden nefret ediyorum..." diyerek bir süre başında ağladım.
Sonra aslında ona minnettar olmam gerektiğini hatırladım.Onun yerinde şuan Nora olabilirdi.Gönüllü olarak Nora'mın hayatını kurtardı. Sağolsun...
Dağılan bir et yığınından ibaretti artık o. Bir süre ona bakakaldıktan sonra cesedini almalarına izin verdim.
Bir süre sonra Cato kendine geldi.Olanları anlattım ve Katniss'in okları aldığını söyledim. O ise sadece:
"Malzemelerimizi koruyalım." dedi.Ve birlikte kamp kurmak için yola çıktık.
Kamp kurduk ve bütün malzemelerimizi bir araya koyup çevresine mayın döşedik. Ve müttefik olduğumuz 3.mıntıkadaki çocuğu malzemelerin başında bırakarak çevreyi gözetledik.
Bir süre sonra Cato,büyük bir kamp ateşinin olduğunu zannettiğimiz dumanları farketti ve hepimizi o yöne doğru yönlendirdi.
Oraya vardığımızda kimse yoktu ve ikinci ateşin dumanlarını gördük ve oraya yöneldik orada da kimse yoktu. Sinirlenmiştik. Sonra neredeyse kulakları sağır eden bir gürültü duyduk. Off... Mayınlar patlamıştı... Erzaklar ne haldeydi acaba?
Cato ile biz kamp alanına geri döndük.Erzakların hepsi kurtarılamaz duruma gelmişti. Cato çok sinirlenmişti, âdeta öfke nöbeti geçiriyordu..Birkaç kutuya tekme atıp duruyordu..
3.mıntıkanın oğlanı çok iyi iş çıkarmıştı gerçekten.Resmen her şeyi berbat etmişti.Cato daha da kontrolden çıkarak çocuğa bağırmaya başladı ve çocuğu öldürdü...
Onu sakinleştirmeye çalıştık.Ona bunu yapanın da ölmüş olabileceğinden bahsettik.
Top atıldı ve çocuk alındı. Akşam olduğunda ölüleri öğrendik.Bombacı hala hayattaydı.
Cato ve Clove malzemelerimiz arasından iki gece gözlüğünü çıkarıp taktı. Ben ise üç dal bir araya getirip tutuşturdum.
Avlanmaya ormana girmeye başladık. O bombacıyı bulup onu haklayacaktım,bizi aptal yerine koymak neymiş gösterecektim ona...
Herkese teşekkürler arkadaşlar, bu sondan 1 önceki bölümdü.. Son bölüm biraz geç gelebilir..
Fikirleri için @hungergamer2000'e teşekkürler... O da hikâye yazıyor. Haymitch ile ilgili hikâyesini tavsiye ederim. Yaratıcı bir arkadaş..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life of Marvel-The Hunger Games-
Fanfiction1.mıntıkanın kibirli ve cesur haracı Marvel.. O kibirinden öldü, yenildiğinden değil.. Hedefini baştan koydu ama başarılı olmadı. Çünkü kendine çok güvenip kibirlendi..Aşkını ikinci plana attı..İşte bu gencin bakış açısıyla bir kez daha Açlık Oyunla...