Acaba oyunları güzelliğiyle mi kazanacaktı?Hiç sanmam...
Önümden geçerek karşıma bir sandalye çekerek oturdu.İkimiz de konuşmadık.Sadece birbirimize bakıyorduk.Glimmer,dudağını ısırarak konuşmaya başladı.
"Hey selam. Ben Glimmer.Sen de ...ııı..."
"Adım Marvel."
"Sen kariyerdin değil mi? Seni antremanlarda görüyordum." dedi Glimmer.
"Evet,ama ben seni fazla görmedim.
En son mızrak atma dersinden kaldığını duymuştum." dedim sırıtarak.
Cevap veremedi.Bön bön baktı sadece.Bense kahkahalarla gülmeye başladım.
Sinirlendiği her hâlinden belliydi.Konuyu değiştirerek:
"Yerine gönüllü olduğum kız,seni önemsiyor olmalı.Sen seçildiğinde, çığlıkları bütün meydanı inletiyordu..Sevgilin mi?"
"Öyle de denebilir."
Şimdi bu ne alakaydı? İnsanların birbirini öldüreceği ve çoğunuzun ölebileceği bir yarışmaya seçilmiştik.O bunu değil de benim ilişkimi irdeliyordu.Yoksa benden hoşlanıyor muydu?
Kısa bir süre sonra,odaya klasik güzellikleriyle göz kamaştıran ikizler ve gene çok süslü olan Sara girdi.Bu kardeşleri tanıyordum.Onlar Açlık Oyunlarında iki sene üst üste birinci olmuş kardeşlerdi ama ikiz gibiydiler.Onları akademiye ilk gittiğim zaman–çocukken– izlemiştim.
Sara bizi onlarla tanıştırdı.Kız olanının adı Cashmere ve erkeğin adı ise Gloss'du. İkisinin de çok deneyimli oldukları anlaşılıyordu.
Cashmere, Glimmer'dan zeka bakımından çok daha iyiydi.Ama fizikleri çok benziyordu.
Birlikte oturup toplama görüntülerini izlemeye başladık.İlk bizi gösterdiler.O kahrolası anları yeniden yaşamak zorunda kaldım.Biricik sevgilim Nora'nın çaresizliği, hem onun hem de benim seçilmemizin adaletsizliğini düşündüm durdum.Ya Glimmer,Nora'nın yerine gönüllü olmasaydı?Halimiz nolurdu acaba? Ben hayatta en çok değer verdiğim kişi olan Nora'yı öldürebilir miydim? Ya o beni öldürebilir miydi? Öldürsek bile acı bizi yalnız bırakmazdı.Aşk acısı.
Bizden sonra 2.mıntıkayı gösterdiler.Clove, ufak tefek görünen ama bir şeyler yapabileceğini tahmin ettiğim bir kız ve Cato, güçlü fiziğiyle herkesi yarıp geçecek gibi gözüken oğlan gönüllü oldu. Diğer mıntıkalarda gözüme çarpan biri olmadı.Ta ki 12.mıntıkaya gelene kadar..
12.mıntıkadan ilk defa bir gönüllü çıkmıştı.Tarihinin ilk gönüllüsü.. Demek ki kendine güveniyordu ya da Glimmer gibi sokma akıllıydı.
Ayrıca akıl hocaları da tam bir manyaktı.. O yaptığı neydi öyle..
Marşla program sona erdi..
Glimmer:
"O adam ne yapmaya çalışıyordu?" diyor 12.mıntıkanın akıl hocasını kastederek.
"Ne yapmaya çalıştığı ortada! Capitol'e sataşıyor. O adam Haymitch Abernathy. 50.Çeyrek Asır Oyunlarını kazanmış.O sene haraç sayısı, normalin 2 katıymış.Güç sahasını keşfetmesi sayesinde kazanmış.Yoksa bizim mıntıka kazanacakmış" diye cevapladım.
"Hımm,üzüldüm." diye geçiştirdi Glimmer...
Bu sırada Gloss söze girdi:
"Müttefik seçmeye önem gösterin.Ancak sizin gibi güçlülerle müttefik olursanız güvende olabilirsiniz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Life of Marvel-The Hunger Games-
Fiksi Penggemar1.mıntıkanın kibirli ve cesur haracı Marvel.. O kibirinden öldü, yenildiğinden değil.. Hedefini baştan koydu ama başarılı olmadı. Çünkü kendine çok güvenip kibirlendi..Aşkını ikinci plana attı..İşte bu gencin bakış açısıyla bir kez daha Açlık Oyunla...