Baykuşun sarı gözlerine bakarak gözlerimi kırpıştırdım. Baykuş ya gerçekten enteresan ya da kötü bir şey olacağı zaman gelirdi.Babam onu hiç görmemişti. En azından benim bildiğim kadarıyla. Yine de benim baykuşu gördüğümü hemen anlar ve ben daha kötü bir şeyin olacağını söylemeden o çoktan silahını hazırlamış olurdu.Büyükannem öldüğü gece de baykuş orada olanları izliyordu. Doktor ve hemşirelerin onu gördüğünü sanmıyorum görselerdi bir şey söylerlerdi.O zamana kadar ağzımı kapalı tutmam gerektiğini öğrenmiştim.Ben büyükannemin dünyadan kayıp gidişini izlerken babam yanımda yoktu. Büyük ihtimalle yine vampirleri avlamakla meşguldu.
Babam sabaha doğru yara bere içinde eve geldi. Bütün belgeleri imzaladı ,tüm sorulara cevap verdi.Her şey yoluna girdi.Ama ben hala o geceyle ilgili rüyalar görüyorum. Dezenfektan ve soğuk ıstırap kokan o floresan ışıklı koridorlardan birinde unutulmaktan çok korkuyorum.Gözlerim yavaş yavaş kapanıyordu ki alarm çaldı. Kahretsin diye fırlattım alarmı. Uykudan ölmek üzereydim ama şimdi o lanet olası okula gitmem gerekiyordu.Örtüleri bir kenara fırlattım ve popom dona dona yatağımdan çıktım. Ev buz gibiydi. Merdivenlerden inerken çoktan öfkelenmiştim.En sevdiğim kotum kirliydi ve açık kahverengi buklemin hemen altında , kocaman bir sivilce vardı.Kırmızı gömleğimin altına elime geçen ilk pantolonu giydim ve altına bir çift kamuflaj bot giyip makyaj yapmadım. Neden uğraşaktım ? Sonuçta burada da kimsenin umursamayacağı kadar kısa bir süre kalacaktık.
''Bayan Anderson ? '' Bayan Hommer adımı homurdandı. Elimi yanağıma dayamış, camdan dışarıya bakıp zilin çalmasını bekliyordum. Kalemim boş sayfanın üzerinde,başımı yavaşça kaldırdım. Sınıftaki sessizlik bütün gözlerin üzerimde olduğuna işaretti. BUNDAN NEFRET EDIYORDUM. ''Dinliyor muyduk Bayan Anderson ? '' dedi Bayan Hommer. Son kurbanını seçmişti. Ve bu ne yazık ki bendim. Yeni kız olmaya bayılıyorum (!) Önümde oturan Asyalı erkek çocuk oturduğu yerde kıpırdandı.Çocuğun saçları açık kahverengiydi. Uzun boylu ve zayıftı. Paltosunun yakası kenarlardan kaldırılmıştı ama arkası geriye doğru katlıydı. Hocaya baktım. Cevap veremeyeceğim umuduyla gözlerimin içine bakıyordu. Her ne haltsa da diyebilirdim ama Fort Summer dedim. Sessizlik.... Iç savaşta ilk ateşin nerede atıldığını sordunuz . Cevap Fort Summer dedim. Düz ve sıkkın bir şekilde konuşuyordum. O derin sessizlik yerini kahkahalara bıraktı. Bayan Hommer başıma bela olacağı bakışını gönderdi bana.Teşekkürler Bayan Anderson dedi. Giyimine baktım da tek kelimeyle berbattı. Çorapları şeker hastalarının giydiği dolaşım çoraplarına benziyordu. BÖÖÖ. Yeniden dikkatimi önümde oturan çocuğa yönelttim.Çocuk sürekli hareket ediyordu. Kıpırdanma , değilse kurbanı sen olacaksın diye fısıldayacaktım ki Bayan Hommer '' Bay Graves'' diyerek baltayı indirdi . Umarım not alıyorsunuzdur. Siz de Iç savaşın nedenlerini sayın dedi. Bayan Hommer ın gözleri parıldıyordu. Çocuk bu sefer kaskatı kesilmişti. Hiçbir şey diyemedi. Iç savaşın nedenleri ... Iııı... diye saçmalarken zil çaldı.Eğer çalışmamaya devam ederseniz sınıfta kalacaksınız Bay Graves dedi Bayan Hommer . Amacına ulaşmıştı. Birini rencide etmenin verdiği büyük haz sonucu yüzünde oluşan gülümseme ile sınıftan çıktı. Çocuğun yüzü kıpkırmızı kesilmişti. Belli ki utanmıştı. Neyse ki ne okul ne de çocuk umrumda değildi. Okulu asıp eve gidecektim ve uyuyacaktım. Okuldan çıktım. Yürüyordum ki arkamdan biri Rebecca diye seslendi.Sesinde daha önce kimsede hissetmediğim bir sıcaklık vardı. Okulda kimseyle tanışma zahmetine bile girmemiştim. Kimse adımı bilmiyordu. Isim benzerliğidir diyerek takmadım ve yürümeye devam ettim. Ama tekrar seslendi ve bu sefer adımı bilen bu yumuşak sesin kim olduğunu öğrenmek için arkamı döndüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEFORE
VampireEn büyük düşmanı vampirler iken, vampir birine aşık olacağını nerden bilebilirdi ki?