Ve işte Londradayım.Ve Lou benim londrada olduğumu bilmiyor.Ah çok heycanlıyım çocukluğumun geçtiği şehirdeyim.
Ah bir de şey var bilirsiniz Lou dünyaca ünlü ONE DİRECTİON'UN stilisti.
Ah bi bakıma ünlü 5 çocuğu göreceğim.Bi bakımaa...seviniyordum.
Havaalnında gezinirken babamın gönderdiği arabama bindim.
Hemen navigasyona Lou ve benim evimin adresini yazdım.Yaklaşık 1 saat sonra evin önüne bavulumu da alıp sendeleyerek gittim.Sessiz bir şekilde
“AH TANRIM NE KADAR DA UZAKMIŞ EV, PARDON EV HAVAALANINA UZAKMIŞ YADA TAM TERSİ AH NE SAÇMALIYORUM BEN!”
Kafamı hafif biş şekilde sağa sola salladım ve kapı zilini çaldım. Evin içinden ses gelmiyordu.
Bir an evin adresi yanlışsa? Diye düşündüm.
Yaklaşık 5 dakika bekledikten sonra kapı açıldı ve ben bu 5 dakika içerisinde boş durmadım ve kapıyı kırdım neredeyse.
En sonunda kapıyı hizmetli sandığım biri açtı hizmetliye sarıldım ve teşekkür ettim kapıyı açtığı için.
Adının Ally olduğunu öğrendiğim hizmetliyi hemen geçerek yukarı çıktım ve tüm odaları karıştırdım.Toplamda 5 oda vardı.
İlk girdiğim Lou nin odası olmalıydı ikincisi Lux un üçüncüsü dördüncüsü beşincisi boştu yani misafir odasıydı bende en güzel olanını seçip bavulu koydum ve yatağa gelişi güzel uzandım.
Daha sonra aklıma Lou nin geldiğimden haberi olmadığını farkettim. Ally'i çağırdım ve Lou'nin ne zaman geleceğini sordum ve geç geleceğini söyledi bende daha erken olduğu için bavulumu boşalttım ve nikenin koşu eşofmanlarını giydim. Biraz koşmak iyi gelebilirdi sanırım. Üzerimi değiştirdikten sonra yanıma telefonumu bir miktar paramı ve kulaklıklarımı aldım. Kulaklıklarımı takarak koşmaya başladım. Bayağı koşmuştum ve yorulmuştum. Bir kafeye girdim garsondan su ve kola getirmesini rica ettim. Yaklaşık yarım saat oturduğum kafede bir erkek yanıma geldi ve “Oturabilirmiyim” Hiç de utanmıyor. Bende “Tabiki ama benim kalkmam gerek” dedim.
Çocuğun birden yüzü düştü. Ama ne yapiyim ben öyle yavşak çocukları sevmem ki. Bu konuda haklıyım. Tam ayağa kalkacakken çocuk kolumu tuttu ve “Hey daha adını söylemedin ve ımm telefon numaranı alabilir miyim?”dedi.
Bende az sinirlenmiştim hızla kolumu çektim ve “Adım Colin ve numaramı veremem çünkü seni tanımıyorum bile ve benim gitmem gerek ve ımm sonra görüşürüz hatta görüşmeyiz” dedim ve cafeden çıktım. Şey sanırım biraz kaba davrandım. Aman banane.
Evden çıktıktan sonra yürüdüğüm daha doğrusu koştuğum yerleri tekrardan geçtim ve Tanrıya şükür eve geri gelebildim. Evin her tarafında ışık yanıyordu ve evden oldukça gürültülü sesler geliyordu. Kapıyı çaldım fakat bu kadar yüksek gürültüde kapı zilinin sesini duyacaklarını sanmam diyecektimki kapıyı Lou açtı. Beni tanımadı galiba
“Buyrun” dedi en güzel ses tonuyla size beni tanımadığını söylemiştim millet. Bende en güzel ses tonumla “Ah Lou aşk olsun beni tanımadınmı hey Colin'im ben hani şu küçük olan Colin” .Yani daha 2 sene önce yaz tatilinde gelmiştim ne çabuk unuttu beni! Lou hemen boynuma atladı ve konuştu
“Ah Colin seni ne kadar özledim bilemezsin bebeğim benim!” biz sarılırken birisi de bacağımı yumrukluyordu ve “Annemi çayamayşın o benim anyadıynmı benim!”
Diyordu ah tabiki de Lux. Bende Lou den ayrılarak Lux'u kucakladım ve “Ah bebeğim benim Colin teyze” dedim. Lux da hemen bana sarılarak “Ayy Colin teyze” dedi. Hep beraber içeri geçtik içeride 5 yakışıklı çocuk ve 4 bayan oturuyordu. Bunların 5'i One Direction 4'ü de sandığım kadarıyla Eleanor, Perrie, Danielle ve Gemmaydı.Herkese selam verdim ve “Üzerimi değiştirip geliyorum millet” dedim ve odama geçtim.
Üzerime rahat bir elbise geçirdim.Sohpet ettik. Gözüm hep şu kıvırcık çocuğa takılıyordu. Herkese “Ben mutfağa gidiyorum bir şey isteyen var mı?” diye sordum ve mutfağa girdim. Arkamdansa şu kıvırcık çocuk geldi.
Elini uzatarak “Harry” dedi.Bende iyimserliğimi kullanarak “Colin”
dedim ve mutfaktan çıkmaya çalıştım ama Harry her seferinde yolumu kesiyordu.
Selam! İlk bölümü yayınladım. Beğenmeyebilirsiniz ama lütfen görüşlerinizi bana yorum olarak söyleyin. Okuyucularıma teşekkür ediyorum. Yeni bölümde görüşmek üzere...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I'm back (Harry Styles)
FanfictionHarry Styles Ve Colin Ross. İkiside ne olacağını bilmiyordu. Birbirlerini sevebilecekler miydi? Birbirleriyle bir ömür boyu olacaklar mıydı? En önemlisi hayatlarının en önemli sorusuna "EVET" diyebilecekler miydi? I'm Back