Bölüm 8 - Özür ve Provalar

90 4 1
                                    

Uzun bir aradan sonra sizinleyiim :)... Biliyorum biraz fazla uzun oldu ama lise dönemleri ve cidden zor :D sömestr tatiline girdiğimizde daha fazla bölüm paylaşmaya çalışacağım. Kısa bir süre sonra veya bugün yeni hikayemi de paylaşmayı düşünüyorum :) ... Bu bölüm biraz garip oldu anlamakta zorluk çekerseniz yorumlardan bana sorabilirsiniz...

İyi Okumalar... :) :) xoxox 

İlk olan şey, oteldeyim ve bayanları karşılamak için lobiye gittim. Alex bana doğru geliyordu. Adımlarını ve derin kaşlarını görebiliyordum. Sonra, bana vurdu. Daha doğrusu sağ omzuma yumruk attı, bununla birlikte geriye birkaç adım yalpaladım. Onun bu kadar güçlü olduğunu hiç düşünmemiştim. 

''Ah! Ne içindi bu?!'' Acıyı azaltmak için elimi omzuma sürtmeye başladım. 

''Niall'ı üzdüğün için!'' diye bağırdı. Ancak o zaman olayı kavrayıp kayıp bir köpek yavrusu gibi ona bakmaya başladım. Tanrım! Niall birkaç adım arkamızdaydı. Alex tekrar harekete geçti.

''Bunu.Nasıl.Yapabilirsin?!'' dedi ve tekrar vurmaya devam etti. 

''Ah! Dur artık! Ona bir iyilik yaptığımı anlamıyormusun?'' Bayanlar etrafta bizi dikkatle izliyordu. 

''Gerçekten mi? Ona yalan söyleyerek mi? Biliyorsun o güvensiz ve kıskanç biri. Bunu asla Niall için yapmam! Yanıma Chris Hemsworth bile gelse ben hala Niall'ı sevmeye devam ederim. Ben onu seviyorum!'' Niall onu sakinleştirmek için yaklaştı ve elini tuttu. 

''Tamam, hadi bebeğim gidelim.'' diyerek yalvardı. Ama Alex pek sakinleşmişe benzemiyordu. Tekrar omzuma vurdu.

''Hayır gitmiyorum! Onu seviyorum o her şeye değer! Onu şüphelendirdiğin için yanından ayrılmayacağım!''

''Neden? Neden olamaz? Kim onu senden daha iyi yapabilecek bir kızın olmadığını söyleyebilir?'' 

''Ben söyleyebilirim! Ve neden biliyormusun? Onun için benden daha iyi kimse yok! Çünkü ben Eleanor değilim! Onun yaptığı şeyleri benim yapabileceğimi düşünme! Bu düşünceyi kafandan at!''

Birkaç adım geriledim. Sözleri yumruklarından daha sertti. Nefes alamadığımı hissettim. Bu kadar ileri gideceğini düşünmemiştim. Kötüleştiğimi anlamış olacak ki. Gözlerindeki ateşin yerini yumuşak bir bakış almıştı. Yavaşça bana yaklaştı. 

''Özür dilerim Boo-Bear ben-''

''Bunu.Bir.Daha.Asla.Söyleme. Sadece annem bana Boo-Bear der, başka kimse diyemez! Alex'e birkaç adım yaklaştığımda Niall onu korumak istercesine önüne geçti. ''Annem kadar yakınımda değilsin artık'' son söylediğim söz buydu. Alex'in ismimi haykırışlarını görmezden gelerek yürümeye başladım. 

Kay'de oradaydı! Asansör kapılarının hemen yanında bizi izliyordu. Cidden şimdi onunla atışacak durumda değilim. Her neyse konumuza dönelim. Ben Niall'a yardım etmeye çalışıyordum. Bir zamanlar Alex'in Niall için söylediklerinin aynısını Eleanor benim için de söylüyordu. Bakın şimdi ne oldu. 

Kay'le uğraşmamak için merdivenleri kullanmak zorundaydım. Ve konserdeki ses kontrölü için mekana gitmek zorundayım, ama umrumda bile değil. Ben zehirli haini -unutmadıysanız Eleanor oluyor kendileri- aştım. Ama ne yaptığını unutmadım, unutamam. Bunu rehabilitasyona gitseniz bile unutamassınız. Biliyorsunuz kadınların hepsi aynı ve sadece arkadaşlarımın güvende olmasını istiyorum. 

Her nasılsa, kendimi otelin salonuna attım, sağa döndüm, birkaç tablo ile bir mini bar ve birkaç masa vardı. Yürümeye devam ederken masaların birinde Harry'i gördüm. 

Bitter & Sassy (Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin