BEN MASUMUM

1. Bölüm

Otoparka girdiğimde gördüğüm ilk boş yere siyah Mercedesi park edip kolumdaki saate baktım. 7:28 olduğunu gördüğümde yan koltuktan çantamı aldım ve arabadan indim. Çiseleyen yağmuru fark ettigimde şapkamı kafama geçirip uzun kıvırcık saçlarımı içine tıkıştırdım. Çantamı sağ omzuma atıp yürümeye başladım.

   Sonbahar yağmurlarını oldum olası sevmişimdir. Bu şehirde sonbaharı yaşamak,ıslanmak, üşümek bir ayrıcalık benim için. Başımı yerden kaldırıp etrafıma baktım ve yanımdan kikirdeşerek geçen üç kıza iri yeşil gözlerimi dikerek baktım.  Yoğun toprak kokusunu içime çekerek okulun arkasındaki köprünün altına geçtim. Çantamdan Parliamenti çıkardım ve içinden bir tane alıp yere oturdum. Sigarayı dudaklarımın arasına götürüp yaktım ve derin bir nefes aldım.

  
   Hayat benim için hiçbir zaman affedici olmadı. Tam tersi ben düştükçe bi tekme de hayat attı. Kime güvendiysem, kime kardeş dediysem kalleş çıktı. 'O asla yapmaz!' dediğim bile en âlâsını yaptı. Ben alttan aldıkça onlar üste çıkıp tepindiler. Yılların verdiği tecrübe, insanların iğrençliği ve daha bir sürü şey de beni akıllandırdı. Bu güne kadar yaptığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım. Yine olsa yine yaparım. Ama bir insan gözümden düşmüşse beynimde de tamamen bitmiştir.
   Sigarayı birkez daha içime çekip dumanı dışarı bıraktığımda telefonumun zil sesini duyup cebimden çıkardım ve arayana baktım
'Saki Arıyor. ..'
   Sigarayı tekrar dudaklarıma götürüp aramayı cevaplandırdım. Ilk önce hızlı hızlı nefes alan Saki sonunda adımı söyleyebilmişti
"Gökçe nerdesin? "
Dumanı dışarı verdiğimde

"Okulun arkasındaki köprünün altındayım."
"

Geliyorum." deyip telefonu kapattı. Sigaramdan son bir kez daha çektim ve yere bastırarak söndürdüm. Ikinci bir sigarayı paketten çıkardım ve yaktım.

   Sakiyle tanıştığımda 16 yaşındaydım. Girmeye çalıştığım bir barın önünde tanışmıştık. O gündür yani iki yıldır hiç ayrılmadık.
   "Çok dalma gebercen kıvırcık." diyen tanıdık sese kafamı kaldırıp baktığımda gülümsedim. Lanet olası gamzelerini gözüme sokarak gülümsediğinde ona arkadaşım olmasa aşık olabileceğim gerçeğini anımsadım.
   "Seni çok özledim." deyip ayağa kalktım ve boynuna sarıldım. Hayatımda tanıdığım en yakışıklı en iyi en tatlı ve daha nice enli birine sahip olduğum için evrene teşekkür ettim.
   "Ya Gökçe benim bildigim kızlar çiçek falan kokar sen sigara kokuyorsun ne iş ?" dediginde kendimi tuyamayıp ağzımı yaya yaya "Ben senin bildiğin kızlardan değilim taam mıı ?" dedigimde önce bana tiksinir gibi baktı ve sonra saldı kendini. Kahkaha atarak iki adım geri gitti ve az önce benim oturduğum yere oturarak paketten bir sigara çıkarıp yaktı. Ben de yanına oturup bi az önce yarım bıraktığım sigarayı içmeye devam ettim.
   "Ee ilk günden beklentin ne bakalım yani sonuçta son derece güzel ama inek bi öğrenci olmana rağmen 11. sınıfı tekrarlayacaksın." dediginde sigaradan bi duman alıp dışarı bıraktım. "Okula duyduğum saygıyı biliyorsun çok çalışkan olabilirim ama daha iyisi olabilmek için çabalıyorum." dediğimde bana alaycı bir gülümsemeyle bakıp Sigara icecek kadar saygılı hemde. ." bunu gerçekten bekliyordum çünkü biz bu sohbeti hep yapardık ve o bunu hep söylerdi. "Sigara içmeyelim de ölelim mi yani onu mu istiyosun yani anlamadım? " diyerek birkaç saçma kelime sıraladığımda bana "Sacmalama Ayten." deyip şapkamı tuttu ve aşağı asıldı. Hayatta nefret ettigim bir sey varas o da kesinlikle kafamla ya da saçlarımla oynanmasıdır. Kendime hakim olamayıp Saki"nin üstüne atladım uzun siyah ve fazlasıyla çekici olan saçlarına elimi daldırıp yolmaya başladım. Ben onun kafasını her aşağı yukarı salladığımda o da konuşmaya çalışırken gerçekten cok komik görünüyordu. Ben üstte gülmekten yarılıyordum zaten. Saki için işin komik yanı sinire dönüşmeye başlamıştı. Yemin ederim kötü birşey olacağını hissettim ve çantamı alıp okula doğru koşmaya başladım. Kıvırcık saçlarım artık tamamen serbestti. Saki'ye bakmak için arkama döndüğümde aramızda üç dört adım olduğunu görüp önüme döndüm.