Neyse yazmışken 8i de koyayım bir süre bölüm yok^^
****
Sehun~
Sehun odasında olta atıp duyordu, bunca zaman sürekli beraber takılmalarına şaşmamalı dedi içinden. Demek yarışmada onun şarkısını söyleyecekti. Bunca zaman okul gösterisinden nefret eden Sehun, bu sefer iple çekiyordu. Kareokede ki sesi geldi aklına, muhtemelen seyircilerin hepsini kendine hayran edecekti ve tüm o zorbalar ona iyi davranacaktı artık.Ama bu Sehun'un içini burkmuştu, ona artık ihtiyacı kalmayacaktı.*Zaten senden hiçbir zaman birşey istemedik ki aptal* diye geçirdi içinden. Derin bir nefes alıp, soğuk birşeyler içerek ferahlama isteğiyle mutfağa yöneldi. Dolaptan aldığı soğuk kolayı boğazının acı çekmesine izin vererek kafaya dikti. Bu hissi seviyordu. Son yudumunu almış yukarı geri çıkacakken gelen gülme sesleriyle duraklamıştı. Sesi takip ederek teresa ulaşmıştı ve kapıyı açtığı anda karşısındaki manzara az önce kola sayesinde kazandığı ferahlık hissini adlandıramadığı daraltıcı bir hisse bırakmıştı. 'Sehun-shi' Hyungsoo karşısındaki çocuğa şaşkın gözlerle bakıyordu.Sehun'un tüm dikkati ise onun üzerindeydi, Minah'ın... Kız ona döndü, gözleri boştu. Halbuki az önce karşısındaki çocuğa içten gülücükler saçıyordu. 'Sadece sesi duyunca...' Çocuk hafifçe kafasını sallayıp gülümsedi, Minah ise hala ona bakıyordu. 'Ben sizi rahatsız etmeyeyim' diyip hızla kapıyı kapadı. Neden kalbi bu kadar hızlı atıyordu, içinin öfkeyle dolduğunu hissediyordu. Bu çocuğun yanında sıcacık gülümserken, Sehun'un aldığı sadece delici bakışlar oluyordu. Avcunu sıktı, yarından sonra bı kadar yakın olmalarına gerek kalmayacaktı değil mi?
Sahnede yerlerini almışlardı grubun en köşesinde oturmuş onu görmeyi bekliyordu. Ve adları söylenmişti, Sehun istemsizce yerinde kıpırdandı, artık tüm dikkati sahnedeydi. İkisi el ele sahneye geliyordu, el ele! Sehun bakışlarının sertleştiğini hissediyordu, gözleri onunla buluştuğunda bunu engelleyemedi. Kızıyordu, ama neden? Onu neden bu kadar önemsiyordu ki? Sadece onu görmek, sesini duyabilmek için adımımı asla atmam dediği bu lanet okul gösterisine bile gelmişti. Her an gözleri onun üzerinde oluyordu ve şimdi de kıskanıyor muydu yani? Evet bu his o olmalıydı, kıskançlık. Daha önce hiç tatmadığı bu duygu içini kaplamıştı ve bu histen şimdiden nefret etmişti Sehun.
Kız başta tereddüt etsede artık kendini müziğe kaptırmıştı. Ve salondaki herkesi büyülemişti, daha birkaç saniyede, belki de herkesi kendine aşık etmişti. Ve işin kötü tarafı onu da eritiyordu, Sehun'u. Kız yavaşça gözlerini açtı ve Sehun'a baktığı o an, Sehun içinden bir parçanın takla attığını hissetti. Bu duygu acı veriyordu, Sehun kalbinin sıkıştığını hissetti, nefes alamıyordu. Havaya ihtiyacı vardı, bu kızın görüş alanından bir an önce çıkmalıydı. Hızla koltuktan kalkıp yalpalayarak kapıya doğru ilerledi.Tam kapıdan çıkacakken gelen ses onu durdurmuştu.
~Seni hala seviyorum, seni seviyorum
Seni istediğimden başka birşey bilmiyorum
Sana doğru ilerlesem, ne kadar yaklaşmaya çalışsamda
Kaçıyor ve beni yalnız bırakıyorsun~
Elinde olmadan yavaşça arkasını döndü ve sahneye doğru ilerlemeye başladı. Ne beynine ne de ayaklarına söz geçirebiliyordu, sadece... sadece ona doğru sürükleniyordu işte. Kızın karanlıkta onu göremediğinden belki de korkmadan onu izliyordu.Kızın ağzından çıkan her sözde kendini daha da kaybettiğini hissediyordu. Kızın gözlerinden akan damlalarla o da yüzünün ıslandığını hissetti. Evet nefret etsede onu seviyordu. Ne kadar kabul etmek istemese de ona ihtiyacı vardı. Sadece onu izlemesine izin verdi , iç sesi ve benliği son kez tartışırken kendine....
supernaturel~