Minah, Sohyun'a cesaret verircesine gülümsedi ve sırtını sıvazladı.Herşey güzel olacaktı artık başlarını sokacakları bir evleri vardı. 'Herşey yolunda, artık girmeliyiz.' Sohyun gözündeki yaşları silerek ona
gülümsedi.Yıllardır sahip olmadıkları sıcak yuva karşılarındaydı.Minah, en yakın arkadaşının elini sıkıca tutup geri bıraktı, bu ona cesaret verme şekliydi. Yıllardır böyle karşı koymuşlardı zorluklara,
birbirlerini cesaretlendirerek.Kapıyı genç bir çocuk açmıştı, yüzünde kocaman bir gülümseme vardı. İki kız çocuğun gülümsemesine karşılıp vererek içeri geçtiler. Kendi yaşlarında 6 genç koridorda
durmuş bekliyordu.Onlarda bizim gibi olmalı diye geçirdi içinden Minah, umutsuz hayatlarından kopup yeni bir ışık arayan zavallı çocuklar... Çocuklardan biri fazla kaçan bir neşeyle selam verdi.
Diğer iki oğlan kafalarıyla yavaşça selamladılar.Kızlar da oldukça çekingen duruyordu sadece ufak bir gülümsemeyle baktılar. Ama yine de Minah onlarla iyi anlaşacağını hissediyordu, artık rahat edebilirdi..
Elbette Sohyun ile beraber. Yanındaki kıza baktı. Sevinçten gözleri parlıyordu, bu Minah'ı güldürdü. Bu hayatta tutunduğu tek varlıktı Sohyun.Onun en yakın arkadaşı, hayat yoldaşı, sırdaşı...
Herşeyiydi. Küçük bir çocukken acımasızca yollandığı yetimhane de ona tutunarak nefes alabilmişti. Yemeklerini beraber yerlerdi, herşeyleri birdi. Yurtta onlara 'ikizler' derlerdi. Bu hoşlarına gidiyordu
aslında. Şimdi Minah'ın yıllar önce onu bulup yetimhaneye bırakan teyzesi onlara yeni bir kapı açtırmıştı. Evinde hizmetçi olduğu bu evde onlara burs imkanı sağlamıştı, güzel bir okulda okuyacak ve böylesine
bir evde yaşayabileceklerdi. Minah ona kızgın değildi, nasıl olabilirdi ki? Onu bırakıp giden annesiydi, teyzesi ise onu ziyaret ederdi. Mecburen demişti ona, çalıştığım yerde sana bakamam mecburen...
Haklıydı kimseye sormadan bir anda böylesine bir yere bir çocuğu getirip büyütemezdi. Ona aslında minnettardı, onun sayesinde buradaydı...
Herkes tedirgin bir halde karşılanmayı bekliyordu. Ev sahipleri anlaşılan evde değildi. Minah'ın gözleri teyzesini aradı ama o da ortalarda yoktu. Aradan geçen 10 dk sonunda çocukların yüzündeki gülümseme
silinmişti.Heyecan içinde bekliyorlardı, en büyük dilekleri bu korkutucu tanışma evresini atlatıp yeni hayatlarına bir an önce adım atmaktı. Minah tırnaklarıyla oynayan Sohyun'un elini tuttu. 'Korkma, herşey
güzel olacak.' Sohyun da Minah'ın elini sıktı. 'Biliyorum çünkü sen yanımdasın.' Minah koca bir gülümsemeyle karşılık verdi. Döndüğünde kapıyı açan çocuk onlara bakıyordu. Adı ne demişti? Hyungsoo?
Sanırım öyleydi. Yakalandığını fark edince ufak bir gülümsemeyle gözlerini kaçırdı. Ortam yine sessizliğe bürünmüştü. Aslında Minah kendini çok yorgun hissediyordu ve bu sessizlik onu daha da mayıştırmıştı.
Bugün olanları düşününce... Gerçekten ucuz atlatmıştı.Aklına çocuk geldi. Ahhhh, hayatının belki de en mutlu anlarından birinde neden onu aklına getirmişti ki?
***
Minah ve Sohyun, yetimhaneden gizlice çıkıp pazara giderlerdi. Orada birşeyler satar ve okul için hazırlıklarını tamamlarlardı. Aslında bunun tüm yetkililer tarafından bilinsede kendi ayakları üzerinde durmaya çalışan
bu iki kıza kimse bir şey demezdi. Bangil çetesi hariç... Çocukluklarından beri onlarla uğraşırlardı. Aslında Minah ve Jongki başlarda çok yakın arkadaşlardı ama genç adamın büyümesiyle herşey değişmişti.