3.BÖLÜM: KURA

51 29 9
                                    

Gözümden süzülen damlaların derinliğini hissetmeye çalıştım içimde. Yapamadıklarımın, yapmak isteyip yapamadıklarımın.

Bundan üç yıl önce bir parkın eskimiş banklarında görmüştüm onu. Şimdi diyorum keşke o gün bu adam sevilir yerine bu adam seni üzer de diyebilseydim.

Dakikalardır yalnızdım. Kendimi kilitlediğim odanın enkazı altında gibiydim. Duvarlar üzerime geliyordu. Her şey üzerime geliyordu. Geçmiş tüm anılarıyla bir çığ gibi üzerimdeydi zaten. Sıcak anılarımız beni üşütür durumdaydı. Bitmez dediğim her şey bimişti. Olmaz dediğim her şey oldu!

Reyan'ın o hayatta dediği andan itibaren benliğimi yitirmiştim. Kendimi benim için ayrılan odaya kilitlemiştim. Düşüncelerimle oturup bir güzel ağlamıştım.

Defalarca kendime neden diye sordum. Her defasında bir sonuç bulamamak öylesine yaraladı ki beni..

Güç bela nefes alıyordum.

Bir el yumruklayarak kapımı çalıyordu dakikalardır. Neden diye bir çığlık attım. Saçlarımı yolarcadına çekerken bir yanda da hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Öylesine çöktüğüm yerde bacaklarımı daha çok karnıma çektim.

Birkaç saniye sonra kapım gürültülü bir sesle kırıldı. Öyle olduğunu tahmin ettim. Başımı dizlerime gömmüş öylece oturur gibiydim duvarın köşesinde.

"Çıkın dışarı!" dedi itaatkâr sesiyle Kezzap. Küçük harflerle söylediği iki kelime her şeye yetmişti.

Başımı kaldırmadım. Odada bir nefes olduğunu hissediyordum. Sanki boğulur gibiydim. Bir nefes daha odada ki havayı tüketmişti sanki. Yaşadığımız da bu değil miydi zaten. Ölmek için doğduğumuz dünyada niye vardık?

Bir hıçkırık daha döküldü istemsizce. Ayak sesleri duydum tok zeminde. Yaklaştıkça yaklaşıyordu. Eğildiğini hissettim. Hala kollarımla başımı kapatmış dizlerimin arasındaydım.

"Başını kaldır." itaat yoktu, sinir yoktu. Bir küçük emir vardı. Sesi yumuşaktı. Hatta ondan beklemeyeceğiniz kadar zarif söylemişti.

Bir kez daha hıçkırık dökülürken ağzımdan yere oturduğunu hissettim seslerden.

"Başını kaldır ve bana neler olduğunu anlat!" sesi biraz daha sertleşti. Herkes gibi ona itaat etmek istemiyordum. Gecenin bir yarısıydı ve ben gerçekten yanlız kalmak hatta sabaha kadar deve kuşunun kuma başını sakladığı gibi kafamı dizlerimin arasından çıkartmak istemiyordum.

Koluma dokundu. Yüzümü görmek ister gibi bir kolumu çekerken diğer eliyle çenemden tuttu ve göz göze gelmemizi sağlamaya çalıştığını biliyordum ama bakmadım gözlerine.

"Neler oluyor güzelim?"

Ben. Ben ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Ayakkabılarına bakar gibi gözlerimi yere çevirdim. Dilimden ne dökülse neye faydaydı? Ne açıklardı hissettiklerimi?

"Sinirleniyorum!"

Birkaç şey gevelemeye çalıştım ama boş iki hıçkırıktan başka bir şey çıkmadı. Sonra neden benimle ilgilendiğini düşündüm. Midesizdi. Erkek orospusuydu. Her sene yapılar kurada bir kız çıkıyordu ve bir ay o kıza sahip oluyordu. İğrendim ondan. Kaç bedenin günahı olduğunu bilmiyordum. Mantığımı zorlarken benimde bu bataklığın içinde olduğum geldi aklıma. Bir gün bir çekiliş daha yapılacaktı. Ya ben çıkarsam? Bir kez daha hıçkırdım. Bedenim artık kasılıyordu. Çıplak olduğumu içim titrediğinde kollarımı göğsümü sararcasına kucaklarken farkettim. Sinirden, üzüntüden ne yaptığımı bilmiyordum. Ondan uzaklaşmaya çalıştım. Arkamdaki soğuk, sert duvar buna engel oldu.

Sokak KöpeğiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin