Bölüm 5

21 2 0
                                    

Yelkovanla akrebin amansız mücadelesi devam ederken bana yıllar gibi gelen bir süre daha elimi tenimde gezdirerek aynada ki yansımasına baktım. Bu... Bu imkansızdı. Baran'ın dokunduğu yer altın sarısı çizgilerle çevrelenmişti adeta. Başta ışıltısı göz kamaştırırken şimdi yavaş yavaş solmaya başlamıştı. Sarı yerini soluk griye bırakarak yok olmaya devam ederken gördüklerimin halüsinasyon olup olmadığını düşündüm. Ama hayır. Ardında bıraktığı solukluk hala bir mühür gibi vücudumda gezerken ne halüsinasyon olmasının ne de gerçek olmasının imkanı yok gibiydi. Bunu en kısa zamanda araştırmalıydım. Fakat şimdi sırası değildi o yüzden daha fazla üzerinde durmadan odaya geçtim. Camın pervazına oturup uçsuz bucaksız görünen yeşilliğin bana huzur vermesini bekledim. Gökyüzü renklerini üstüme giydirsin diye bekledim. Rüzgar beni sarsın sarmalasın uyutsun kucağında istedim. Olmadı. Onlar da bana sırtını çevirdi. Güneş kaçtı, aya bıraktı yerini. Ay korktu bulutların ardına sakladı kendini. Gecenin zifiri karanlığı odamı esareti alırken ben hala bekledim. Küçük ellerimi bacaklarıma sararak bekledim. Kimi beklediğimi bilmeden saatlerce orda öylece bekledim.

''Gelebilir miyim?''

Akın kapının pervazına yaslanmış tereddütlü gözlerle beni süzerken hiçbir şey demeden geceye döndüm yüzümü. Kelimelerim yorgun düşmüş, dudaklarımdan dökülmeye korkar olmuştu. Akın sessiz adımlarla bana yaklaşırken kıpırdamadım.

''Esim... Baran sana zarar verdi mi?''

''Ne önemi var ki?''

''Esim ben öyle olsun istemedim gerçekten.'' Dedi mahcup olmuş gibi gözlerini zemine dikerek. ''Seni orda öylece bırakıp gitmek istemedim. Ama lanet olsun ki gitmek zorundaydım. Baran'ın emrine karşı gelemezdim Esim lütfen anla beni.''

''Sen onun yoldaşısın Akın. Baran'ın bana zarar verip vermemesinin ne önemi var ki?''

''Benim yüzümden bir başkasının zarar görmesine izin veremem. Özellikle de bir suçu yokken.''

''Bana zarar veremez Akın. Gecenin sarıp sarmaladığı birine geceden başka kimse zarar veremez...''

''Ben de ondan korkuyorum ya...''

''Ne demek istiyorsun?''

''Hiç. Hiçbir şey.''

Üstelemedim. Üstelemek istemedim. Kelimelerimize kilit vurduk bir süre...

''Baran neden burada kalmamı istiyor?''

Sorumun cevabı gözlerinin içindeymiş gibi kaçırdı gözlerini.

''Baran beni görmeden gideyim ben. İyice dinlen sende. Yarın yorucu bir gün olacak.''

''Neden?''

''Akın!''

Sorumu cevapsız bırakarak geldiği sessizlikte uzaklaştı odadan.

Yine yine ve yine!

Lanet olsun.

------------

''Esimm! Hala uyuyor musun saat kaç oldu!''

Zihnim hala öylesine yorgundu ki uzaklardan duyduğum bu sese hiçbir tepki veremiyordum.

''Yeşim öldü mü bu yoksa? Baksana nefes alıyor mu, öldüyse ben korkarım bundan. Yeşim kime diyorum git baksana şu kıza! Ay Baran kesin öldürdü bunu! Daha fazla bakamayacağım ben.''

''Sakin ol Cemre abartıyorsun yine. Baran niye öldürsün kızı. En azından şimdilik. Hem öldürse burada mı bırakır!''

''Baran'dan bahsediyoruz sağı solu belli olmaz onun. Ay gitti gencecik kız. BURAAKK!!''

LANETLİ BAĞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin