Beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Nasıl olurdu da benden bu kadar nefret ederken bana bu kadar güzel bakanilirdi? Hiç unutmuyorum o günü artık benden bıktığını söylediği günü ama hiç çaktırmadım. Duymamış gibi yapmak en hayırlısı idi. Yine bi gün heyecanla okula geldim günlerden cuma bir anda karşıma çıktı, tıpkı ilk karşıma çıktığı gibi ama arada bir fark var onu seven biri olarak değilde benden nefret ettiğini bildiğim için ona yabancı bir şekilde selam verip sınıfa çıktım. O gün hiç görmeye gitmedim ta ki edebiyat hocası yazılı kağıtlarını Umut'un odasından al gel demesine kadar. Şimdi nasıl gidecektim yanına o kadar çok heyecanlandım ki kalbim boğazımda atmaya başladı bir an ama inmek zorunda kaldım. Ve indim. Odasının kapısını çaldım , girdim. Kalktı yerinden evet Senacım demesiyle beynimden vurulmuşa döndüm ilk defa adımla hitap etmişti üstelik Senacım demişti. Duymamazlıktan gelip yazılı kağıtlarını almak için geldiğimi söyledim . Tüm sınıfların yazılı kağıtlarını elime verdi, yine beklerim deyip bis bis güldü. (Gülmesi çok hoşuma gitti doğrusu ilk defa böyle içten gülüyordu). Sınıfa çıktığımda öğretmen 4 sınıfın yazılı kağıdını aldı. Diğerlerini geri götürüp bırakmamı söyledi. Kabul etmemek için ne kadar dirensemde olmadı yine tıpış tıpış yanına gittim. Yanına gittiğimde telefonda konuşuyordu, ama baya sinirliydi kavga ediyordu çünkü. Yazılı kağıtlarını bırakıp sınıfa geri döndüm. O kadar çok merak ettim ki onu ilk defa onu bu kadar sinirli, kararlı görüyordum. Teneffüs zili çalar çalmaz bi bardak çay alıp hemen yanına gittim. Ayakta durmuş, parmaklarını bacaklarına vurarak söyleniyordu. Çayı eline verdim bi iki yudum aldı, rahatlamış olsa gerek bardağı masaya bıraktı. Ve sonra tekrar telefonu çaldı. Sanırım yine aynı kişiydi, konuşmadı tahminen 1-2 dk sürmüştür. Telefonu kapattı. Gözlerinden kan fışkırıyordu, o kadar sinirliydi ki sinirden duvarlara yumruk atmaya başladı, kan çanağına dönmüştü parmakları. Zor durdurdum. Ona öyle bi sarılasım geldi ki dayanamadım ve yaptım. Sıkı sıkı sarıldım ona, hiç bırakmamak derecesinde. O da bana karşılık verdi, başını boynuma gömdü, ağlamaya başladı, sesli ağlamıyordu ama ben hissediyordum. Ağladıkça daha çok sarıldım, ben sarıldıkça o daha çok ağladı. Zil çoktan çalmıştı, müdür bey beni heryerde arıyormuş (problemimi biliyordu ya her ders benle konuşma gereği duyuyordu). Ama o an hiç biryere kıpırdamak istemedim.Kafasını kaldırım hadi git artık diyene kadar. Yanımdan uzaklaşıp masasına oturdu. "okuldan uzaklaşmak istemiyorsan bundan kimseye söz etmeyeceksin "dedi. Çok sinir olmuştum, nasıl düşünebilirdi bu yaşadığım şeyleri bir başkasına anlatmamı hemde ona bu kadar aşık iken!
Devamı gelecek umarım beğenirsiniz!