Sabah koşuya çıkmak için biraz erken kalktım ve siyah taytımla eşofman üstünü giyip evden çıktım. Sahile kadar yürüdüm anlaşılan baya erken çıkmışım ki pek fazla insan yoktu ya da bu insanlar uykularını bırakıp pazartesinin gazabından korkuyorlardı. Evet bugün Pazartesiydi.
Telefonuma kulaklığı taktıktan sonra herhangi bir müzik açtım sevdiğim müziklerdendi zaten telefonumda da gereksiz müzik bulundurmazdım.
Model- Yalnızlık Senfonisi çalmaya başladığında ben de adımlarımı yavaş yavaş hızlandırmıştım.Şarkı ne bileyim güzeldi fakat içimden değiştirmek geldi bu sırada adımlarımı yavaşlatmış telefonumla ilgileniyordum. Şevval Sam- Ben Denizde Bir Gemi(medyada müzik var)çaldığında bu sefer yürümek yerine koşmaya başlamıştım.Karadeniz müziklerine bayılırım.Neredeyse müzik listemin yarısı karadeniz müziklerinden oluşuyordu. Kendime ilerde ki bir kafenin oraya kadar bir hedef belirlemiştim.
Kendime hayatımda da bir hedef belirlemiştim oraya kadar koşacaktım. Eğer hedefe ulaşırsam kazanacaktım ama ulaşamazsam geri dönücektim kaybettiklerimden vazgeçecektim. Peki bu kaybettiklerim bana acıdan başka bir şey vermezse ya canımdan çok sevdiklerimi kaybedersem. Ama bu işin sonu ölümdü. İddialı değilim ama o intikam alınırken de başarılı olmaktan başka şansım yoktu.
Düşüncelerimden sıyrılmamı sağlayan bir çift ela göz ve yere yapışmam oldu.Hadi be hayat bana bir kere de g*tüyle gülmese şaşardım zaten. Arasla göze göze gelmem yavaşlamamı sağlamıştı bu yüzden de yerde ki çıkık taşlardan birine takılmış ayağımı burkmuştum.
'' İyi misin?''
'Ailemi öldürdün bir de iyi olmamı mı bekliyorsun' derdim de neyse henüz erken.
Cevabına karşılık yüzümü buruşturdum ve kafamı olumsuz anlamda salladım. Beni o gün ki restauranta gördüğünü hatırlamış olacak ki :
'' Sen o kız değil misin ?'' tabi ben burada anlamamazlığa geliyorum.
'' Hangi kız ? ''
''Ali'nin yanındaki kız ?''
''Evet'' tersler gibi söylemiştim çünkü kendime hakim olamıyordum. Kendimi de tutmak zorundaydım yoksa planımı alt üst edecektim. Onunda kaşları çatılmıştı fakat kendinden ödün vermiyordu.
Ayağa kalkmaya çalıştım fakat sadece çalıştım. Aras bu çabamı görmüş olacak ki belimden tutmaya yeltendi fakat konuşmamızı sindiremiyorken bana dokunmasına izin veremezdim.
''İstemez, ben kalkarım.''
Zar zorda olsa ayağa kalkmaya başarmıştım. Bir kaç adım atıyormuş gibi yapıp ayağımı bu duruma alıştırdım. Zaten öyle canım da tatlı birisi değilimdir. Ayağımı biraz ovaladıktan sonra eve seke seke yürümeye başladım. Arkamdan bağırdığını duydum anladığım sadece iki kelime olmuştu.
''Ali'ye selamlar.'' dediğini anlar gibi oldum ama belki yanlış anlamışımdır diye pek fazla takmadan yürümeye devam ettim.
Eve gelene kadar ayağım kopmadı değil hani. Zili çaldığımda kapıyı Ali açtı o kadar yol yürümüşüm odama kadar taşısın değil mi kendimi direk Ali'nin kollarına attım. Tabi Ali ne yaptı beni tutmak yerine öküz gözünü ovuşturmakla meşguldü.
'' Lan Ali kalça kemiklerim kırıldı lan hayvan herif, ayağımı biri kırar kıçımı bir başka biri.''
Söylenmelerim eşliğinde Ali sesiz kalmış gülerek beni odama kadar taşımıştı. Yatağa bırakacağı zaman ona piç smile atıp yanağına bir öpücük kondurup beni yatağa bırakmasını bekledim.Ama bırakmadı.