Gözlerimi açtığım da odanın ışığı gözlerimi kamaştırmıştı. Hafifçe gözümü ovuşturduğum da göz kapaklarım da derin bir sızıntı hissettim. Ağzımdaki oksijen veren şeyi çekmek isterken kolumdaki serumun acısı yüzümü buruşturmama sebep oldu.
''Uyandıı.'' Merve'nin lafıyla odadakiler başıma toplanırken bende dik oturmaya çalışıyordum. Ali'nin yardımıyla dik oturduğum da kendimi birazcıkta olsun rahat hissediyordum. Hastanelerden bende herkes gibi nefret ederim ama nefret etmemin sebebi iğnedir. Hastaneye ne sorunum olduğun da gelsem iğne vurulurdum. Abi acaba içini su katıp vücudumuzamı sıkıyorlar biz de psikolojik olarak iyileşmiş mi oluyoruz.
''İyi misin ?'' Ali'nin sorusunu es geçip merakla beklediğim sorumu sordum.
''Ne zaman çıkcaz?'' her ikisi de gözlerini devirirken Ali odadan ağır adımlarla çıkıp gitmişti Ali'nin çıkıp gitmesine anlam verememiştim ama öğreniridm elbet. Sorumu cevaplayan Merve olmuştu.
''Kendini iyi hissettiğin her durumda çıkabiliriz ama bak iyi hisset-''
''Merve ben iyiyim merak etme hadi beni eve götürün.''
Serumu hemşire gelmeden çıkarmaya kalkıştığım da Merve'nin bin bir azarlarını işitmiştim bunun üzerine hemşireyi beklemiş o gelene kadar da kılımı kıpırdatmamıştım. Hemşire işini hallettikten sonra eve Merve'yle gelmiştik. Ali'nin ne boklar yediğini sorsam da Merve sürekli sorularımı geçiştirmişti. Ben de duş almak üzere odama çıkmıştım belki duş aldıktan sonra uyuma fikrini ele alabilirdim.
***
Duş aldıktan sonra henüz uykuya dalmak üzereyken telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim. Üşengeçliğimi bırakıp ya telefona bakacaktım ya da uykuma devam edecektim. Tam iki seçenekten birine karar vermişken ikinci bir mesaj sesiyle artık gözlerimi açmış, telefonumla bakışıyordum. Büyük bir ihtimal geçmiş olsun mesajlarından biridir diye düşünürken, acaba önemli bir şey midir diye de düşünmeden geçemiyordum. Biraz daha bekledim belki başka bir mesaj daha gelir diye fakat gelmeyince gözlerimi kapatıp uyumaya geri koyuldum. Tam bu sırada bir bildirim sesi daha geldi. Sinirle yorganı üzerimden atarken söylenmeden de edemiyordum.
''Ne var neee! Vahiy mi geldii de lan beni uykumdan ediyonuz ?
Söylenmelerim eşliğin de telefonu alırken yatağa geri döndüm mesaj bölümüne girdiğim de kuzenim Can' dan dı.(Can telefon da Bukalemun Suratlı olarak kayıtlı.)
Bukalemun Suratlı:
''Kızım sana haberlerim var bir türlü konuşamadık.''
''Geçen balo da da söyleyemedim.''
''Duyduğun da şok olacaksın.''
Ne yani Can geçen ki baloya mı gelecekti? O ne alaka ya? bi dakka bi dakka yoksa bu piç şirketin başına mı geçtii lann ohhaaa...
Heyecanla Can'ı aramaya koyuldum. 3. çalışta telefonunu açmıştı.
- Can düşündüğüm şeyler doğru mu?
- Ne düşünüyon ki ?
- Amcam seni şirketin başına mı geçirdi.
- Güzelim tahminlerin her zaman ki gibi şaşırtıcı derece de doğru.
-İnanamıyorum yaa Can amcam daha geçen sana 'Senden adam olmaz oğlum' demiyor muydu?
- Fıstık vallahi bende şaşkınım babam senin gibi beni de şaşırtmaya devam ediyor.
-Neyse bize de hayırlı olsun demek düşer amcamı şaşırtmanı bekliyorum.
-İnşallah kuzen onu bunu geçte babam beraber akşam yemeği yiyelim diyor sen ne dersin?
- Olur bana da uyar.
-Tamam fıstık anlaştık ben sana konum atarım.
-Tamam görüşürüz.
Akşam için elbiselerime bakarken köşede asılı duran bordo renkli elbisemi gözüme kestirmiştim. Altına da beyaz renkli topuklu ayakkabımı ayırdıktan sonra saçımı düzleştirmek için aynanın karşısına geçtim. 1 saat saçımla uğraştım çünkü uyuzluğum tutmuştu neden bilmiyorum ama gitme hevesim hiç yoktu.
Makyajımı da hallettikten sonra elbisemi giydim topuklu ayakkabıları da ayağıma geçirdikten sonra şifonyere doğru ilerledim. Aynadan kendimi incelediğim de güzel olmuştum elbise vücudum da oldukça zarif duruyordu fakat gözlerim tek bir ayrıntı da takılı kalmıştı o da hiç aksesuar kullanmamış olmamdı. Çekmeceden annemin bana doğum günüm de aldığı küpeleri bir süre inceledikten sonra kulağıma taktım.
Annemin çizimi iyiydi fakat bunu ressam olarak devam ettirmek istemiyordu. Çünkü çizimlerinin özel kalmasını istemişti. Bu küpelerde annemin şaheseriydi. Özenle yapıldığı dışardan bakan bir kişi tarafından dahi fark edilebilirdi.
Gözlerim dolmuştu ama bugün ağlamıyacaktım çünkü ben acılarımı biriktirir sonra 2 kadeh rakıyla dışarı atardım. Dedim ya bir nevi kendimi uyuştururdum.
Yatağın üstünden telefonu mu aldıktan sonra çantama koydum. Merdivenlerden indiğim de Merve salon da oturur vaziyette bir evlenme programının eski bölümüne bakıyordu. Şaşırdım mı tabiki Hayır!
Merve gerçek aşkı çok isteyen biriydi fakat erkeklere de güvenemiyordu. Çovuk kesmekten de bıkmıyordu. Ve Merve her gördüğü yaşıtındaki bir erkeği hafızasına kazırdı çünkü onun bir prensibi vardı: Hayat aşık olacağınız adamı mutlaka karşınıza çıkarır gibi bir şeydi sanırım bu evlenmekte olabilir . Herneyse işte geç kalıyorummm.
Televizyonu izlemeye devam ederken beni hala fark etmemişti. Topuklu ayakkabılarımla bilerek ses çıkarta çıkarta yanına gitmiştim. Sonunda kafasını oradan ayırıp bana bakabildi.
- Yavru bu ne güzellik nereye böyle?
-Amcamlarla yemek yiyip geleceğim uzun sürmez kuzum.
Onaylayan bakışlar göndererek yanıma gelip yanağıma öpücük kondurdu. Bende hızlı bir şekilde yanağına öpücük kondurduktan sonra çıkmak üzere kapıya doğru ilerledim tam o sırada kapı çaldı. Merve boşuna yorulmasın diye 'Ben bakarım' diye bağırdım.
Kapıyı açtığım da kimse yoktu bu sefer etrafa göz gezdirdiğim de gene kimsenin olmadığını fark ettim. Bu sefer arabama ilerlemek üzere adım attığım da ayağım bir kutuya çarptı.
Meraklanıp kutuyu ellerimin arasına aldım. Fakat nedense tekrardan birileri olabilir diye etrafa göz gezdirdiğim de siyah camlı bir arabanın hızlıca sokaktan geçmesiyle nedense ürkmüştüm.
Kutuyu açtığım da içinde bir kutu daha vardı fakat yanında da bir not vardı.
"Yılanın başını küçükken eziceksin ben ufaktan başladım. Ali şuan sağ alt köşede yazılan adreste."
Korku ve endişe içerisinde küçük kutuyu açtığım da artık sinirden kudurmaya başlamıştım.
Biri benimle çok pis oynamak istiyordu!
- Kutuda ne vardı da Aleyna bu kadar sinirlendi ?
Votelerinizi eksik etmeyin...