O gün, akşam yemeğine kadar başkanlık odasından çıkmamıştım. Yani sadece oturup kitap okumuştum. Sonra da Ginny bensiz kalmaktan bezdiğini söyleyip, yanıma gelmiş ve beni ziyafet odasına götürmüştü.
Yine her zamanki gibi Ron ve Harry ben gelmeden açılışı yapıp yemeklere yumulmuşlardı bile.
Gözlerimi devirerek onların yanına oturdum ve bende bir şeyler yemeye başladım.
"Kıtlıktan çıkmış ayı gibisin Hermione. Yavaş olsana biraz." diye beni tersleyen Ron'un sayesinde fazla iştahlı ve hızlı yediğimi fark ettim.
"Ocoktom Ron, sos vo onono don." diye ağzımdan saçma bir cümle çıktığında üç arkadaşımda bu halime kahkaha atmıştı.
Karşı taraftaki masaya baktığımda, slytherinlilerin yine aynı sakinlikte yemek yiyor olduklarını gördüm. Ama tek sorun, Draco Malfoy'un bana sırıtarak bakmasıydı.
Malfoy, benim ona baktığımı görünce gözlerini kaçırıp yemeğine odaklanmıştı. Bende onun yaptığını yapıp doya doya yemeğimi yedim.
Birkaç dakika sonra da yemekler ile vedalaşıp dördümüz kütüphaneye gittik. Ben her zamanki gibi kitaplara ilgi ile göz gezdirirken Harry ve Ginny gülüşerek konuşuyor, Ron ise benim onu dinlemediğimi bilerek bir şeyler anlatıyordu ama maalesef benim dikkatim her türlü kitaplardaydı.
"Sen beni dinliyor musun?" dediğinde hala raftaki kitaplar ile bakışıyordum.
"Hayır."
"Cidden iki saattir anlattığım şeyler boşa mıydı? Birde kızların dedikodu yapmayı sevdiklerini zannederdim."
"Evet Ron doğru zannetmişsin ama dedikodu sadece kızların kendi arasında olan bir şeydir." gülerek raftan beğendiğim bir kitabı aldığımda, kitabın raftaki boş bıraktığı yerden Harry'nin kafasının çıkması ile korkuyla sıçradım.
"Yarın hogsmeade gezisine gelecek misin Monie?" ilk olarak Harry'nin uzattığı çılgın kafasını elim ile geri ittim. Daha sonra "Gelmeyi düşünmüyordum ama sizin de dediğiniz gibi ömrümü kitap okumakla geçiremem." diye sorusuna cevap verdim.
O sırada içeri Pansy, Blaise ve Malfoy'un girdiğini gördüm. Üçü de bize doğru geliyorlardı ve anlamlandıramadığım bir şekilde üçünün de yüzünde güller açıyordu.
Hadi Pansy'i anladım da, neden diğer ikisi kötü bir şey yapmadan önce yüzlerine daima kondurdukları ilginç surat ifadesini taşımıyorlardı?
Tamam sanırım sorunu anladım... Her ne kadar saçma görünse de üçünün cidden değiştiğini görmüştüm...
"Selam Potter ve diğerleri," diye sözüne başlayan kendini beğenmiş Malfoy bana baktı.
Her ne kadar değişmiş desem de bu aptal Malfoy'u klozete atıp lağıma yollasak mekan değişikliğini farketmez bile... O derece boktan biri hala...
"Yarın hogsmeade gezisinde beraber bir şeyler yapalım diyecektik," sözünü Pansy kesti.
"Yani sizle aramızı düzeltmek istiyoruz."
Harry onlara aynı şekilde gülerek baktığında bu saçma teklifi kabul edeceğini anlamıştım.
"Tabiki neden o-" diyeceği sırada onu susturan şey yanındaki Ron'un karnına dirseği ile vurmuş olmasıydı.
"Yarın bizim farklı planlarımız var, değil mi Hermione?" diyen Ron, kolunu yanındaki benim omzuma attı. O sırada, Malfoy'un omzumdaki Ron'un koluna kaşlarını çatarak baktığına emindim. Ama sadece anlık bir bakıştı o...
"Tabii başka planlarımız var." deyip Ron'a destek çıktım. "Ama sonuç itibari ile aramızdaki buzların bir an önce erimesi gerek ve biz buna bir yerden başlamalıyız." diyen Blaise'ye yan bir bakış attım. Aramızdaki buzların erime gerekliliği olmamasına rağmen neden öyle dediğini anlamamıştım.
Harry ağzını açmadan önce Ron ve bana kısa bir bakış atıp gülerek kafasını salladı.
İşte bu hareketi, Harry'i öldürme hissini içimde fazla fazla körüklemişti çünkü zafer kazandığını sanan Malfoy, kütüphaneden Ron ve bana sırıtarak çıkmıştı.
İşte şimdi çok sinirlenmiştim....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MERCY ஜDÜZENLENDİஜ
Fanfic.... Unutmayın, daima iyiler kazanmaz, kötüler de kazanmaz... Asıl daima kazanan taraf, en iyi rol yapan taraftır...