Fetih.

219 22 12
                                    

Smyrna,abisine son bir kez baktı ve arkasını dönüp yürümeye başladı.Biricik kralı (!),temsil ettiği şehre gitmesi için bir gemi hazırlamıştı,gemideki Rum kaptan ise temsilciyi bekliyordu.

Olaylar ne kadar hızlı akıyordu öyle,daha birkaç dakika önce annesinin kollarında idi.

İyi tarafından bakması gerekirse hala ablası Konstantinopolis ile görüşme şansı vardı,ayrıca ölmek gibi bir ihtimali yoktu çünkü zaten bir temsilciydi,ölemezdi.

Bu sırada abisi,elini salladı kardeşinin arkasından.

Kardeşi ise gemiye bindi ve güverteden abisine el salladı.

İşte ikisi,böyle vedalaşmışlardı.

*  *  *  *

-Ertesi Gün-

Osmanlı Devleti temsilcisi Sadık Adnan,her yeri didik didik arıyordu ve aynı zamanda düşünüyordu.Görünen o ki buralarda çoğunlukla hristiyan aileleri yaşıyordu ancak yukarıdaki tepelerden yükselen minarelere bakılacak olursa burada müslümanlar da vardı.

Sanırım bu yüzden buraya Gavur Şehri deniyordu,sanki hiçbir şey yokmuş gibi insanlar burada iç içe yaşıyordu.

Şehre bir kez daha baktı.Bulunduğu bölgede bir körfez,koca bir deniz vardı.Bunaltıcı bir sıcak vardı adeta,ancak bu bunaltıcı hava deniz havasıyla örtünüyor;yerini daha hafif bir hava bırakıyordu.Oldum olası bu şehri şimdiden sevmişti.

Tek anlayamadığı nokta bu şehrin temsilcisi kimdi,nerede yaşıyordu?

Büyük biri mi?Kız mı erkek mi?Güçlü mü?İnatçı mı?

Tek bildiği şey,çevresinin ne kadar sakin olduğuydu.

Ah,o şehri herkes öyle sanardı.

Şimdi bu şehir,birazdan yağmalanarak fethedilecekti.

Akantha'ya başka türlü ulaşamıyordu.Her yolu denemişti.Ona mektuplar yazmıştı,güvercinler göndermişti,defalarca gizlice kılığa girip Bizans İmparatorluğu'nun başkentindeki saraya gidip Akantha'yı izlemişti.

Onu gerçekten çok seviyordu,ancak Akantha ona bir türlü yüz vermiyordu ve bu onu fazlasıyla üzüyordu.

Bazen hünkarlarında bulunan bu fethetme hırsını da anlayamıyordu,ancak onların amaçları da Sadık'ı yaşatmaktı ve sadece kara ticareti yetmiyordu,artık deniz ticaretiyle de mallarını diğer ülkelere satması gerekiyordu.Üstelik bu daha işin ticaret kısmıydı,bir de işin siyasi kısımları ve istila kısımları da vardı.Bulunduğu bölge,bağlı bulunduğu millet ve din,diğer ülkelerin dikkatini fazlasıyla çekiyor;istilaya açık bir ülke haline geliyordu.

Sadık,bir süre ondan vazgeçmeyi bile denedi.Ancak gerçekten vazgeçemiyordu.

Tek çözüm,istila.

Ancak önce,temsilciyi bulması gerekiyordu.

Bu sırada Rumca bilen yardımcılarından birisi,Sadık'ın yanına geldi.İlk önce reverans yaptı,daha sonra olduğu yerde konuşmaya başladı:''Efendim.Temsilci bir kızmış ve bir çocukmuş.''

''Çocuk mu?''

''Evet,efendim.Şu arkanızdaki kız çocuğu gibi.''

''Ah,anladı- Bir dakika ne?!'' Tam volta atmaya devam edecek iken durdu ve hızla arkasına dönen Osmanlı,karşısındaki sarı saçlı kız çocuğunu gördü.

Kızın gözleri yine Akantha'nın gözleri gibi parlaktı,sadece daha maviydi.Onun dışında yaşı biyolojik olarak 4 yaşındaki bir kızın sahip olacağı bir anatomiye sahipti.

İyi Çocuklar Ağlamaz :: Çisil Adnan//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin