Gavurluktan Türklüğe Doğru.

215 21 19
                                    

Şifahaneye doğru ilerledikten sonra kapıyı tıklattı.İçerden ilk başta ses gelmedi,daha sonra Sadık tekrar kapıyı tıklatacak iken kapıyı yaşlı, Rum bir doktor açtı.

Rum doktor ilk uzun boylu fes takan adama baktı,daha sonra kucağındaki Smyrna temsilcisine baktı ve gözlerini büyüttü.Hızlıca doktor,Sadık'ın kucağındaki minik kızı aldı ve içerideki hasta yatağına yatırdı.Agafia,doktora bakıp Yunanca bir şeyler söylüyordu,doktor ise anladığına dair tepkiler veriyor,bu sırada temsilcinin bacağından akan kanı temizliyordu.Bir ara canı yanan minik temsilci,acıyla inledi.Sadık,odada bulunan iskemleye yöneldi ve oturup onları seyretmeye başladı.Her ne kadar bu Rumlarla düşman olsalar bile,bu küçük temsilciye karşı hiçbir düşmanlık hissetmiyordu.Özellikle temsilcinin Bizans İmparatorluğu'na benzemesi,Sadık'ın ona daha çok ısınmasını sağlıyordu.

Bir süre sonra Rum doktor,kızın bacağını sardı ve Sadık'ın yanındaki iskemleye oturdu.Birkaç dakika boyunca Sadık ile Rum doktor öylece bakıştılar.Daha sonra Sadık dayanamadı ve yeni öğrendiği birkaç Yunanca kelimeden birisini söyledi.

''Şey....Geia sou....Böyle bir şeydi sanırım-''

''Yaşşu diye telaffuz edilir,malakas*.''

[*Yun.:Aptal demek.Aslında ibne anlamı da var ama biricik yazarınız onu daha masum bir anlamda kullanacak.]

"Bir dakika,Türkçe'yi nereden biliyorsunuz ve nasıl bu kadar iyi konuşuyorsunuz!?"

Rum doktor,bu soru karşısında bıkkın bir yüz ifadesiyle karşılık verdi.

"Annem Eski Türklerden.Bu yüzden Türkçe biliyorum."

* * * *

-Aylar Sonra-

"Bak,bizim kitabımız böyle." deyip elindeki Kuran'ı göğsünden yukarı seviyede taşıyordu ve ona gösteriyordu.

"Hiç ilgimi çekmedi."

"Hadi ama,doğru yolu gösteren bir kitap bu da,tıpkı inandığın İncil gibi-"

"İsa Mesih kurtarıcıdır,o kutsaldır.Sen neden hristiyan olmuyorsun?"

Türkçe'yi bozukça konuşan kız,hafif kaşları çatık bir şekilde Sadık'a baktı.Sadık ise,ona tebessüm ederek baktı.

"Sadece seni müslümanlığa davet ettim,İzmir-"

"Bana İzmir deme! Benim ismim Smyrna."

"Hayır,İzmir."

"Smyrna."

"İzmir işte?"

"Smynra!!"

"Agafía,biraz uyum sağlayamaz mısın?"

"Ne uyumu?!Buraya gelen sensin!"

"Ve daha güçlü olarak burayı kendi topraklarıma kattım."

"............."

Hiçbir şey söylemeden öylece baktı mavi gözleriyle. Çocuktu,kabullenmiyordu,bunların hepsini bir oyun gibi kabul ediyordu,yaşının gereğini yapıyordu.

En sonunda kabullendi,öyle ya da böyle,

Sadık ile bu şekilde,1453 'e kadar direndi.

-1453-

Hava açık,günlerden 29 Mayıs.

Sultan aylarca,hatta birkaç yıldır kafasına koyduğu bu düşünceden ayrılamıyordu. Bu düşünce,hayalle gerçekliğin arasındaki ince bir çizgi gibiydi. Almak istediği,sahip olmak istediği,Osmanlıca konuşturmak istediği,tepelerinin üstünde Osmanlı bayrağını dalgalandırmak istediği bir yeri almak istiyordu.

İyi Çocuklar Ağlamaz :: Çisil Adnan//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin