Hasta Adam.

185 19 20
                                    

"Artık...nefes almak bana acı veriyor."

Her nefes alışında göğsü kalkıp iniyordu Adam'ın. Yaşadığı hüzün dolu o sahneler bir virüse dönüşmüş,olmadık işlere bulaşmıştı. İşte şimdi geriye gidiyordu artık,1800'lerden itibaren. Yıllar geçtikçe kontrolü altında olan ülkeler teker teker ettiği isyanlarla bağımsızlarını ilân ediyorlardı,Sadık her geçen yıl daha çok yalnızlaşıyordu. Her gün küçülüyor,her gün aldığı topraklar birer duvara dönüşüp onu adeta köşeye sıkıştırıyordu. Bilimde bir türlü ilerleyemiyorlardı,ekonomi konusunda zaten herkese borcu var. Bir yandan ayakta durmaya çalışıyor,diğer yandan sultan ne derse onu. Ama artık o,çok yorulmuştu.

Yunanistan'ın dediği yaşlı adam,yaşlılığının verdiği çöküş kıyısında ilerliyordu. Tıpkı heyelan bölgesinde bulunan,her an en küçük bir yağmurda toprağın kaymasıyla yıkılacak bir ev gibiydi.

Sadık,sadece bundan endişelenmiyordu. En çok,Akantha'ya verdiği sözü tutamamaktan korkuyordu. Çünkü kendisinin çökmesi demek,yüksek bir ihtimalle aç gözlü konumundaki kendisi gibi patronlar tarafından kullanılan birkaç piyonun işgali demekti. İşte bu durumda,asıl hapı yutacağından emindi.

İlan edilen meşrutiyetler bile,ona yenilik kazandırmıyordu.

Bağımsız küçük çocuklar yerde pusu kurmuştu adeta. Bunu hissedebiliyordu,lakin korkusu,sadece bununla da kalmıyordu.

1915 yılında,Çanakkale Savaşı adeta bir bomba gibi patlamıştı.

Mavi gözlü Çanakkaleli güzel,o savaştan bir gözü siyah şekilde ve artık ismi gibi,bir daha açamayacak gül tanesi olarak dönecekti.

Bunun yanında en sevdiği çocukların arasında,diğerlerinden biraz daha büyük bir kız vardı.

Naira Adile.

Biricik kız kardeşi gibi gördüğü Ermenistan,o kanlı 1915 yılında Rusya'nın politikaları arasında kaldı ve Sadık ile Naira'nın bağları,o bej saçlı adam yüzünden koparılmıştı.

Belki de yüzlerce,hatta binlerce kez kimseye güvenmemesi gerektiğini söylemişti ona. Birbirlerine ayrılmayacaklarına dair sözler vermişlerdi. Güzeller güzeli Adile'sini,o adamın politikalarına kaptırmıştı ve Naira,bir daha Sadık'a 'Axper' gözüyle bakmadı.

[Axper (Erm.): Erkek kardeş,abi.]

Bunun yerine Naira,Rus adama inandı ve insanları,Türk köylerine saldırdı.

İşte tam 24 Nisan'da,Sadık'ın vatandaşları bir daha Ermenileri yurtlarına almayacakları bir şekilde Osmanlıların deyişiyle "Tehcir",Ermeniler tarafından "Katliam" denilen o karışık,gizli olaylarla dolu zamanda,Ermenileri kendi yurtlarından püskürttüler.

Ülkenin boğazı resmen bir kan deniziydi,doğu ise boğazdan farksız,toprağın daha çok insanın kanını emeceği bir yer haline gelmişti.

Rus Çarlığı,ilk "Hasta Adam" kelimesini o zaman kullanmıştı.Lakin ilginç olan şey,o çarlık Osmanlı Devleti'nden önce yıkılacaktı.

İşte bu korkunç olayların başlangıcında,bir Kahraman'ın ismi parlayacak bir güneşin alacakaranlığında belirdi.

İsmi,Anafartalar Kahramanı Mustafa Kemal Paşa idi.

* * * *

İtilaf Devletleri Heyeti,Sadık ile antlaşmayı imzalaması için bir gün toplandılar. Sadık,hastalığının müsaade ettiği kadarı ile sandalyesine oturdu ve onlarla sağlıksız kafasıyla uzlaşmaya çalıştı. Dediklerine göre antlaşma imzalanırsa çatışma sona erecekti. Bahriye Nazırı Hüseyin Rauf Orbay,Sadık'ın yanında Osmanlı heyetinin başkanlığını yürütüyordu. Karşılarındaki adamlardan birisi,İtilaf Devletleri Heyeti başkanı İngiliz Amiral Calthorp idi. Diğeri ise,İngiltere temsilcisi Arthur Kirkland.

İyi Çocuklar Ağlamaz :: Çisil Adnan//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin