Sadık'ın Yeni Çocukları.

191 18 30
                                    

Adam,kılıcını geri kınısına yerleştirdi ve çocukların şok ile karışık korku dolu suratlarına baktı. Duygularını belli etmeyen kalkanı,kendisini yeni bir korkutucu yüze sahip olmasını sağlamıştı. Çocuklara şuan kendisinin öldürmek zorunda kaldığını anlatamazdı,çünkü çocukların şuan olayları anlamalarını beklemiyordu. Derin bir nefes aldı ve hepsi,güzel kadının yok oluşunu izledi.

İzlediler.

Sadece izlemek zorunda kaldılar.

Adam film şeridinin bittiğini anlayınca ayağa kalktı ve etrafına baktı. Etrafına bakıyordu,çünkü ölü bedene sarılan ve bu sırada kendisine nefret dolu bakışlar atan çocuklara bakmak istemiyordu. Yıkık dökük olan Bizans duvarlarına göz attık attıktan bir süre sonra çocuklara baktı ve sakince konuştu:

"Bunu yapmak zorundaydım." dedi.

Yunanistan temsilcisi,ince sesiyle haykırdı:"Seninle gelmeyeceğiz! Annem ölse bile Bizans'ı biz devam ettireceğiz,tıpkı onun dediği gibi!"

Symrna,sadece abisini onaylarcasına arkasında durdu.

Sadık ise,bir dizinin üstüne çökerek onlarla aynı seviyeye geldi ve çocukların gözlerine baktı.

Gerçekten, çocukların gözleri Akantha'nınkilere çok benziyorlardı.

"Annenize bir söz verdim. Benimle kalmak zorundasınız."

Symrna,karşı çıktı:"O öyle bir söz vermez."

"Annene yalancı mı demek istiyorsun?"

Bunu duyan Symrna,hemen sustu.Abisi,hala sinirle Sadık'a bakıyordu.

"Onun söz vermesi,öldürmediğin gerçeğini değiştirmez."

Artık bundan sıkılan adam,bıkkınlıkla çocuğa baktı:

"Bak küçük, Osmanlıcayı şuan bile bu kadar konuşabiliyor olman şimdiden benim kanatlarımın altında olduğunu gösterir. Anneniz size iyi bakmamı söyledi, bende gereğini yapacağım. İşgale müsait bir yersiniz,daha başka "Barbar" toplumlar burayı işgal etmek isteyecektir.Bunu istiyor musunuz?" dedi.

İkisi de,hiçbir şey demediler. İşte bunun anlamı,Sadık için bir artıydı.

"Tamam,o zaman benimle gelin."

*  *  *  *

Agafía,kendisine verilen yatakta oturuyordu,abisi ise karşısındaki yatakta hala kaşları hafif çatık biçimde oturuyordu.Konstantinopolis de,muhafızlar tarafından bulunmuş ve buraya getirilmişti. Üçü,yeni kalacakları odadaydı.Sadık,sakince gösterişli ve heybetli kıyafetini tamamlayan başlığını çıkarttı ve yatağın kenarına oturup çocuklara baktı:

"Dilinizi serbest bir şekilde konuşabilirsiniz,dininizi de özgürce yaşayabilirsiniz ama Osmanlıca da öğreneceksiniz." dedi.

"Neden feth ettin ki o zaman? Üstelik sadece erkeklere saldırmışsınız,kadın ve çocuklara bile dokunmamışsınız."

Evet,Osmanlı feth yaparken bile kadın ve çocuklara dokunmuyordu. Sadece erkeklere dokunuyordu,ve bölgeyi kuşattıktan sonra da direk bayrağını tepe yerleştiriyordu.

Sadık,uzun zamandan sonra kıkırdadı.Bu kıkırdayış,soğuk bakışlarını kırmıştı,yerini biraz daha sıcak bakışlar bırakmıştı.Yine de dominantlığını elden bırakmıyordu çünkü bir kere bırakırsa,bu çocukların hemen saraydan kaçacağını da biliyordu.

"Çünkü, kadınlar bir çiçektir. Çocuklar da küçük meyvelerdir."

"Yani annem de bir çiçekti?" Agafía,kendisine verilen yatakta oturuyordu,abisi ise karşısındaki yatakta hala kaşları hafif çatık biçimde oturuyordu.Konstantinopolis ise,olayı sindirmeye çalışıyordu.Sadık,Agafía'nın dediğini duyunca başını yavaşça salladı.

İyi Çocuklar Ağlamaz :: Çisil Adnan//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin