Birtakım Kıvılcımlar.

160 19 22
                                    

Sadık,yatağında kıvranıyordu.

Antlaşmanın üzerinden birkaç ay geçmişti. Her bir gün,ona adeta bir işkence darbesi gibi geliyordu. Eskiden haz aldığı acının başka yüzünü görmüş,bayan acının onu eskiden her dokunuşunda bıraktığı izlerden artık eser yoktu. Bayan acı onu artık dokunmaktan çok,onu Bay Çöküş ile aldatırcasına darbeler savuruyordu. Sadık için artık her bir gün suskun,koruma kalanından yoksun,arkadaşlık ve dostluktan bihaber olarak geçiyordu.

Bu sırada Çanakkale'nin yürek yemiş kızı,İstanbul ablasının şalını nazikçe öpüyor ve İstanbul için her şeyi yapmasına rağmen onun aç gözlü piyonların avuçları arasına nasıl gittiğini hatırlıyordu. Onun adımları,Sadık'ın yattığı odaya gitmesi için komut vermişti. İşte şimdi kahverengi kepli kız,onun yatağının kenarında oturuyordu. Üstündeki kıyafetler kirli mi kirli idi. O derin mavi gözlerinden birisi,evlatlarının ölümünü görmeye  dayanamadı ve intihar etti. Eşi olan sağ gözü ise,maviliğin fazla saf bir renk olduğuna karar verdi ve ne zaman birini sevse büyüyen göz bebeğini bir sır perdesinin arkasına koymaya karar verdi.

İşte bu sır perdesinin ismi,siyah-şarap rengi oldu. Bu uzun ve gizemli isim,koyuluğu ile o masum tarafını gizleyecekti,ağlayışı bundan sonra ne belli olacaktı,ne de saflığı.

Yıllar sonra bir gözü olmadan bile beyninin her saniyesini kaydettiği o kan kokan sahneleri bir daha hatırlayacaktı ve yapılan kahramanlıklarıyla,küllerinden doğmak terimini nasıl gerçekleştirdiğini bir daha anımsayacaktı.

Adam'ın elini tutuyordu kız,suskun bir şekilde. Adam'ın maskesi hala yüzünde,boş bakışlar yaratıyor.

Etrafına baktı kız.

"Burası bir zamanlar altınların depo olarak kullanıldığı bir odaydı." dedi.

Adam,fısıldayarak konuştu.

"Zaman çok hızlı geçiyor..."

"İnan bana,savaşta zaman sanki geriye akıyor."

Yüzü isli kız,Adam'ın ateşine bakmak için eğildi.

"Yanıyorsun." dedi,kenardaki kumaş parçasını sıkıp Adam'ın başına yerleştirirken.

"Yakıyorlar." dedi.

Kız,maskelinin koruma kalkanını çıkarttı ve uzun zamandan sonra onun ela gözlerine baktı,ardından ilk defa dudaklarında belirttiği hafif tebessümünü yolladı.

"Küllerinden doğman için,ilk önce yanman gerekir."

*  *  * *

-15.05.1919-

Hafif sallanan geminin içinde göz altları mosmor olan bay Kukla,yeşil gözlerini dikkatle askerlere çevirdi. Askerlerin her biri yaklaşan karayı kuşatmak için fırsat kolluyorlardı,öyle ki bazı askerler şimdiden sırtakiye hazırlanmışlardı. Heracles'in ise kafasında daha farklı bir düşünce vardı.

Megalo-Idea.

Bu hayali hayatının odak noktası olan büyük fikir,aslında patronu Venizelos ile olan ortak görüşüydü. Symrna'yı alıp hem batıdan,hem de doğudan parçasının olmasını sağlayarak Akdeniz'e olan hakimiyetini kolaylaştıracaktı. İşte bunun anlamı eski Bizans-Grek İmparatorluğu'nu yeniden kurmak demekti.

Kardeşinin kendisine verdiği kolyeye baktı,yeşilleriyle. Ölü yeşilleri,özlemden çok artık bir hırsa dönüşüyor,içindeki şeytan geminin her bir dalgayı yararak geçişinde daha çok dominantlaşıyordu,dudakları yukarıya kıvrılıyordu. Lâkin işlerinden memnun olmayan  bir kişi vardı.

İyi Çocuklar Ağlamaz :: Çisil Adnan//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin