Medya; Eylül :)
'' Ben çıkıyorum '' diye bağırdım ayakkabılarımı giymek için eğilirken. Yanıma gelen annemle ayakkabılarımı bağlayıp dikildim.
Yanaklarımı sıkıp '' Tamam kuzum. Bak okuldan çıktığın gibi eve gel. Dersini iyi dinle. Ben sana güveniyorum..'' diyen annemin sözünü kesip gözlerimi devirdim ve cümlesini tamamladım.
'' Ama çevreye güvenmiyorsun.'' Bu konuşmayı ezberlemiştim artık. Her gün rutin oluşturduğumuz konuşmaydı. '' Aferin bebeğim ama sen yinede unutma dediklerimi.'' diyen anneme yine ve yine gözlerimi devirdim.
Yanaklarımdaki ellerini tuttum, öptüm ve bıraktım. ''Annecim fazla abartmıyor musun sence de?''diye sordum. ''Geçen Müge Anlı 'da izledim kızı ka -'' sözünü kestim ve iki yanağınıda öptüm. '' Hadi annecim ben gidiyorum kendine iyi bak.'' diyip el sallayıp merdivenlere yöneldim.
'' Görüşürüz kuzum'' diyen annemin sesiyle gülümsedim ve kapının kapanma sesini duydum.
Merdivenlerden inerken çantamdan kulaklığımı çıkarıp telefona taktım ve müzik açtım. Herhangi bir müzik başlayınca etrafla bağlantımı kesmek için sesini daha çok açtım.
Dayanamayıp kulaklığımı çıkarıp dışarı ses gidiyor mu diye kontrol ettikten sonra gitmediğine karar kılıp yeniden kulağıma taktım.
Herhangi bir müzik zevkim yoktu. Her tür müzik dinlerdim. Üzgünsem en hareketli şarkının sözlerine bile takılır hüzünlenirdim. Veya en neşeli anımda damardan giren bir müziğe bile kendimi kaptırabilirdim.
Sonunda merdivenlerden indiğimde yüzüme gelen ılık havayla gülümsedim.
Zaten şuan Demet Akalın dinlediğim için içimdeki dans etme dürtüsünü geri teptim.
Okula doğru yürümeye başladığımda bugün Tuğçe ile okulda buluşacağımızı hatırladım. Evlerimiz karşılıklıydı ve normalde birlikte giderdik okula.
Bugün bana bir şey anlatacağını ve okula daha erken gideceğini söylemişti. Kaşlarımı çattım ve içimde her saniye kabaran merak duygusunu bastırmaya çalıştım.
Kulaklığımdaki şarkı bitip yeni şarkı çalmaya başladığında hemen elimi çantama atıp telefonumu buldum ve anında şarkıyı durdurdum.
Çünkü aksi taktirde Demet Akalın'ın 'Çalkala' müziğiyle yolun ortasında dans edebilirdim.
Telefon elimdeyken çalmaya başladığında kulaklığı çıkarıp çantama koydum. Ne yapayım yani kulaklık takılıyken telefonla konuşamıyordum. Kimin aradığına bakıp ''Prens'' yazısını gördüğümde yüzümü buruşturdum.
Arayan Gökay'dı. Benim onu ''Maydanoz'' diye kaydettiğimi öğrendiği gün telefonumu alıp adını değiştirmişti. Açıkçası değiştirmeye üşendiğim için öyle kalmıştı .
Telefonu açıp kulaklığıma dayadım. ''Söyle Gökay.'' diye açtım telefonu ve gülüşünü duydum.
''Günaydın bebeğim.'' dedi. Bu ses tonunu biliyordum. Birşey isteyeceği zaman kullandığı ses tonuydu bu.
''Sanada günaydın Bay Prens.''dedim iğneleyici ses tonumla, okulun bahçesine girerken.
''Geldin mi okula?'' dedi telefondan hışırtılar gelirken. Kim bilir daha başka neler yapıyordu.
Gökay'ı bir cümleyle özetleyin denilirse kesinlikle 'Aynı anda birçok işi yapmaya çalışan biri' derdim. Tabi hepsini doğru düzgün yapabiliyor muydu orası meçhul.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EFTALYA
ChickLit"Deniz kızı hikayesini hiç duymuş muydun?" "Hayır." dedim sol tarafımdan gelen soğuk havanın yüzüme çarpmasıyla. Deniz, gece daha soğuk oluyordu. "O zaman bu gece hayatımızda çok şey değişecek."