valizimden pijamamın sadece altını giyerek yatağa girdim pamuk'a sarılarak uyumaya çalıştım
(multi : sevgi.)
............................................................................................................ Çalıştım diyorum çünki birden gögsümde kollarımla sıkı sıkı sardığım pamuğu biri ışık hızıyla çekti ve aldı benden uyuyamadım tabi. zaten geceleri yalnız uyuyamazdım ablama sarılarak uyuyabilirdim sadece ama simdi 3 gündür bu lanet olası odadayım ve tek başımayım üstelik işin ilginç yanı niktofobim olduğu için uyumadan önce hep ışıgı açık bırakıyorum ama uyandığımda hep karanlık oluyor ya da güneş dogmuş oluyor kısacası ışık kapalı oluyor bunu kim yapıyor ? Bilmiyorum. Ama ördek ağızlının yada benimle ilgilenen zuhal hemşirenin yaptığına emindim o yüzden fazla üstünde durmuyorum taaki karanlıkta yatagımın hemen karşısındaki koltukta oturan karaltı'nın sesini duyana kadar"Her gece seni izliyorum. Nasılda yatıyorsun masum masum. her gece ışıkları kapattıgım da bile devam ediyorsun tatlı uykuna"
Duyduklarım karşısında şok olmuştum o kesinlikle gerçekti ama bu nasıl olur? hastanede her gece birkaç hemşire muhakkak olurdu ayrıca güvenlik görevlileri ve nöbetçi doktor da olurdu. Ziyaretçi saati de degildi kimse alamazdı onu odaya kapı hep kilitli olurdu ve anahtarlar sadece doktorlarda oluyordu ama ördek ağızlı bugün nöbetci degildi en son meriç'in yanından odaya dönerken koridordaki nöbet listesinde "nnöbetçi doktor : çisem gündoğdu" yazıyordu aklım almıyor hayal degil biliyorum neler oluyordu böyle ? Gerçekten deliriyordum galiba
"Ne o daldın? Pek bir düşündün bakıyorum"
Sesi tanıdık gelmişti sanki ama bilmiyorum gelmemişte olabilir ama o sesi bi yerden duydum sanki
"S-sen r-rüya degilsin"
Şaşkınlıktan bir karış açılan ağzımdan sadece bu kelimeler dökülmüştü. Kekelemiştim.
"Degilim. Gerçegim ben kanıtlayacağım sana bunu ama şimdi degil önce sadece gördün beni şimdi duyuyorsun ama sonra hissedeceksin "
Neeeeeee. Hissedeceksin derken ?
"Hissedmekten kastın?"
Demiştim sorarcasına. Ayrıca Tanrım şükürler olsun bu defa kekelememistim.
"Zamanla anlayacaksın. Ha bu arada ateş kırmızı saçların çok güzel yazık olcak"
Ne dedi o ? Yazık olacak derken ? Saçlarım benim için çok degerliydi , çok seviyorum ben saçlarımı , ne olur saçlarıma dokunmasın. Ben düşünürken fısıltı gibi birşey söyledi
"Beni hissedeceksin tüm benliğimle"
Bunu duyar duymaz hemen o koltuğa döndüm ama o..o yoktu. Zarar verecekti bana belki de öldürecekti. Bu düşünceyle kendimi kaybettim birden gözyaşlarım kendiliginden akmaya başladı söyledigi seyi hiç duymamış gibi yapmak için ellerimi kulaklarıma götürdüm ama geç kalmıştım.
"HAYIR !! HAYIR !!. Ben ölemeeeemm , ölmek istemiyorummm , öldürcek beni , öleceğimm"
Diye bağırmaya başlamıştım. Bi anda kapı açıldı ve içeri sarışın uzun boylu hafif balıketli bir kadınla zuhal hemşire girdi zuhal hemşirenin elinde bir iğne vardı sarışın kadın beni tuttu
"öldürcek beni"
diye bağırmaya devam ediyordum tabii o sırada zuhal hemşire de iğneyi tenime batırdı istemiyordumm. 'hiç birinizi istemiyorum gidin başımdan' diye bağırmak istiyordum ama yapamıyordum diyebildiğim tek şey
"Beni öldürecek"
Olmustu. Sesim git gide güçsüzleşiyordu bağıramıyordum göz kapaklarım bana ihanet ediyordu tonlarca ağırlık göz kapaklarımdaymış gibi hissettim. Dayanamadım göz kapagımdaki ağırlığı taşıyamadım kendimi derin bir uykuya bırakmadan önce sadece
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"Bir Şizofrenin Günlüğü"
Teen Fictionşizofren tanısı konulan sevgi kaçtı mı ? Kaçırıldı ? Sevgi'nin klinikte gördüğü silüet gerçek mi ? Sevgi'nin kızı elena öldü mü ? Öldürüldü mü ? Meriç aslında kim ? Hepsi ve daha fazlası için hikayemi okuyup oy vermeyi unutmayın :)