Bölüm 1: Yabancı

41K 1.5K 694
                                    

Selamun aleyküm merhabalar..

(08/03/2017)

İyi okumalar...

Alışmak kolay mıydı?

Yepyeni başlangıçlara alışmak, bozulan düzeni tekrar rayına oturtmaya çalışmak?

Yabancı bir şehirdeydim ve bu duruma pek alıştığımı söyleyemeyecektim. Yine de elimden gelen bir şey yoktu. Esen rüzgarın savurduğu yaprak gibi olduğum yerden ailemin peşi sıra buraya savrulmuştum. Her ne kadar fikirlerime ve isteklerime önem verdiklerini bilsem de, bunun onlar için önemli olduğunu da biliyordum.

Asla sonu gelmeyen işle ilgili bir yığın sebep...

Yatakta uzanırken telefonumdan çalan yumuşak melodili alarmın sesi odayı doldurdu. Başımın altına topladığım kollarımdan birini çıkarıp telefona uzandım ve sesi kapattım. Telefonu yatağın üzerine atarken kolumu tekrar başımın altına aldım.

Dakikalardır aynı pozisyonda durup düşünüyordum tüm bu olanları. Gideceğim okulun benim için normal bir okul olmaması da düşünme sebeplerimden biriydi.

Sesli bir nefes bırakarak uzandığım yerden dikeldim. Henüz alışamadığım odamı süzdü hissiz bakışlarım. Fazla renkten ve göz yormaktan uzak biçimde tasarlanmış geniş ve en az eski odam kadar güzel bir odaydı. En sevdiğim tarafı ise okuma kitaplarımı yerleştirdiğim duvar raflarıydı. Oldukça estetik bir hava katıyordu. Önceki evimizde bunu istesem de yapamamıştık ama şimdi isteğim tam karşımda duruyordu.

Kafamı kaşıdım. Çıplak ayaklarımı yataktan sarkıtıp zeminle buluşturduktan sonra yavaş hareketlerle ayaklanıp banyoya yöneldim. Elimi yüzümü yıkayıp soğuk suyla iyice ayıldıktan sonra diğer işleri de bitirip odaya geri döndüm. Dolapta asılı duran formamla kısa bir süre bakışırken içimdeki ufak heyecan ve merak duygusu kendini iyice ortaya çıkardı.

Merakla gezindiğim İstanbul sokaklarından sonra sıra okuluma gelmişti.

Babamın sahibi olduğu okula.

Askısından çıkardığım formamı üzerime geçirdim. Eşarplarımın olduğu çekmeceye yönelerek içinden bordo renginde olanı ütülemek üzere çıkardım. Kısaca ütüyü yaptıktan sonra bonemi ve başörtümü başıma bağladım. Kapımın kenarında duran askılıktan siyah, kollarında bordo renginde üçer şerit olan ve belinde de aynı renk bir kuşağı bulunan spor feracemi alıp üzerime geçirdim. Son düzeltmeleri yaparak aynanın önünden ayrıldım. Sırt çantamı ve telefonumu alarak odamdan çıkıp merdivenlere yöneldim. Mutfağa, her zaman benden önce uyanan ailemin yanına ulaşıp enerjik bir sesle konuştum.

"Günaydınlar."

Tam zamanında gelmiştim. Sandalyelerden birini çekerek oturdum. Hemen sonra annem de masadaki yerini aldı.

Babam "Günaydın." deyip bakışlarıyla kısaca beni süzdü. Günümün başlangıcı için durum kontrolü yapıyordu sanırım. Annem ise bana çay koyarken "Günaydın kızım." diyerek karşılık verdi.

Dilim ekmeğe uzanıp bir tane aldıktan sonra üzerine bıçağa sürdüğüm labneyi yayarak anneme döndüm.

"Anne." Çay bardağındaki bakışları beni buldu. "Hastane nasıl gidiyor, alıştın mı?"

Annem belirsiz bir yüz ifadesine büründükten sonra "Yani," diyerek yanıtladı. "Benim için çok da farklı bir durum yok. Yine hastalar var yine ameliyatlara giriyorum."

Onu onaylarcasına başımı salladım.

Bir hafta olmuştu bu şehirdeki hastanede tekrar görevine başlayalı. Geldikten bir gün sonra önceden anlaştığı hastaneye gitmişti. Babamın da ondan farkı yoktu. Zaten onun için gelmiştik, işe gitmese garip olurdu.

BANA DOKUNAMAZ •RAFLARDA!•Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin