İlk ders bittikten sonra yanımda yatan kız kafasını kaldırdı. O bana şaşkınca bakarken hafifçe tebessüm ettim.
Tek kaşı havalandı. "Sen kimsin?"
"Yeni sınıf arkadaşın."
Şaşkınlıkla diğer kaşı da havalandı. "Sınıf arkadaşım mı?"
Başımla onayladım. Elimi uzatıp kendimi tanıttım.
"Ben Duygu."
Kız biraz tereddütle elime baktıktan sonra o da elini uzatıp "Ezgi." dedi.
"Memnun oldum."
"Ben de."
Ezgi iyice dikleşip sırtını gerdikten sonra hafifçe esnedi ve tam ayık olduğuna karar verdiğinde tüm vücuduyla bana döndü.
"Nereden geldin?"
"İzmir'den."
Yüzünde bir şaşırma ifadesi belirdi. "İstanbul'da değildin yani."
Kısa bir baş hareketiyle onayladım.
"Niye geldin? Şey yani yanlış anlama. Gelme sebebini merak ettim."
"Babamın işleri için geldik." dedim kısa keserek.
Bir insanla tanışırken ilk birkaç saniyede onun hakkında kararımızı veriyormuşuz farkında olmadan. Ezgi olumlu bir his uyandırmıştı içimde.
"Peki neden ikinci dönem başlayalı bir ay olmuşken geldin?"
Çok soru soruyordu. Bunu istemsiz yapıyordu, fark etmiştim. Açıkçası pek benim hoşuma gitmiyordu. İnsanlara, hele ki yeni tanıştığım insanlara her şeyimi anlatmayı sevmiyordum. Ama yine de Ezgi'yi kırmadım.
"Buraya yerleşmemiz, geçen süreç falan filan... Buraya gelme kararı önceden planlanmış sayılmazdı." Başını anladığını belirtircesine salladı.
Sınıfa bir bakış attım. Çoğunlukla kaçamak bakışlar üzerimdeydi ve gözlerim gözlerine değdiği an bakışlarını farklı yöne çekiyorlardı. Ezgi'nin konuşmasıyla ona döndüm.
"Okulda böyle tesettürlü yok. Yani kapalı birkaç kişi var ama onlar da senin gibi kapalı değiller. Senin forman da görünmüyor pardesünden. Ondan bakıyorlar." dedi.
"Orasını anladım." dedim içimden beni süzenlere göz devirirken.
Ezgi'den de başımı çevirip önüme döndüm. Derin bir nefes bıraktım. Düşünüyordum. Burada nasıl yapacağımı, nasıl devam edeceğimi düşünüyordum. Ezgi'nin aralıklı sesler çıkararak boğazını temizlemesiyle dikkatim dağıldı.
"Öhm eee... şey." Ona döndüm.
"Öhm."
Hadi ama!
"Şey."
"Ney?"
Sıkılgan ve utangaç bir tavrı vardı.
"Diyecektim ki beraber kantine gidelim mi?"
Beni çabuk benimseyip böyle bir soru sormasına dürüst olmak gerekirse şaşırmıştım. Bu yüzden cevap da verememiştim. Ezgi'nin yüzündeki cevap bekleyen ifade yok olup yerini mahçubiyet alırken "Gelmek istemiyorsan sorun değ-" diye konuşmaya başlamıştı ki cümlesini böldüm.
"Hayır hayır yanlış anladın." dedim yanlış düşüncelerini düzeltmeye çalışarak. "Ben sadece sen bir anda sorunca şaşırdım."
Ezgi'nin mahçup tavrı uçup gitti. Yerini hoş bir gülümseme aldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA DOKUNAMAZ •RAFLARDA!•
Teen FictionATEŞ YAYINLARI FARKIYLA KİTAP OLDU 🔥 Aşk mı güçlüdür yoksa nefret mi? Peki insanoğlu en çok hangisine yenilir? Duygu ailesiyle İstanbul'a taşınan genç bir kızdır. Liseye devam etmek için gideceği okul babasına ait olsa da Duygu bunu saklamayı terc...