"Barışın gözünden"
Cep telefonumun çalmasıyla yattığım yatakta biriaz kıprandım, elimi komodinin üstündeki telefonuma uzattım kimin aradığına baktığımda arayanın Zeynep olduğunu gördüm. Zümrenin
en yakın arkadaşıydı telefonu açtığımda telaşlı ses tonuyla konuştu.
"Barış, Zümre yanında mı?" diye sorduğundan yola çıkarak henüz ayrıldığımızdan haberi olmadığını anladım.
Net bir sesle "hayır "dedim. Cevabımın üzerine sesi dahada telaşlı çıktı.
"İki gündür toplam 6 kere aradım ulaşamıyorum" dedi durgun bir sesle
"Zeynep"dedim ardından devam ettim. "Biz Zümreyle ayrıldık"...
Sesi sitemkâr gelmişti bu sefer
"Ne zaman?,niye?"
"İki gün önce niyesini boşver"
"Barış delirdinmi sen iki gündür ortalıklarda yok, kendine birşey yapmış olabilir lütfen ulaşmaya çalış.
"Zeynep ben seni daha sonra ararım"dedikten sonra telefonu kapattım. Aklım Zeynep'in söylediği cümlede takılı kaldı "kendine birşey yapmış olabilir" bir tuhaf olmuştu kalbim Zümreyle nekadar ayrılmışta olsak 3yıl geçirmiştik ve ben'im için değerliydi.
Rehberimden zümrenin numarasını bulup aradım çaldı,çaldı açılmadı, ikinci kez aradım yine açan olmadı ve artık bende tedirgin olmaya başladım.
İçimden "yapma Zümre bunu yapmış olma"diyerek üçüncü kez aradım bir kaç kez çaldıktan sonra telefondan onun sesi gelince ister istemez rahatlamıştım."Zümrenin gözünden"
Telefona bakerken bir anda çalmaya başladı arayan "Kalp sesimdi"
Yüzümde gizlide olsa küçük bir tebessüm oluşturdu telefon birkaç kez çaldıkdan sonra açtım.
Sitemkâr sesimle
"Ne var? Barış"
"Nerdesin sen"
"Bu seni ilgilendirmez, ayrıca umrunda olmadığımı sanıyordum"
"Saçma sapan konuşma bulunduğun yeri konum at seni almaya geliyorum"
"Gerek yok atamam"
Sesi daha şiddetli ve öfkeli çıkmıştı, telefona adeta kükremişti.
"Zümre konum at dedim sana"
Biraz korksamda hoşuma gitmiş beni merak etmesi.
"Tamam atıyorum" dedim ve kapattım.
Biraz bekledim sonra telefonumun konumunu açıp bulunduğum yeri Barışa mesaj olarak gönderdim.
Harbi ben nerdeydim, sormaya fırsatım olmamıştı Savaşa.Belkide bilmediğim için kendimi huzurlu hissediyordum burda.
Böyle acele gitmem savaşa ayıp olacaktı şimdi arayamazdımda en iyisi not bırakmaktı, odanın kenarındaki camın altında bulunan 4 çekmeceli masanın yanına gittim, üzerinde kalem kağıt yoktu birinci cekmecesini açmaya çalıştım açılmadı, ikincide açılmadı kilitlenmiş duruyordu, bu çekmeceleri kitledigine göre önemli şeyler vardır diye düşünüdüm,biraz merak etsemde kimsenin özeli beni ilgilendirmez diyip üçünü çekmeceyi açtım aradıklarım burdaydı, kalem ve kağıdı alıp" Savaş annem rahatsızlandığı için apartopar çıktım, aramak istemedim kızma bana herşey için çok teşekkür ederim kendine iyi bak görüşürüz."
Notu masanın üzerine bıraktım çantamı topladık dan tam yarım saat sonra dışardan gelen arsız arsız calan korno sesinden Barışın geldiğini anladım, çantamı alıp dışarı çıktım kalın topuklu botlarımı giydim üstümdeki eşofmanla bir kezban gibi göründüğünme emindim. Barış lacivert renkli arabasının yanında dikiliyordu daha sonra arabadan Mert indi gözlerini kısarak tebessüm etti, aynı şekilde karşılık verdim evin kapısını çekip yanlarına doğru ilerledim. Barışla göz göze geldik nefretle baktım, onunda bana güler yüzü yoktu zaten "ne işin var burda senin"
Diye yüzüme tısladı.
Umursamaz, çıkmasını umduğum sesle
"İlgilendirirmi"diye cevapladım bu lafımın üzerine Barışın içinden birşeyler geçirdiğine emindim çünkü içinden nezaman birşey geçirse derin nefes alıp burnundan şiddetle verirken çenesini kasarak kafasını sağa doğru cevirirdi. Barış gözlerime baktı anlam veremediğim bir bakıştı bu ardından elini uzattı ve
"Arabanın anahtarını ver"dedi
"Niye, ben sürerim arabamı" dedim
Kaşlarını çattı dur ne diyeceğini tahmin edim Zümre uzatma ver şunu, bir sene içinde öküzümü girmişti bu adamın içine ve bir,iki, üç
"Zümre uzatma ver şunu"gözlerimi devirdim sonra el mahkum kol çantamda anahtarı biraz arayıp buldum, anahtarı verirken eli elime değmiş ve her hücrem bayram etmişti sanki
"Al, araba evin arkasında" dedim
Anahtarı eline aldığında mert'e fırlattı
"Duydun arabayı al bizi takip et"dedi.
Arabaya binerken kapı açma zahmetinde bile bulunmamıştı, ardımdan arabaya binip sürmeye başladı. Uzun bir orman yolundan sonra beton binalar kendisini göstermeye başlamıştı. Ne Barış tek kelime etmişti nede ben, Barışın parfümünün kokusu arabayı kaplamıştı adeta ilk sevgililer günümüzde ben almıştım ve çok beğenmişti asla bu kokuyu değiştirmicem demişti demek ki hala verdiği bazı sözleri tutabiliyordu.
Biz Mertten daha önce gelmiştik evimden bir sokak aşağıda durdu beni herzaman burda bırakırdı,
barışa baktım, oda bana bakıyordu elimi yanaklarına koydum, sakalları elimi gıdıklıyordu gayet sakin olan ses tonumla;
"Başkası mı? var Barış"diye sordum
Gözlerini kaçırdı anlamıştım başkası vardı konuşmaya devam ettim
"Bana senin için ölürüm demiştin ya hani, Evet benim için öldün. "Dedikten sonra arabadan indim kapısını sertçe kapattım yürümeye başladım arkama bakmıyordum deli gibi bana bakıyormu diye merak etsemde bakmıyordum, gözlerimdeki yaşlar sıralanıp akmaya başladı. Evimin önüne geldiğimde mert beni bekliyordu arabanın anahtarını uzattı ağladığımı fark edince
"Zümre iyimisin? "
"İyiyim aşağıda seni bekliyor"deyip apartmana girdim ikinci kattaki dubleks daireye anahtarımla açıp içine daldım ,Annemin sesi geldi "zümre kızım sen mi? geldin"
"Evet anne benim" demiştim ama sesim boğuk ve yıpranmış çıkmıştı. Odama girdim ardından annem geldi "Barışla berabermiydin kızım" Diye sordu, bir anda göz yaşlarım ikiye katlanmıştı annem bana sarıldı "noldu anlat" dedi "ayrıldık anne"diye bilmiştim ağlamaklı sesimle.Annem daha sıkı sarılıp kısık bir sesle "ağla kızım, ağla" demişti çünkü üç sene önce babamın ölümünden sonra hergece sessiz sessiz ağlardı annem hatta şimdi bile bazen ağlıyor, 43 yaşında dul kalmıştı ben ozamanlar 20 yaşındaydım Barışla yeni tanışmıştım ve bana hep destek cıkıp hayata geri dönmeme ve birşeylerden zevk almama ençok da gülmeme yardımcı olmuştu ama şimdi beni bukadar ağlatan bir zamanlar kahkalar attıran kendisiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRE
Teen FictionNe oldu sevgili bırakıp gittin beni hemde sana en ihtiyacım olduğum zamanda. Hani hatırlarmısın demiştin ya bana senin için ölürüm diye evet sevgili artık benim için öldün.Ben seni kalbime gömdüm sen benim korktuğumda sığındığım limandın sevgili ama...