5.Bölüm 👣

167 50 2
                                    

Kapının birden açılmasıyla siyah sütyenimle kalmanın verdiği panikle direk kollarımı kendime sardım ve kapının önünde dikilen keskin yüz hatları dağınık saçları ve kaslı vücuduyla kahverengi gözleri ve bir cafede garsonluk yapıp manken olabilecek çocuğa çatık kaşarlarla bakarken o birden arkasını döndü.
"Oovv ben çok özür dilerim sen yeni kız olmalısın ben önlük umu alcaktim kusura bakma." Garson olduğuna emin olduğum ve suan canını okuycağam çocuk arkadası dönükken hemen gömleği üzerime geçirdim. Ve bir yandan iliklerken
"Sen hangi mağradan geliyorsun gerizekalı insan bir kapıya vurur ya daha kötü olsaydı."
Sırtı bana dönük fakat konuşmasindan gülümsediğini anlıyordum.
"Aa hadi ama güzelim sadece seksi bir sütyeni gördüm ha daha kötüsü eteğinse onuda görmek isterim."
O sinirle giyinme odasında kenara konulmuş sahte çiçekleri kapının önünde sırtı bana dönük çocuğa atmaya başladım o ise yüzsüz herif sadece kocaman bir kahkaha atıp dışarı çıktı.
Aynada kendime bir baktım siyah mini etek ve beyaz sade gömlek kırmızı önlük ve tabiki beyaz sade spor ayakkabılarım.
İçeri geçtiğim de herkesin bir masayii temizlediğini gördüm. Nazlı ya yaklaşıp bana bir görev vermesini istiycekken köşede telefonuyla oynayan pic gülümsemesiyle kafası bana dönen piçe baktım bu rahatlik nerden geliyor?
Nazlı bize bakınca "Aa Güneş bak çok güzel olmuş ha bu arada buda son çalışanımız Onur"
"Biz çok güzel bir şekilde tanistik zaten" deyip yine pis pis gülmeye başladı.
"Bana bak sen hala kaşıniyosun sanırım." Bunu dememle gülüşü biraz daha genişledi ve ellerini havaya kaldırdı. Nazlı ağzı açık bana bakarken kolumdan tutup yemekhane ve kasanın arasına götürdü.
"Kız sen ilk günden kovulmak mı istiyosun hiç mi gazetede görmedin Onur Başar hani Hulusi Başar'ın çapkın oğlu babası buranin sahibi." Ağzım açık ona bakarken burda niye garsonluk yapcagini soracakken anlamış olacakki benden önce davrandı.
"En son ki yattığı kız babasının ortağının kızı olunca burnu sürmesi için pek bulaşma ona işine bak." Hafifçe kafamı salladım ve onu görmemezlikten gelerek işime başladım.

Saat artık 9'a geliyordu ve bir saat sonra yurt kapanacakti. Fakat ben hala masa masa içki tanışıyordum. Bu ilk başta beni şaşırtsa da burası İstanbul'du.
Sabah elit bir cafe ve akşam nerdeyse bir bar halini alıyordu.
Ve tam derin bir nefes alıp bir köşeye hafif yaslanmıştim ki yanıma zengin piçimiz geldi.
"Yorulmuş gözüküyosun" diyip güldü nedense yaptığı her haraket sinirimi bozuyordu.
"Sanane"
"Hey kötü bir tanışma olmuş olabilir ama baştan başlayabiliriz yani gerçi benim için güzeldi."
"Senin varya kafani fırinci küreğiyle ikiye ayırım."
"Ovv vahşi."
Gözlerimi daha fazla bu yüzsüzlügu çekmiycegim için her masadan bir tık yüksek kırmızı deri koltuklar ve bura bize ait havası vermeye çalışan yere 4 kişinin oturduğunu gördüm. Ve herkes meşguldu sanırım ben ilgilencektim.
Masaya yaklaşıp elimde defterle kafamı kaldirmadan
"Ne istersiniz" ve bir anda ıslık sesleri ve kahkahalar duyuldu.
"Vay vay vay bu bizim dağ keçisi değil mi?" Diyip bir kahkaha patlattı. O anda kafamı kaldırmamla hamam böcugu ve karincalariyla karsilastim hadi ama bir kez daha siktir!

"Adım güneş ve sizin?" Boş gözlerle bakarken Ateş'in gözleri üzerimde sanki Çıplakmisim gibi dolandı ve "Sen garson sun biz müsteri fazla diklenme iyi olmaz."
"Hadi canım ya o zaman sadece ne istediğinizi söyleyin."
"Herzamankinden"
"Ben yeni başladım"
"Ateş korkmaz dersen anlarlar zaten" bu neyin egosuydu. Ayağımı yere vurarak arkaya döndüm ve arkadan sadece kahkaha sesleri ve duyduğum diğer konuşma ise "Aslında harbi güzel kız lan dik kafası olmasa."
"Sikerim o ağzını sus artık" diyen bir Ateş.

Masaya getirip sertçe bırakırken Hiç biriyle o göz teması kurmadim fakat kaşar kokusu alıyordum kafamı hafif kaldırınca bugün okulda farkettim gaz yağını animsatan çakma sarı ve iki kızın daha Ateşgilin yanına kurulduğunu farkettim.
Tam dönerken Ateş bardağı yere fırlattı evet fırlattı çünkü gözümle görmüştüm.
"Garson topla surayi" Hadi ama güneş sakin ol hadi.
"Peki"
Aradan yarım saat geçmişti ve ben sadece Ateşgille ilgileniyordum masadansa yüksek sesle dalga geçme ve kahkalari geliyordu. Artık bacaklarimin beni taşımadigi ve elimdeki büyük tepsiyi aldırmadan bir şişeyi daha koydum fakat 3 4 adımdan sonra ayaklarım ilerlemiyordu tam bu arada yanımda duran bir çift ayak gördüm.
"Ah onur seninle hiç ugrasamam lütfen cekil"
"Sst sakin ol güzellik yarım saatir o piclerle uğraşmak zorunda değilsin kalk bırak"
"Onur olmaz ihtiyacım var." Ve birden arkadan gaz yagimizin 'Hadi getirsene kızım' sesiyle Onur derin bir nefes aldı ve birden koluma yapıştı masasının tam önünde durunca elimi tutarak ben anlamayan gözlerle ona bakıp elimi çekmeye calisirken o Ateşin gözünün içine bakıyordu.
Ateş şeytanca gülümsedi ve "Vay vay Onur Başar ve yeni oyuncağı dağ keçisi öyle mi?"
Onur başta anlamasada ben hala elimi çekmeye calisirken Onur'u ilk defa bu kadar sinirli görüyordum.
"Ateş Korkmaz sevgilimden uzak durmalisin annen evde seni bekler hem"







Umarim beğenmişsinizdir vote ve yorum yapmayı unutmayın 💙

Sen Benim Çocukluğum +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin