2.Bölüm 🌷

229 70 16
                                    


Yarın yeni bir okula başlıycaktım normalde oldukça devamsızlık yapmamaya dikkat ederdim çünkü ben sadece laf yerindeyse dersi derste dinleyen bir tiptim okul çıkışları cafeler de garsonluk yapardim yurda gittiğim zaman ise ayaklarım zaten beni taşımamaya başlamıştır.
Zeynep aniden fenalaştığı için Pelin'i çalıştırmazdık ki zaten Pelin buraya bizden çok sonra geldi ünlü iş adaminin kızı Pelin Soydan işte oda bu dört duvar arasına tıkıldı.
Tabi onuda çalıştirmaya götürdük ama Pelin pek alışkın olmadığı için yapamadi bizde Zeynep'in yanına bıraktık. Ben ve Songül ise bilmem kaç senedir çalışırız böyle hatta bazen hafta sonları bişeyler satarız yada Pelin'le Zeynep beraber gider.
Onlar yemek yemeye yumulmuşken üst kata çıkıp okul formasını çıkardım yerine daha spor kıyafetlerimi giyindim. Burda fazla kıyafet bulamadığımizdan mi yada mecburiyet mi bilmiyorum ama ben hep spor takılan biriydim hatta ayağımın spor ayakkabıdan başka bişeye girdiğini hatırlamıyorum.

"Kızlar ben bugün cafeye gidiyorum. Hadi afiyet olsun görüşürüz."
Pelin:Güneş Bekle sana bisey diycem.

Yurdun kapısına doğru giderken Pelin'in bişey isteyecek gözlerine Bakıp gülümsedim.

Pelin:Güneş eğer ilaç parasini halledersen o Elbiseyi alır miyiz?

"Halledicem ben alırız Tabi " diyip boyuna sarıldim onu  kollarını da belimde hissetmemem uzun  sürmedi.



Yaklaşık 12 saatir tepsi taşıyordum evet 12 saat ayaklarımın yalvarma seslerini kulaklarımda hissedebiliryordum sanırım. Gelen son tepsiyide gülümseyerek masaya bıraktığım da artık parami alma zamanı gelmişti kafamı kapı önün de emir yağdıran çatık kaşlı ve zengin olduğunu her seferde belli etmek isteyen adama doğru bakmaya başladım. Derin bir nefes çekip yanına doğru ilerledim.

"Hasan bey ben bugun parami alsam arkadaşıma..."
Hasan bey:Güneş bugün para alamazsınız arabamı bakıma gönderdim 1 hafta sonra alabilirsin"
"Ama böyle anlaşmamıştık benim o paraya bugün ihtiyacım var."
Hasan bey: Bende sana bugün veremem dedim ee ne uzattın dön işine.
Bu sözler asi damarima basmışti sanırım yanındaki Tepsiden geçen bir bardak ne olduğunu bilmediğim ama oldukça soğuk olan içeceği kafasına boşaltım.
Hasan bey: Sen seni bücür naptigini sanıyorsun lan sen atın şunu dışarı ne bakıyorsunuz lan sizde Gülmeyin bide.
Tam elime ikinci şişeyi almıştım ki iki kolundan cafe dışarısina atılmam uzun sürmedi.
Elimde ne olduğunu bilmediğim içecekle yol kenarında kalmıştım. Karşı kadırimda gördüğüm banka doğru yürümeye başlamıştım sakinleşmem gerekiyordu. Sorun para değildi aslında sebeblerdi.
Ben bir can için istiyordum o arabasi için.
Tam karşıya geçecekken ani fren sesiyle anca hayallerimi süsleyen araba ayağımin dibinde durdu. Ben daha şoku atlatamazken içinden benim yaşlarımda zengin olduğu her halinden belli olan çocuk "Sen aptal misin kızım önüne baksana bu araba ne kadar lan sen biliyor musun?"

Bu araba muhabbeti harbi canımı sıkmaya başlamıştı. Derin bir nefes aldım ve arabanın  için iyice baktım. Arkada boya küpüne düşmüş iki kaşar şoför koltuğunda oturan dallama ve onun yan tarafında oturan sadece boş gözlerle olaya bakan değişik çocuk allah var yakışıklıydi ama yanlış zamanda yanlış kişiyle Karışma çıkmıştı. Gerçi başka zamanda olsa yine olmazdı hayatımda hiç bir zaman aşka zaman vermemiştim.
"Dikkat etmiyorum arabanın fiyati da zerre umrumda değil nolcak"
Arkadan kesinlikle boya kutusunu düştüğüne emin olduğum kız kafasını çıkarttı o yayık ağzıyla "Ah seni varoş birde laf veriyor"
"Kaşar  kokusu alıyorum bebeğim eve gidince yıkan." 
Yanındaki arkadaşları buna kıkırdarken kız kafasını geri soktu. Ve zübbemız yine devam etti "Eger onları kıskandıysan bebeğim gel bizle senide eglendirelim."
"Sen beni..." elimdeki içeceği sinirden yeni fark etmiştim sanırım suan sinirden naptigimi bilmiyorum ama kapatun üstüne ziplayip elimdeki içeceği üstüne boşalttım. Yoldan buldugum taşı kaptan iki üç kere geçirdikten sonra tam elimi kaldırmıştım ki bir el bileģime dolandı kafamı arkaya doğru çevirdim bu su şoför koltuğunun yanında oturan sesi çıkmayan çocuktu.
"Yeter dağ keçisi bırak şunları git yoluna hadi yeterince zaman çaldın."
"Bana bak bırak şu kolumu kötü yaparım."
"Alla alla yapsana bakalım dağ keçisi " kafasını bana daha çok yaklaştırmaya başladı yanındakiler ise sadece gülüyordu elimdeki yarım kalan içecegide hamam böcügunun kafaya boşalttım siritarak gözlerine bakarken yan taraftan 'Işte şimdi bittin güzelim kaç kurtar kendini bence' gelmesi uzun sürmedi ama karşımdaki gözlerden ateş çıkıyor diyebilirim.
Evet erkekliğin nasıl yüzde yetmisi kaçmaksa suan bende kaçabilirim. Koluma dolanan elini ısırıp hızlıca gitmeye başladım ve arkamdan duyduğum son cümleler

"Bunu ağır ödüyceksin dağ keçisi"





Şimdiden teşekkürler takipte kalın 💕

Sen Benim Çocukluğum +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin