1.BÖLÜM:
Zifiri karanlığın konuk olduğu caddelerden birinde yorgunluktan neredeyse sürünerek gidiyordum.Ayaklarım 21 yaşında olmama rağmen,hayatın çöplerini taşımaktan yorulmuştu.Şimdi de okuldan eve dönüyordum.Ben Alkım Çınar,21 yaşındayım.Özel Asya Koleji Konservatuvar bölümünü tam bursla kazandım,bundan 3 yıl önce.Ailemi terk etmeden önce.Pardon ‘eski ailemi’ demeliydim aslında.Koleje onlardan izinsiz provodaki videomu gönderdiğimde ertesi gün kabul kağıdı geldi.Kızlarının tıp okumasını isteyen eski ailem bunu duyunca beni ikna etmeye çalışmışlardı ama nafile…
Hepsinin birbirlerine söylediği yalanlar bende saklıydı.Onları da sakladığı gibi açığa çıkaranda ben olmuştum.Bana inanan olmadı,yalancı oldu ikinci adım bu sayede.Ama doğrular,bir gün güneş gibi doğacaktı elbette ama doğduğu gün ise her şey için çok geç olunacaktı.Bütün bunların ardından ilk onlar beni evlatlıktan,sonrada ben onları anne ve babalıktan reddettim.3 yıl önce ağustos ayında geldim İstanbul’a.Artık alıştık birbirimize.Ben ona yalnızlığımla eşlik ederken,o ise bütün gürültüsüyle beni ayakta tutuyordu.Beynimin içindeki bu saçmalıklara veda ettikten sonra çantamdaki anahtarlarımı da bulmayı başarmıştım.Eski bir binaydı ama içerisini hiçbir şeye değişmezdim.Restorasyonu bir tek içerisi için geçerliydi.Merdivenleri ağır ağır çıkıyordum.Sonunda kapıma ulaşmıştım.Bu evi bana,bir aralar huzur evinde ufak bir işim olduğu zamanlarda,dünyalar tatlısı Ahu Ninem vermişti.Çocuklarının bu evden haberi yokmuş.Ahu Nineyi,ziyarete bile hiç gelmeyen oğulları.Evden ayrıldıldığım ilk gecemi çalıştığım huzur evinde geçirmek zorunda kalmıştım.Ahu Ninemde bana unutmayacağım bir iyilik yapmıştı.Ahu Nine,eskinin kibar mı kibar teyzelerindendi.Piyano çalmayı bana öğreten o olmuştu.Keman çalmayı ise sıradan bir kurstan öğrenmiştim.Ahu Ninemin bana söylediği bir sözü aklıma geldi;
‘Ne çaldığın önemsizdir.Asıl önemli olan nasıl hissederek çaldığındır.’dediğinde gözünden akan bir damla yaşa da engel olamazdı.
İçerisi sessizliğin notalarıyla dolu evim ulaşabilmiştim sonunda.Siyah deri ceketimi asıp,botlarımı da kaldırıp içeri daldım.Odamdan elime geçen ilk şeyler olan siyah deri taytımı ve beyaz kazağımı üzerime geçirmeyi başarmıştım.Mutfaktan kendime bir kahve ayarlayıp piyanomun başına oturmuştum.Yarın geçmem gereken bir sınavım vardı.Notaları bulup,parçayı çalmaya başlamıştım.Mutlu bir son yapıp bitirecekken apartmandan gelen seslerden kapıcımız Münir Amca’nın çöp toplama saati olduğunu tahmin ederek,mutfağa doğru depar aldım.Yoksa her seferinde;
‘Alkımcığım,kızım,olmuyor böyle,hep geç kalıyorsun.’ deyişini dinlemek istemiyordum.Peltek peltek konuşmasının yanında bir de Rizeliydi ki Münir Amcam,konuşurken gülmemek için Oscarlık performans sergiliyordum.Dünya tatlısıydı benim için ama yüzüne karşı gülmekte ayıp olurdu.
Kapıyı açıp,çöpü bırakırken Münir Amca’nın daha gelmediğini anladım.Sanırım binamıza yeni biri taşınıyordu.Arkamı dönüp eve girecekken piyanomun başında oturan,benden birkaç yaş büyük olduğunu tahmin ettiğim bir çocuk oturuyordu.Parçayı benden daha iyi çaldığına,yaptığım müzik adına yemin edebilirdim.Şarkı bittiğinde yerinden kalkıp bana doğru gelmeye başladı.Önce göz ucuyla süzdü.Kumral saçlarımdan başlayıp,rengini hala çözemediğim gözlerime kayan bakışları köpekli terliklerimde son buldu ve gülümsedi.Bana tekrar bakıp;
‘Çok kolay bir parçaymış.’dediğinde,sinirden saçlarımdan kıvılcımlar çıkacaktı ne yani ben çalamamıştım sanki.Anlamış olacak ki
‘Tamam tamam,iyi geceler’
deyip merdivenleri ikişer üçer çıkmaya başlaması biroldu.Arkasından
‘İyi geceler sana da bay ukala bozuntusu’ diye bağırmamla cevabımı almam bir oldu.
’Sana da be-ce-rik-sizzz!!!’
Bir anlığına oluşan sessizliği bu sefer bozan o oldu.
‘Annemin bir sözü varmış beceriksiz’
Dedi hüzünlü bir sesle
‘Ne çaldığın önemsizdir.Asıl önemli olan nasıl hissederek çaldığındır….’
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MÜZİK KUTUSUNDAKİ HAYATLAR
Novela JuvenilMüzik aşkı besteler...♪♥♫♥♪♥♫ William SHAKESPEARE