♪♫Beraber Yaşananlar Daima Kalıcıdır♪♫

129 7 4
                                    

Korku, hayallerimizin önüne konulan kara bir perde, cesaretimizde içeriye sızmaya çalışan güneşimiz olur hep hayatımız da. Çok güvenirsen ona yakar kavurur seni, eğer az güvenirsen üşütürsün benliğini. Kararınca yaklaşmak lazımdır ki ne üşütüp hasta olasın ne de yanıp kavrulasın. Burnuma gelen rutubet kokusu, avuçlarıma değen soğuk duvar dürtüp kaldırmıştı beni uykumdan… Gözlerimi açmaya çalışıyordum ama açsam bile karanlıktaydım. Kafamda bağlı olan bir şey olduğunu anlamam uzun sürmedi. Dilimin hissettiği bir bez parçası da ağzımı iki ayırıyordu. Ellerim, ayaklarım bağlıydı şu anda ki ne yapacağım hakkında da bir fikrim yok doğrusu. Kim benden ne istiyordu ki?Anlamıyorum!!! Kafamı duvara yaslama ihtiyacı duydum bir anda, taşımak güçleşmiş miydi ne?

Kafamı soğuk duvara yaslamak isterken boynumda ki acıyı hissetmemek elde değildi. Acı anılarımı uyarmıştı sanırım. Hafızamın en son nerde kaldığını bulmam gerekiyordu. Kafam karman çorman olmuştu, düşünme yetimi kaybettiğimi zannediyorken, hatırladığım son şey Gökmen’in evine adımımı atar atmaz boynumdaki acı oldu. Birisi kafama bayağı iyi bir darbe indirmişti ki bunun bir kızın kuvveti olamayacağına emindim. Bundan sonrasını hatırlamazken, ağzımda ki kuruluk, bütün hücrelerime kadar susadım diye bağırıyordu adeta… Ağzımı biraz açmaya zorladım. Belki şu bez parçasından kurtulabilirdim, zorlamamla ağzımda ki metalik tat kandı sanırım. Belli ki bez uzun süredir bağlıydı, yara olacak kadar da sıkı bağlamıştı pislikler. Yaranın üzerine dilimi sürttüğümde hissettiğim acıyla ağzımdan ufak bir inleme kaçmıştı. Duyduğum ses sadece kendi sesim olmamıştı. Bir yerlerde, birileri hareketlenmişti. Topuklu ayakkabı sesleri bana doğru geliyordu ki ses birden kesildi. Saçlarımdaki bir elle irkildim. Saçlarımda gezinen yabancının elleri ir noktada dururken, düğümü çözmeye çalışıyordu, eller başarıya ulaştığında o siyah bez parçası da gözlerimden zemine doğru kayıp düşmüştü. Gözlerimi karşılayan bulanıklık… Lanet olsun göremiyordum. Çok parlak ışıklı bir yerdeyim sanırım. Birkaç kez kırpıştırmamla aslında loş bir odada olduğumu anladım. Uzunca bir süre karanlıkla kardeş gibi olmuşum sanrım. Dikkatim, bacaklarımı dürtüklemekle meşgul olan ayaklara takıldı bir süre, ardından gelen sesle irkildim. Dibimdeki kadın;

-‘’Ooo… Bizim ki uyanmış Arif.’’ Dedi dalga geçercesine, adının Arif olduğunu öğrendiğim adam biraz sonra kapıda belirmişti. Takım elbiseli, kas yığını bir adamdı. Ben hala hiçbir şey anlamamış şekilde etrafıma bakıyordum ki. Saçımı tutan bir çift el çekmeye başlamıştı…

-‘’Şştt!! Kızım, biz seni buraya mal mal bak diye mi getirdik.’’ Derken beni de kendisine bakmaya zorluyordu. Gözlerimi Arif’ten çekip, dibimdekine yönelttim. İlk bakışımla beni korkutmayı da başarmıştı. Benden belki 5 cm. kadar uzundu. Saçları kızıldı ama ben hayatımda hiç bu kadar kızıl bir saç görmemiştim. Delici mavi gözleri vardı Gökmenin ki gibi de şefkatli bakmıyordu daha çok ürkütücüydü. Ruhum, bedenim ayrı bir alemde takılıyormuş gibi hissediyordum, bana ne olmuştu, neden buradayım hiçbir şekilde bir şey hatırlamıyordum. Şu anda kendimden de şüphelenmeye başladım. Adım Alkımdı değil mi? Dünya’da yaşıyoruz hala? Organlarımız felan da var değil mi? Off… Kafayı mı yiyorum ben ya. Bu Allah’ın cezası yer neresi? Başımda dikilen bu vampirimsi kim? Beynimde volta atan bu düşüncelerden, çakma kızılın kafama koca bir sürahi suyu boşaltmasıyla kurtuluyorum şu an sanrım. Ne dediğimin farkına yeni varıyorum. Kafamdan aşağı sürahideki suyu döküyordu şu an? Ahhh!!! Gerçekten iyi değilim. Kafama dökülen son birkaç damlayla;

_’’Ne yapıyorsun sen gerizekalı?’’ diye iliştim o kıza. Yüzünü hayatımda ilk kez gördüğümü anladım. Bir vampirinki kadar bembeyaz suratındaki o gözleri içimdeki korkuyu uyandırmaya yetiyordu. Birden kahkaha atmaya başladı. Daha önce hiçbir insanın gülüşünden bu kadar korkmadığımı ve tiksinmediğimi anladım. Nefesi artık yetmezken sustu.

MÜZİK  KUTUSUNDAKİ  HAYATLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin