1991
Otobüste oturmaktan artık belim çok ağrımaya başlamıştı. Gece karanlığı çökmüş ama yol hala bitmek bilmemişti. Bu kadar uzakta beni kimsenin bulamayacağını düşünüp içimi rahatlatmaya çalıştım. Beni yakalamalarından çok korkuyordum. ve çok merak ediyordum ardımdan olanları. Peşime düşüp düşmediklerin, Arif babamla Emine anneme ne olacağını merak ediyordum. Peki ya beni kaçırdıkları için polis onları hapse atarsa o zaman ben ne yapacaktım. Daldığım korkunç düşüncelerden beni Salim dayı uyandırmıştı.
"Ayşe kızım, iyi misin"
Dönüp yan tarafımda oturan aslında hiç tanımadığım adama bakıp iyi olduğumu sadece biraz yolculuğun beni yorduğunu söyledim. Kalkıp ön koltuğa geçti ve biraz uzanıp uyumamın iyi geleceğini söyledi. Buna çok memnun olmuştum, O öndeki boş koltuklardan birine otururken bende şişen ayaklarımı çizmelerimin içinden çıkarıp koltuğa uzandım ve kısa sürede uykuya daldım.
1975
Artık okulların açılmasına çok az kalmıştı. Babam hafta sonu bana önlük ve bir çift ayakkabı getirmişti. Nazlı teyze de hediye olarak beyaz kolalı bir yakalık vermişti bana. Babam henüz çantamı almamıştı ama gelecek hafta sonu alacağını söylemişti, çok mutluydum.
Bugün yine annem çarşıya gitmişti ve Hasan 'a ben bakmıştım. Hasan artık iyice büyümüştü. Kolları ve bacakları tombul tombuldu. İyice birbirimize bağlanmıştık, bana gülücükler gönderiyor hep kucağımda durmak istiyordu. Bense bu durumdan oldukça memnundum.
Annem birkaç saat sonra ağlayarak gelmişti, ne olduğunu sorduğumda bana kükreyerek çenemi kapamamı söyledi. Hasan'da ağlayan anneme eşlik etmeye başlamıştı. Şimdi ikisi de ağlıyordu. Bu sırada kapı çalmaya başladı. Biri adeta kapıyı yumrukluyordu, ben açmaya giderken annem beni durdurup kardeşimin yanında kalmamı söyledi ama ben kapıyı açana kadar bekledim çünkü neden kapının yumruklandığını merak etmiştim. Annem kapıyı açtığında o adam anneme bağırmaya başlamıştı. Annem gitmesini söylüyor fakat adam ayağı ile kapıyı tutmuş annemin kapatmasına izin vermiyordu. Derken annemi itip içeriye girdi ve annemi kollarından tutmuş sarsıyordu. Bir yandan da artık bıktığını ya her şeyi bırakıp onunla gelmesini ya da bir daha yüzünü göremeyeceğini söylüyordu anneme. Annem Hasan'ı terk edemeyeceğini, bunu yapamayacağını, onu da almaları gerektiğini söylüyordu.
Geçirdiğim şokla bir süre olduğum yerde durmuştum, ardından annemin canını yaktığını anladığım için koşarak gidip adamın bacaklarını yumruklamaya başladım. Annemi bırakması için bağırıyordum. Arkasını bile dönmeden beni tek eliyle omzumdan tuttuğu gibi yere fırlatmıştı. Önce sendeleyip ardından sert bir şekilde omzumun üzerine yere düşmüştüm. Annemin bağırtısı, Hasan'ın ağlaması ,adamın sözleri o an canımın acısını unutturmuştu. Ona gücümün yetmeyeceğini anladığımda hızla bir hamle yapıp kalktım ve evin kapısını açıp bize yardım edin diye avazım çıktığı kadar bağırmaya başladım.
Adam yanıma gelene kadar 3 kez bağırmıştım, önce kapıyı kapatmaya yeltense de bir küfür savurup beni kenara itti ve evden çıkıp gitti. Yoldan geçen birkaç kişi meraklı bakışlarla bakıyordu ama yardıma gelen olmamıştı.
İçeriye girip kapıyı kapattım. Annem olduğu yere yığılmış deli gibi ağlıyordu. Hemen yanına koşup yere yanına oturdum. Önce tereddüt etsem de ona sarılıp ağlamamasını söyledim. Usulca başını kaldırıp bir süre yüzüme baktı, elini yanağıma koyup bundan babama bahsetmememi söyledi. Eğer bunu söylersem kötü şeyler olacağını, onun iyiliğini istiyorsam yapmamamı istedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞTEN GELEN
Teen FictionBir insanın hayatında geçmişi ne kadar iz bırakırdı?Ayşe bütün hayatı boyunca belki de hiç unutamayacağı izler taşıyordu. Peki bu izleri azaltabilecek miydi? Ya da tamamen geçmişi unutup, sadece geleceği planlayarak hayatına devam edebilecek miydi?