4.bölüm
1991
Minibüs mola verdiğinde tuvalet ihtiyacımızı giderdik. Ben istemediğimi söylesem de Salim dayı daha yolumuzun çok olduğunu söyleyip çorba içmemiz ve bir şeyler yememiz için beni lokantaya soktu. Yemeğimizi yedikten sonra minibüse geri döndük.
Yolculuğumuz devam ederken Salim dayı pek konuşmuyordu, genellikle uyumaya çalışıyor ve öksürüyordu. Sessizce oturuyor camdan akıp giden yolu izliyordum. Artık güneş batmaya başlamıştı. Taşlı yollardan geçerken tekerlekler tozu dumana katıyordu. Her taraf ağaçlarla kaplıydı.
Ön tarafta oturan çocuklardan biri devamlı huysuzlanıyor ve ağlıyordu. Ağlama sesleri ve öksürük sesleri zaman zaman birbirine karışıyordu. Gideceğimiz yere vardığımızda bir başıma ne yapacaktım ben, o kadar uzun zamandır yalnız kalmamıştım ki. Yıllardır Çiftlik evinin dışına neredeyse hiç çıkmamıştım. Başka insanlar tanımamıştım, okula gitmemiştim ve hiç arkadaşım da olmamıştı. Kardeşimle bile arkadaş olmayı başaramamıştım. Bir gün çiftlik dışında bir hayatım olmasını dileyip, türlü hayallere dalardım. Hayal ettiğim bu değildi, bir başıma yapayalnız bir suçlu, bir kaçaktım. Bir kardeş katiliydim. Artık akan yaşlar uykusuzluk, yorgunluk ve ağlamak yüzünden şişen gözlerimi yakmaya başlamıştı. Gözlerimi kapattığımda yine gözyaşları ince ince yanaklarımdan süzülüyordu. İçim parçalanırken yüzümde hiçbir mimik oynamıyordu.
1975
Hasan geceleri çok huysuzluk yapmaya başlamıştı. Her gece ağlıyor, herkesi uyandırıyordu. Beşiği annemle babamın odasındaydı. Annem Hasan'ı alıp benim yer yatağında yattığım odaya gelip ışıkları yakıyordu. Işık gözlerimi acıtıyordu ama anneme bunu söylersem beni tartaklayacağı için bir şey diyemiyordum. Kendisi Hasan'ı emzirirken benden sürekli bir şey getirmemi istiyor beni de kaldırıyordu. Hasan'ın battaniyesini getir, bana su getir, sırtıma yastık getir ...
İstekleri bitmiyordu. Bunu kasıtlı yaptığını düşünüyordum, kendisi ve kardeşim uyuyamıyorken benim uyumam onu rahatsız ediyordu. Bir defasında çok uykum olduğunu, kalkmak istemediğimi söylediğimde beni saçımdan tutup öyle bir şiddetle kaldırmıştı ki kafamın derisinin yerinden söküldüğünü sanmış, canım çok yandığı için yapmaması için yalvarıp ağlamıştım. Ağladığım için daha da sinirlenip suratıma tokat indirdiği sırada sesimizi duyan babam kalkmış ve beni annemin elinden almıştı.
Sonrasında annemle çok kötü kavga etmişler ve babam annemin kolundan tutup bir daha benim canımı yakarsa kendisinin de onun canını yakacağını söylemişti. Ve neden beni sevmediğini, neden bu kadar nefret ettiğini sormuştu. Onlar tartışırken ben zaten bildiğim bir gerçek ile yüzleşmiş, babamın da bu durumu fark ettiğine göre demek ki annem beni gerçekten de sevmiyor diye düşünüp daha da şiddetle ağlamaya başlamıştım. Artık annemde ağlıyordu, evde benim, Hasan'ın ve annemin hıçkırıkları birbirine karışmıştı.
Annem artık bıktığını, dayanamadığını sayıklayarak ağlıyordu her zaman ki gibi. Neden bu kadar çok bizden bıkıyordu beni neden sevmiyordu anlayamıyordum. Babam beni kucağına alıp odasına götürdü ve kapıyı kapattı. Beni yatağa annemin yerine yatırıp sarıldı, şimdi daha çok duygulanmış babama sokulup daha da ağlamıştım. Beni öperek daha da sıkı sarılmıştı. Kollarında sakinleştiğimde annemin neden beni sevmediğini, neden bıktığını, neden kötü davrandığını sordum ona. Derin bir iç çekip uzun süre sessiz kaldıktan sonra kardeşimin onu çok yorduğunu, sinirlerinin çok bozuk olduğunu, istemeden yaptığını, aslında bizi sevdiğini söyledi. Ben buna inanmamıştım ama anlamış ve inanmışım gibi kafamı sallayıp bende babamı yatıştırmıştım. Eğer gerçekten annem kardeşim yüzünden böyle davransaydı o zaman kardeşime kötü davranması gerekmez miydi diye düşündüm içimden. Ve aslında olay tam tersiydi annem kardeşime değil bize kızgındı, bu kötülükleri isteyerek yapıyordu ve bizi sevmiyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/96801380-288-k730754.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GEÇMİŞTEN GELEN
Novela JuvenilBir insanın hayatında geçmişi ne kadar iz bırakırdı?Ayşe bütün hayatı boyunca belki de hiç unutamayacağı izler taşıyordu. Peki bu izleri azaltabilecek miydi? Ya da tamamen geçmişi unutup, sadece geleceği planlayarak hayatına devam edebilecek miydi?